bugün

mideyi bozmuş ishal olmuş bir herifin zorla tuvalete yetiştiği o an.

anca böyle tarif edilebilir bir şey...
artık nil erkoçlar'ın da yapabileceği tariftir.
dünyada herşeyin unutulduğu tek andır.
eğer karşılıklıysa anlatılamayacak kadar muhteşem bir andır.
Patlamadan önceki sessizliktir. Son nefesi vermek gibidir.
tarifi mümkün olmayan an.
tarifsizdir ayakların uyuşur, huzura erersin. çömez dönemlerde bi hikayesi hadisesi vardır bende. lisede arkadaş demişti, boşalma anında tut kendini boşalma diye, ulan arkadaş tavsiyesi ya yaptık bi kere. birazda abartmışım ben kendini tutma işini, arkadaş kıpkırmızı oldum geberiyordum, salıverin gitsin çocukları tutmayın. tutunca içerde kavga ediyorlar, "madem çıkarmıcaktın bizi ne diye uğraştırıyorsun" diye. olan bize oluyo.
(bkz: yaran yanlış okumalar)
Boşanmadan iki üç saniye önceki anın tarifı.
en karizma erkeğin bile kendini resetlerdiği o 2-3 saniye.
anlatılmaz yaşanır.
dondurucu sogukta buz gibi suyla abdest almak genellikle her müslüman gencinin aklına geldiğinden tarifi pek sağlıklı görülmeyen andır.
ayak ucundan pipi ucuna kadar gelen bir karıncalanma ve bi kasılma hissinin, coşan şelaleler gibi foşurdayıp,
yürekte bir kabarma ve daha derinlere ulaşma arzusunun kırbaçlanarak kıçtan ter olup akması hissi.

kasılmalarla başın dönerek bir afyon gibi patlayıp tüm bedeni uyuşturması ve sonsuz huzuruna gidiyormuşcasına perçinlenmek.
tetiğe basılıp, barutun alevlendiği, kurşunun kendini kovandan kurtardığı an gibidir. durdurun durdurabilirseniz.
(bkz: atı alan üsküdarı geçti)
o an mahallenin imamı gelse siktiri çekersiniz.

öyle bir mutluluk.