bugün

Platon'un idealar kuramını mağara metaforunun yanında desteklemek için ortaya koyduğu analojidir. Buna göre;
Düz bir çizgi çizer platon. Aşağıdan yukarıya gidildikçe gerçeklik artar, yukarıdan aşağı gidildikçe gerçeklik azalır.
Bu çizgiyi dörde bölen platon, çizginin ilk bölümüne en sahte ve en gerçek olmayanları ve en sonuna ideaları, yani gerçek olanları koyar. Bu dört bölüm şöyledir:
1. imgeler (hayaller)
2. Suretler (duyumsadığımız nesneler)
3. Matematik
4. idealar.
Tam ortasından ikiye bölünmüş dikey bir çizgi hayal edin. Üstte kalan kısım idealar dünyasını, akılla kavranabilen, mağaranın dışında kalan kısmı tasvir etsin. Alt kısma ise gölgelerin, duyularla kavranabilen görünüşlerin dünyası diyelim. Sonra da bu çizgilerden her birini tam ortasından bir daha ikiye bölelim. Elimizde çizgilerle sınırları belirlenen dört alan olsun.

En üstte kalan kısım, özlerdir. idealar, kopyalarını yaşadığımız gerçeklerdir.

Onun hemen altındaki kısım da matematiğin konu aldığı kendiliklerdir.

Onun da altındaki kısım, yani fenomenler dünyasının üstte kalan kesimi, bireysel varlıkların alanıdır. ideaların kopyalarının bulunduğu alan.

En altta kalan kısım ise gölgeler, görünüşler alanıdır. Yani mağaradaki insanların duvarda izledikleri, uzaktan duydukları şeyleri kapsayan alan.

Dikey çizgiyi ilk bölüşümüzde oluşan iki alan, varlık alanlarını temsil eder. Gerçeklik ve görünüş. Bilgi olarak da episteme ve doksadır. Akıl yoluyla bilinen ve duyular yoluyla bilinen. Üstte kalan ana kısım kavranan, altta kalan kısım ise inanılan.

Şimdi yeniden dört alana böldüğümüz çizgiye dönelim. Bu dört alan, aynı zamanda, zihnin halleridir. En altta olan kısım mesela, hayal kısmıdır. Mağaradaki insanların gördükleri gölgelere yükledikleri anlamlardır. Kişi bu noktadayken çölde gördüğü serabı gerçek zanneder. Aynı şekilde mağarada gördüğü gölgeyi de.

Onun bir üstündeki kısım ise inançtır. Hayale göre daha gerçekçi bilgileri içerir bu alan. Duyular yoluyla algılanır. Kesinlik içermezler. Etrafta görülen şeyleri insanlar da yaratmış olabilir.

Onun üstündeki kısım, yani ideal varlıkların alt kısmı, matematiksel bilgiyi, düşünme yoluyla ulaşılan bilgiyi temsil eder. Tümdengelimseldir. Sayılar, formüller, işlemler, nedenler sonuçlar, hepsi buradadır. Platon açısında bu bilgi, her ihtimalde, duyulardan yararlandığı için kusurludur, ama bir yandan da akıl yoluyla ulaşılır.

En üstte kalan kısım ise yetkin bilgidir. Sezgiler yoluyla belki ulaşılabilir. Bu alanda özler, idealar, asıl gerçekler vardır. Bu alana sadece filozoflar ulaşabilir ona göre. Bu alan bir tablo olsaydı eğer, gerçekliğin tümünün çizildiği bir resim olurdu platon’a göre.
anlatılan güzelde çizgiye felan gerek yoktu. anlardık yani.

ayrıca madem çizgi denmiş. çizgilerin arasındaki boşluklar ne oraya değinilmemiş. orasıda içimizdeki bilinmezler alanı olur, herhalde.