bugün

benim bardağımdır.

bir gün masamda boş bir bardak gördüm. fanta içmek için kullanmak istedim. ancak daha evvel birilerinin bu bardakla su içip içmediğinden emin olmam icap ediyordu. bardağa bakıp dibinde su birikintisinin olup olmadığına bakmaya karar verdim. eğer kuru bir taban görürsem, bardak kullanılmamış olacaktı ve dolduracaktım. içinin ıslak olduğunu görürsem de kullanılmış olduğu için başka bardak alacaktım. yani iki tez arasında gidip gelecektim. bardağın dibine baktım, bir su çizgisi gördüm. yani bardak kullanılmış gibiydi. ancak bir garip görünüyordu. daha dikkatle bakınca, su çizgilerinin bardağın içinden değil, altından kaynaklandığını fark ettim. yani masa ıslanmıştı. bardak da ıslak zeminde durduğu için altındaki suyun oluşturduğu bulanıklık, bardağın içinde su kalıntısı görüntüsünü taklit etmişti. ancak yine de bardak içinde su olduğunda oluşacak görüntüden belirgin şekilde farklıydı. bu görüntü bana bardağın kullanılmamış olduğu tezinin çok güçlü şekilde desteklenmesi olarak göründü. çünkü burada sadece kuru zemin ile hükmetmedim. bardak, su çizgileri görüntüsü ile karşıt tez namına bir meydan okuma gerçekleştirdi. yani içinin kuru olduğu tezi sınandı ve dış ıslaklık olduğundan bu tez bu sınamadan başarıyla çıkmıştı. yani bardak içi kurudur tezine artı puan getirdi. bu ilkeye de "yanlışlanmazlık ilkesi" diyorum. bardağın içinin kuru olduğu tezi sadece kuru görüntüsü ile doğrulanmadı, aynı zamanda herhangi bir ıslaklık çizgisi ile bir meydan okumacı karşıt tezin çemberinden başarıyla geçti. yani yanlışlanmamış oldu. bu ise ikinci tezi güçlendirici unsurdur.