bugün

Kendisi hem hocam hem de sevdiğim bir abim olan avukat furkan mahmat ın aydınlık gazetesinde kaleme aldığı yazı dizisi. Hislerimize tercüman oluyor.

--spoiler--
HER ŞEY OLABiLiYORUM

Tabi önce kazandığın fakültenin geleceği ile ilgili araştırmalar yaptın. Bir de baktınki kaymakam, idari hakim , vergi müfettişi , Sayştay denetçisi ve açılımını bilmediğin bir çok kuruma uzman yardımcısı veya müfettiş yardımcısı olarak yerleşebiliyorsun.

Sonuç: Ben herşey olabiliyorum.

Sonra üniversite okuyacağın şehre internetten baktın. Şehir güzel….

Daha ne olsun !

SONRASINI SONRA DÜŞÜN

Birinci sınıfa başlarken kendini hakim veya kaymakam olarak görürsün.

Üniversite güzel, ortam güzel, sonrasını düşünmemek lazım.

Son sınıfa gelindiğinde arkadaşların amcasının, dayısının şirketinde çalışcaklarını konuşmaya başlayınca seninde aklına sonrasını düşünmek gelir.

SONRASI

Amcasının dayısının şirketi olmayan arkadaşların bir sınav maratonundan bahsediyor ve bu sınavlar için kurslara kaydoluyor. Tabi arkadaşların kursa gittiyse seninde gitmen gerekiyor, vardır bir hayır. Önce Kamu Personeli Seçme Sınavına (KPSS) girmen gerekiyormuş. Bu sınavda neler yokki: Tarih, Türkçe, Matematik, Tarih, Hukuk, Maliye Muhasebe, iktisat, Çalışma Ekonomisi, Kamu yönetimi vs. vs. diye uzayıp gidiyor. Bir yıl boyunca hunharca bu derslere gömülüyorsun.

Yıl sonunda ise boyu gögüsüne gelen üst üstte dizdiğin bitirdiğin kitaplarla bir öz çekim yapmayıda ihmal etmiyorsun!

Sınavdan sonra pusuya yatıyorsun, hangi kurum alım yapacak diye interneti süzüyorsun.

iLAN

ilan internete düştü.

Bir kurum alım yapacak,. hemen evraklarını hazrılayıp acilen bankaya sınav harcını yatırıyorsun.

Sınava girecen, takım elbiseyi üstüne çekecen, kravatı takıp işe başlayacan ilk maaşla ailene üniversitedeki bulaşıkları yıkamayan sürekli belgesel izleyen kankana bir hediye alacan.

Bunlar güzel şeyler!

Hayatından feragat edeceksin, halı sahaya gitmeyecen, pes oynamayacaksın, kafede arkadaşlarınla görüşmeyeceksin kurum sınavına hazırlacaksın.

Hunharca kurum sınavına çalıştın, kütüphane, soru bankası, kahve, video dersler vs. vs. yardırdın.

Tabi çalışma sonunda bu defa boyunu aşan kitaplarınla bir öz çekim daha yaparsın ve ertesi gün sınava girersin.

SINAVI KAZANDIN

Kurum sınavını kazandın ancak bir şey daha var.

Mülakat!

Büyük emekler verdin adım adım geldin. Artık hedefine çok yakınsın.

Sabah traşını oldun, takım elbiseni giydin. Mülakatın yapılacağı salondo bekliyorsun. Sıran geldi, önlerinde bilgisayar olan ve bilgisayara her baktıklarında fısır fısır konuşan bir heyet var. Aralarındaki konuşmalar seni tedirgin ediyor. ‘’Acaba benim hakkımda mı konuşuyorlar?’’ diye düşünürsün. Heyetin başı, gergin bekleyişin ardından gözlüklerinin üstünden bakararak adını sorar. Bu gerginliğin üstüne boğazın kurumuş bir şekilde adını söylersin ve acaba doğru söyledim mi diye düşünürsün. Gerisini ise hatırlamazsın.

Mülakat sonuçları açıklandı!

iyi denemeydi dostum!

Kaybettin!

Peki yalnızmısın hayır senin gibi iiBF mezunu olan ve KPSS ve kurum sınavına giren 400.000 öğrencinin %99’nun maratonu bu şekilde sona eriyor.

SONUÇ

Her şey olabiliyordun ama hiçbir şey olamadın!

(Sonucun neden böyle olduğunu ise diğer yazımızda incelemeye çalışacağız. )
--spoiler--

http://www.aydinlik.com.t...ibflinin-hatira-defteri-i
görsel

Hem ağladım hem güldüm.
Nasipte varsa olur deyip kitaplarımla öz çekim aşamasındayım.
2. yazı:

--spoiler--
Bir önceki yazımızda iktisadi ve idari bilimler fakültesinden (iiBF) yeni mezun olan arkadaşlarımızın mesleğe geçiş sürecinde yaşadığı zorluklardan bahsettik.

Yazımıza gösterilen yoğun ilgiden dolayı tüm arkadaşlarımıza teşekkürü bir borç biliyoruz.

Bu yazımızda ise karşılaşılan zorlukları irdelemeye çalışacağız.

400, 000 üzerinde iiBF mezunu arkadaşımız kamuda mesleğe geçmek istemektedir

Öğrenci seçme ve yerleştirme merkezinin(ÖSYM) yapmış olduğu 2015 Kamu personeli seçme sınavına giren toplam iktisadi ve idari bilimler fakültesinden öğrenci sayısı 428.459 kişidir.

Yani 400 binin üzerinde iiBF mezunu arkadaşımız kamuda mesleğe geçmek istemektedir.

Peki bu kadar istekli bir kitleye kamuda açılan kadro sayısı kaç?

Geçmiş yıllara baktığımızda ortamala her yıl açılan kadro sayısı 4 bini geçmemektir.

Oransal olarak baktığımızda ise 400,000 kişilik bir iiBFli ordusundansan sadece %1’lik bir oran kamuda mesleğe geçebilmektedir.

Sizce de burada bir tezatlık yok mu ?

Bu tezatlığı da aldığı eğitim çerçevesinde en iyi değerlendirebilecek kadrolar yine iktisadi ve idari bilimler fakültesinden mezun olan arkadaşlarımızdır.

Bazlama 20 kuruşa mal oluyor!

işbu durumda neler olrtaya çıkıyor biliyormusunuz?

Geçen bir iiBF mezunu arkadaşım ile oturduk muhabbet ettik. Kendisine ‘’Bazlamacı’’ açması yönünde büyük bir baskı oluşmuş. Tanesi 20 kuruşa mal ediliyormuş ve 2 liraya satılıyormuş. Direkt olarak 1 lira 80 kuruş kâr elde ediliyormuş.

Bende açayım mı diye düşünmedim değil !

Başka bir arkadaşım ise ailesinden gördüğü baskıdan bahsediyor. Ailesinin KPSS, kurum sınavı, mülakat atama ile ilgili bilgisinin olmadığı ve arkadaşımın bilerek işe girmedğini ve işe girmekten kaçıp kahvede oturduğunu düşünüyorlarmış.

Arkadaşım ise yemeğimi, sigaramı ve yol paramı versinler her işte çalışırım diyor.

işte ucuz iş gücü!

Üstelik ‘’ne iş olsa yaparım’’ diyor.

Sonuç

Umut tacirleri ve emek sömürücüleri için bulunmaz bir kitle oluştu !
--spoiler--
3. yazı.

--`spoileÇözüm Önerisinde Bulunacağız

Değerli arkadaşlar! Son iki yazımızda iktisadi ve idari bilimler fakültesinden mezun olduktan sonra karşılaşılan zorluklar ve bu zorlukların nedenlerini incelemeye çalıştık.

Nihayetinde bir tespitte bulunduk: istihdam noktasında arkadaşlarımıza yeterli kontejan açılmamakta ve bir işsiz ordusunun oluştuğunu belirttik.

Ancak işi burada bırakmak büyük bir yalnıştır. Tespitte bulunmak kesinlikle bir eleştiri değildir. Bir tespitin eleştiri oluşturabilmesi için mutlaka çözüm ile birlikte sunulması gerekir. Biz buna yapıcı eleştiri adını veriyoruz. Bugün ise çözüm önerimizle yapıcı bir eleştiride bulunmaya çalışacağız.

iş yeri hekimi

Bakınız bir kanundan bahsedeceğim.

6331 Sayılı iş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre işletme içersinde bir iş yeri hekimi bulundurmak zorunlu hale getirildi. iş yeri hekiminin ise görevi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak işletmeye danışmanlık ve rehberlik yapmak. Böylece meslek hastalıkları ve iş kazaları belli bir oranda engelenebilecek.

Şüphesiz bunun artılarını ve eksilerini uygulamada göreceğiz!

Kanun ilk hali ile sadece 50’den fazla işçi çalıştıran işletmeler için bu zorunluluğu ön görüyordu ancak daha sonra geçen torba yasa ile tüm işletmeleri bu uygulama kapsayacak şekilde değiştirildi.

Bu uygulamayı eleştirenler olabilir destekleyeceler olabilir, biz bununla ilgilenmiyoruz başka bir konudan bahsedeceğiz.

Ne kadar verimli üretim yapıyoruz ?

Türkiye’de yaşanan son iş kazaları ve meslek hastalıkları iş yeri ile ilgili tedbirler almayı zorunlu hale getirmiş ve böyle bir kanun çıkarılmıştır.

Ben başka bir zorunluluktan bahsedeceğim.

Bizim ülkemizdeki işletmelerin sizce verimliği ve yönetimi sizce yeterli midir?

Ülkemizdeki işletmelerin kaçı planlı bir üretim ve paylaşım faaliyeti içersindedir?

Kaç işletmemiz kendi iç denetimini planlı bir şekilde yapabilmektedir?

Burada işte yeni bir kanun zorunluluğu ortaya çıkmaktadır:

iŞ VERiMLiĞi ve DENETiMi KANUNU!

En az 108, 587 kadro açığı

Kanunun ana amacı ülke ekonomisini dışa bağlılıktan kurtarmak ve kendi milletimizin refahını arttırmak olacaktır. Yine kanunun amacı çerçevesinde tüm işyerlerinde değil sadece 10 ve üzeri işçi çalıştıran işletmelerde en az bir ‘’iş yeri verimlilik uzmanı’’ istihdam edimesini öneriyorum.

Peki Türkiye’de yukarıda belittiğimiz nitelikte kaç işletme var ?

2014 Çalışma ve Sosyal güvenlik bakanlığının açıkladığı veriler doğrultusunda Türkiye’de10’nun üzerinde işçi çalıştıran şirket sayısı: 108.587

Yani 100 bini aşkın ‘’iş Yeri Verimlilik Uzmanı’’ kadrosu!

Bu kadroları kim dolduracak?

iktisadi ve idari bilimler fakültesi diyince benim kafamda şu kelimler canlanıyor:

Yönetim, verimlilik, üretim, paylaşım, denetim!

Bırakalım şu ‘’iiBF’ye 20 bin kadro verilsin’’ gibigecici, gaz almaya yönelik talepleri!

Kalıcı ve devamlılığı olan bir çözüm gerekiyor.

***

Olmayacak bir şeyden veya hayalden bahsetmiyorum.

Ülke kalkınması, verimlilik arttırımı, istihdam sağlanması noktasında bir zorunluluktan bahsediyorum!

işte somut ve gerçekçi bir mücadele :

iş Yeri Verimlilik ve Denetim Kanunun meclisin gündemine taşımak ve bu kanunun zorunluluğunu kavratmak.

Gerçek Hayata Dokunmak Gerçekçi Sonuçlar Almak

Değerli iiBF’li arkadaşlarım; son birkaç aydır ‘’twitter’’ ve ‘’facebook’’ üzerinden profil karartma ve gündem yaratma etkinlikleri yaptık. Ancak sanal alemden başka hiçbir yerde bir gündem oluşmadı. Gerçek hayatta gündem yaratmak somut işler yapmaktan geçiyor. Bilgisayar başından kalkıp gerçek hayata dokunacak etkinlikler gerekiyor.

Hepimiz 15 Temmuz gecesi ABD ve FETÖ terör örgütünün darbe girişimine mağruz kaldık, o gece profil karartsaydık ve hashtag oluştursaydık darbe engelenebilir miydi?

Gerçek hayatta değişiklik yaratmak gerçek hayata dokunan işler ile olur!

En basitinden iş yeri Verimliliği ve Denetimi Kanunu önerimi milletvekillerine götürüp meclis gündemine sokmalarını isteyeceğim bu bir eylemdir ve gerçek hayatta karşılığı olan bir fiildir. Haklı ve ihtimali güçlü bir öneridir. Keza bu uygulama ile hem devlet hem millet hem işverenimiz hem işçimiz hem de iiBFli kardeşlerimiz karlı çıkacak.

Bu noktada ise sizlerden ve ‘’ŞU ÇILGIN GENÇLER’’i mücadeleye katılmaya çağırıyorum.r`--

http://www.aydinlik.com.t...-linin-hatira-defteri-iii

--spoiler--
Ne geldi ise başıma genç yaşımda iibfden geldi, feflilere karşı omuz omuza, ehe.