bugün

Aidiyet duygusudur. Saçmadır.
mutlu olmak icin amaclara baglanin. insanlara ya da nesnelere degil.
(bkz: albert einstein)
cevabı zor soru. bazen en sağlıksız duygu durumlarını barındıran aşk tehlikeli bir bağımlılığa benzemeye başlar. aMA YiNE DE AŞKTIR iŞTE VE HOR GÖRÜLEMEZ, YARGILANAMAZ. EN MAKUL GÖRÜNEN BiR KADIN, MANTIĞINDAN HiÇ TAViZ VERMEMiŞ, TOPUKLU AYAKKABILARI PLAZA KORiDORLARINI TOK TOK DiYE DÖVMÜŞ, KIZIL SAÇLARININ HER SALINIŞINDA BiR CAN YAKMIŞ BiR KADIN BiLE AŞIK OLABiLiR VE MANTIKSIZLIĞIN DiPSiZ KUYUSUNDA; AŞKIN BÜYÜSÜNDE KAYBOLABiLiR;

Bir sabah çıkıp geleceğim kapına habersiz. Sen şehvetli bir gecenin yorgunluğu, tatlı sarhoşluğuyla, üstünde sıvılarla, tuzlarla karşılayacaksın beni. Yatağında hala o kadın-kadınlardan- biri varmıdır bilmeyeceğim, merak ta etmeyeceğim.Çünki her kadın kendini, aşık olduğu adamın gözünde, en özeli, en güzeli, en sonuncusu olduğunu düşünmez mi, istemez mi?içeriye istemeden de olsa gözümün ucuyla bakacağım, ağzına kadar dolu kül tabloları, bitmiş sigara paketleri, yerlere yuvarlanmış boş içki şişeleri, dibinde tamamı bitirilemeden- muhtemelen sevişme başladığı sırada- bir kenara bırakılmış rakı bardağı, (kenarında kırmızı ruj izi kalmış), kırışmış kanape örtüsü, yere fırlatılmış yastıklar, - muhtemelen kur yapma esnasında birbirine fırlatılmış-, bir çift erkek çorabı, kot pantolonun, gömleğin(nasıl soydu seni bilmiyorum o kadın, kadınlar heyecanlandın mı onlar seni maharetli parmaklarıyla soyarken, onlara da çok tatlısın bebeğim ! Dedin mi?

Demişsindir mutlaka..benim ne farkım varki onlardan.. Birbirine karışmış sıvı, ter kokuları , kadın, erkek parfümü karışımının o tuhaf hissi. Sen yorgun, bitkin bakacaksın bana, hemen yapışacağım herbir noktasını öptüğün kadınların tadının, sıvısının sindiği dudaklara..ikimiz, üçümüz, hepimiz öpüşeceğiz, tatlarımız sıvılarımız hislerimiz birbirine karışacak.Sen, uyku mahmuruyla öperken, kimi, niye öptüğünü anlamayacaksın. Ben de bir kadın değilmiyim işte. içine girmek için onca taktikler geliştirdiğin, sonra kendini bu sıcak karanlığa bıraktığın binlerce kadından biri değil miyim? Dağınık yatağa götüreceğim, yok hatta zorla itekleyeceğim seni . Buruş buruş olmuş çarşaflı, sıvılarla dolu yatağa atacağım seni, uzun kızıl saçlarımı sereceğim henüz kırmızılığı geçmemiş taze yanaklarına, örteceğim yüzünün her bir santimetresini, uzun alev saçlarımla, sırf yüzümü görmeyesin diye, senden aldığım hazzı görmeyesin diye saklayacağım yüzümü senden. Parmaklarımın ucuyla dokunacağım sana, incitmemek için, tıpkı bir heykeli inceleyen, keşfe çalışan sanatsever gibi, tüm iniş çıkışlarını, tüm kabartılarını ruhuma kazıyarak, hiç çıkarmamacasına seveceğim seni. Kulağına nefesimi bırakacağım beni en iyi böyle hissedebilirsin diye, uzun saçlarımı dans ettireceğim göğsünde, karnında..dudaklarımın ucuyla dokunacağım hatta yavaş yavaş içime çekip yutmaya çalışacağım seni. Memelerimin ucuyla dokunacağım ıslak dudaklarına , hepsini öpmene izin vermeden gezdireceğim yorgun ama aç dudaklarında. Dudaklarının benim , göğüslerimin ikimizin olduğunu hissedene kadar,bir avuç kum tanesinin yere dökülüşü gibi sessiz ve usulca ince ince titrek titrek seveceğim seni. Göğsünün inip kalkmasını, nefesinin hızlandığını hissedip bu güzel anı seyredeceğim. Sonra terine gözyaşım karışacak, önce anlamayacaksın, alışkın olduğun kadınsı sıvılardan biri zannedeceksin, ağladığımı farkedince şaşıracaksın . Öyle ya insan zevk alırken ağlar mı hiç? Belkide aklına kötü bir olay geldi bu kadının onun için ağlıyor deyip sen benimle sevişmiyorsun diyeceksin. Hayır Sevgilim!

Senin ruhuna ulaşmanın en iyi yolunun ancak bedenine ulaşmakla mümkün olduğunu bildiğim için bu gözyaşları.Haz değil! Mutluluk!

Ele geçirilememiş, bir türlü ulaşılamamış mutluluğun yaşları. Bu şekilde atıyor duygularım kendini dışarı.

Ve zevk anı, kendinden geçiş anı. Sana herşeyi vermek istemiyorum doyup gitme, bıkma benden diye, aç ta bırakmak istemiyorum bana gelmekten vazgeçme diye, yalnızca seks seni bana yaklaştırıyor çünki.

Zevk anı..... senin kendi dünyanda kayboluşunu, titreyişini, bir süre çok kısa bir süre, huzurlu karanlığa doğru döne döne indiğini , arada kornaları sesleri, titreyişleri birbirine harmanlayıp tek bir noktada patladığını, koptuğunu , derin iç çekişini, huzuru bulduğun anı seyredip, giyinip hemen çıkıyorum. Gecenin ayazı, soğuğu, tuzlu gözyaşlarım, dağınık yatakta senle beraber gidiyor, bende yüzlerce seni alarak yanıma evimin yolunu tutuyorum . Ve yatağında bir kez daha farklı sıvılar, kokularla başbaşa bırakıyorum seni. Yürürken içimde sıvının dolaştığını bilmek senin hala içimde olduğunu hissetmek az da olsa mutluluk veriyor. Yıkanmak istemiyorum, sevmiyorum sevişme sonrası yıkanmaları, pislikten arınmak istermiş gibi.

Soğuk yüzüme tüm gerçekleri , yalnızlığı vururken bir tek dudaklarımdaki sana ait o
sıcak tat ve koku beni kendime getirebiliyor. Sevişme sonrası kalmak istemiyorum yanında, o hüznü, o gerçek dünyadan kopuşu senin yanında yaşamak istemiyorum. Böyle daha uzun sürüyor benim zevkim. O yatakta bitmiyor, seni öyle bırakıp gittiğimde, seni hayal ederek, tekrar tekrar titrediğini- kaybolduğunu karanlıkta- hayal ederek, büyük zevkler yaşıyorum. Mutluluklar değil!

Taa ki, bir sonraki karşılayışına kadar beni kapıda, tutkulu sevişmeler sonrası yorgun, içi küllerle dolu tablaları, boşalmış şişeleri ve üstüde yüzlerce sıvılarla dolu teninle beni karşılayıncaya kadar. Tekrar geleceğim, sana ait tek masum yanını, - kırmızı yanaklarını- öpmeye geleceğim ve bu tatlı kırmızılığa sermeye geleceğim, uzun kızıl saçlarımı ..

EDiT: YILLAR ÖNCE HÜRRiYET GAZETESiNiN GENÇLiK EKiNDE YAZDIĞIM DÖNEMDE AYNI ZAMANDA PATRONUM OLAN KIZ ARKADAŞIMIN AYRILDIĞIMIZ GÜN YAZDIĞI BiR MEKTUPTAN KURGULAYARAK YAZDIĞIM BiR HiKAYE BU. BUGÜN GERiYE DÖNÜP BAKTIĞIMDA BiLiYORUM Ki AŞK iNSANIN KENDi KALBiNE KAOS ŞIRINGA ETMESiNDEN BAŞKA BiR ŞEY DEĞiL
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar