bugün

imtahan sonunda soruları bilipte sonradan o soruların cevaplarını unutmak önemsememek ile eş değer bi mantığa tekabül etsede , gerçektende ilginç bi gerçek.
bu dünyada haram kılınan şeylerin cennette insanlara sunulması insanın mantığını zorlayan bir çalişkidir yada insanları dine çekmek için uydurulmuş bir nevi pazarlama tekniğidir.
şimdi çok merak ettiğim bir konu var abicim.
biz dünyada iyi bir insan olduk , cennete girmeye hak kazandık.
hani diyolar ya mesela cennete ne istersek olucakmış.
hadi diyelim canımız bira çekti.. hani hayatımız boyunca tatmadık rakı balık istedik . ne olcak?
(bkz: illallah dedirten tespitler)
sınavdan çıkınca soruların cevaplarına bakmak gibidir.
sınavda kitap defter yasak sonuçta, ama sonrasında serbest.
görülüyor ki, yaklaşımdaki temel sorun, ahiret hayatının ve bu hayattaki cennet algısının, içinde yaşadığımız dünyayla özdeşleştirilmesi hatta bir tutulması. ahiret hayatını henüz yaşamadığımız ve dolayısıyla da ölüm sonrası yaşanacakların algısına sahip olmadığımız için, ilk etapta şimdiki zamanın perspektifinden bakıyoruz olacaklara. bu konudaki en bilinen örnek de, şarap meselesidir mesela. ama dünyadaki şarapla cennetteki şarap arasında dağlar kadar fark vardır. bir başka örnek, cennetle cehennemin bu dünya içine tasvirle sokulmasıdır. çok beğenilen bir ortam için, cennet gibi bir yer denir örneğin. geniş bir alanı kaplayan yangın içinse, ortalık cehenneme döndü cümlesi kurulur. halbuki o çok beğenilen yerin ahiretteki cennetle, yangın yerinin de asıl cehennemle uzaktan yakından ilgisi yoktur. zira boyutlar çok farklıdır. dünyada, ateşin ortasında kalmış bir insan ölür. ama cehennemde, bir kerede yanarak ölüm sözkonusu değildir. kısacası, olayı bu şekilde değerlendirmek yerinde olacaktır.
anlayın işte;

uslu bir çocuk olursan şirinleri görebilirsin durumudur.