bugün

laka kaynaklarında "xulea" (gzulea) olarak bilinen züleyha, laka tarihine cahilliğiyle geçmiş bir kevaşeydi ve kral kâğir'in karısı olması şıllığın teki olduğu gerçeğini değiştirmedi a..na kodumun yerinde.

zira bu ümmi dengesiz karı, kral kâğir'in tahta çıkmasından on bilemedin on beş yıl önce, "ay! yere tarrağımı düşürdüm" ayağına kralın karşısında eğilerek, bacak arasına kıstırdığı ekipmanını göstermek suretiyle kafalamıştı yakışıklı bir o kadar da entel dantel kralı.

kral dediğin de insan, daha da ötesi abazan duygulara köle bir ergen herifti neticede. aklı gitti geldi, ter bastı; ama kraldı alabilirdi ve aldı partaven'in köyünden çıkma cahil cühela xulea, yani bizim şark kaynaklarına girmiş adıyla züleyha'yı.

xulea, cahil mahil amma ve lâkin "taş gibi" karıydı son tahlilde ve patiska gibi bir vücuda ilave zifir saçlarının altını üstünü çizdiği bembeyaz yüzü en aklı bacak arasından kurtulmuş halim selim erkeğin bile götünü yere sermeye yeterdi. bakışları tam otomatik huğlu misali şans tanımazdı avına ve otuzüçün son hecesinde takılı kalmış dudakları adamın harbi ecdadını s..meye kadirdi.

gel gör ki bu karıda angutluk hat safhadaydı, ne yemeği yenir ne mektubu okunurdu. yol yordam, usul erkan bilmez, önüne gelenle üç on paralık menfaate zina eder, üstüne utanma arlanma bilmezdi.

olan oldu, sarayın yanında ziftlenen işçi arılardan bir kaç sarhoş uçma yeteneklerine binaen sarayın kulesine gelip kraliçeyi kafaladılar bir dolunaylı gecede.

"a..na bal yapacaz yenge, kral tadına doyamayacak dediler". "hacı ne ayak, ne bu iş, hiç olurmu len öyle şey" gibisinden direnme babında bir tek cümle sarf etmeden açtı kuytu mahremini sarhoş arılara.

arılar bir hücumdur sen de kırk ben diyeyim elli yerinden soktular kraliçenin kukusunu.

o gün lakanya bir büyük lanete gark oldu ki abartıyosam belamı s..sinler.

lakanya'daki tüm arılar lanetlendi ve aniden yok oldular. bu durumda çiçekler polenlerini taşıtacak böcek nevinden hayvanat bulamaz oldu, olanlar da yeni gelinin s.k tutması misali, ellerinin ucuyla yaptılar bu vazifeyi ki yapmasalar daha iyiydi. gülün poleni karanfile, onun poleni buna bilmem ne derken gıda döngüsünün anası avradı birbirine karıştı ve sonunda yok oldu gitti.

lakanya denen kıtada kıtlık başladı ve insanoğlu denen yaratık da silindi gitti bu kıtadan.

şimdi bizim gibi tarihten, mitolojiden, ottan ve de boktan ders çıkaranlara ne hisse düşer bu a..na kodumun öyküsünden derseniz,

cahille cam kesiği kıssası misali, cahili sokarsan yuvana ya başına sıçar ya tavana diyelim, talim ve terbiyenin önemini nakşedip zihinlere biz de s..tir olup gidelim.