yolun gidiş yönüne göre sağ şeritte yaya halde ilerlerken bi' arabanın yavaşça yaklaşıp, sağ dirseğini kopilot koltuğuna koyarak gene kopilot penceresini açmasıyla (otomatik ya da monolog) başlayan, vücudun dopamin hormonları salgıladığı, dahili bilgiyi kullanma potansiyeli olan vuku.
avuç içi gibi bilinen yerde kekeleyerek "bilmiyom burdan düz gitceksiniz" gibi şeyler söylemeye sebep olan durumdur. binbir zorlukla sokağa çıkarılmaya ikna edilmişseniz; ferrarili sarışın bir hatun pencereyi açıp bozuk türkçesiyle x yerine nasıl gideceğini sorunca yaşanabilecek olaydır. yaşamışlığım vardır. sakin olunması gerekir. adres soruyor mna koyim, düşünün söyleyin.
sokakta o kadar kişi arasından size sormuşsa; kendinizi bir an özel hissetmenize neden olur.
zaten mükemmel derecede bilmene rağmen yaşadığın mekanın civarında bile olsan sana soru sorduklarında heycanlanıyorsun anladık tamam da!
eğerki sende yabancı bir mekanda saf saf geziniyorsan ve ki o acı fren sesinin ardından elektronik olarak açılan otomobil camından dışarıya uzanan 12 kilogramlık diyarbakır karbuzu emsalindeki bir baş sana gözlerini diktiği vakit besmele çekmeden konuşabiliyorsan ne mutlu sana. O andaki bilememenin ve ona yardımcı olamamanın verdiği eziklik ile ne yapılacağının bilinememesi kadar acı bir olay sanırsam yoktur.
ulen yanlış yere mi göndersem şunları gibi şeytani bi fikre sürükleyen hissiyat.
(bkz: tam dilimin ucunda ama)
taksi beklerken arabayla yanaşan iki erkek adres sorunca aklı olan insanın yürüyerek hatta koşarak uzaklaşmnası gereğine inanıp uyguladığım heyecanlanmak eylemi.
bilinen adresi unutmaktır. genelde mal gibi kalıyorum ben. önce bi durumu kavramaya çalışıyorum, bi şeyler anlatmaya çalışıyorum bütün çabamla, sonra toparlayamıyorum. yer yön olayımın * * zayıflığı da bu toparlayamama durumuna büyük katkısı oluyor tabii. pes edip ''ee ben yabancısıyım buranın ya'' diyorum, gidiyorum. * *
çok kötü bir durumdur. insanın kendisine "acaba ben asosyal miyim?" sorusunu sordurtur.