bugün

Türk sinemasının son dönemlerdeki furyası. Başarılısı var başarısızı var. Ancak kişi seçimlerde görüyorum çok yüzeysel düşünülüyor. Seçilen kişilerin çoğu hayattayken yaşamını kaleme almamış. Doğru, bir kişinin bir esere konu olması için hayatını yazması gerekmez. Fakat bir kitapla başlamak bence işi kolaylar. Daha sağlam bir yapı kurmaya yardımcı olur. yol gösterir. ikincisi çoğu zaman toplumca sevilen kişilerin ele alınması. Bu da sanırım (çoğu zaman) gişe getirici bir unsur olarak düşünülüyor. Fakat siz sağlam bir film yaptıysanız, konu olarak aldığınız kişinin gişeleri dolduracak denli hayranları olmasına gerek yok ki. Ki tamamen hayali insanların işlendiği filmler bile izleyiciyi çeker. Toplumca herkes tarafından farklı değerlendirilen, tartışmalı kişiliklerin de biyografi filmi çekilebilmeli. Ben mesela, yarın ölüm yıldönümü (Huzur içinde yatsın), farklı katmanlarla bir Vural Savaş biyografik filmi çekmek isterdim. Yani kişiyi, bir çıkış noktası olarak görürdüm. Varılacak bir amaç olarak görmezdim. Umarım ileride çok değişik biyografik filmler görebileceğimiz bir film piyasası olur.
biyografik film dediniz de, aklıma ayla geldi, ayla gelince de setsuko, şerefsiz evladıyım şuracıkta ağlayacağım yine. ayla'yı izlemedim mesela, ona gelemem ben. gerçi daha beterini izledik. neyse.

müslüm'ü de izlememiştim, ben hayatını biliyorum zaten, her şarkısını neredeyse güftecisine kadar biliyorum, öğrenecek bir şeyim yoktu müslüm hakkında.

sonra patladı gitti zaten, bir furya oluştu. sinemacı bir herif değilim, iyi mi kötü mü oldu siz yorumlayın. ama vural savaş örneği güzel örnek. böyle şahsiyetlerin de filmleri yapılabilir. fakat yapımcının da gişe telaşı var işte, kâr önemli, ver acıyı, ver hüzünü, mahsun kırmızıgül gibi.