bugün

evet yapamazdı rahmetli. çünkü her öğün 8 kişiye yemek yapmak zorunda kalırdı. ama elde yok avuçta yok. yemeğe fazla yağ koyamaz, salçayı az tutar eti bulmak ne mümkün. ama güzel kokardı yemekleri. her sabah kahvaltı hazırlardı bana ben hiç yapmazdım ama yinede yıllarca hiç bıkmadan hazırladı.
evet annem güzel yemek yapamazdı. ama sadece annemin yaptığı yemeklerde tam doyardım.

elerine sağlık annem. hakkını helal et.
(bkz: anne kıymeti)
birçok erkeğin kolay kolay itiraf edemeyeceği olaydır.
(bkz: anne yemeği)
çok güzel yemek yapan anne o gün yeni evlenen çocugu ve gelinini de yemege davet etmiş evine. akşam olmuş masaya oturmuşlar yemek faslı başladıgında herkesin suratından düşen bin parça olmuş. yemekler o kadar kötüymüş ki yenmicek haldeymiş ama mecburiyetten az da olsa yemişler. vakit ilerlemiş dagılmışlar yeni evli çift evlerine dogru giderken büyük abla demiş annesine; yemeklerin çok kötüydü ama biliyorum ki sen çok güzel yemek yapardın ne oldu sana ki bu akşam böylesi bir günde bu şekilde tadı kötü yemekler yaptın. anne de demiş ki artık çocugum eşine annemin yemekleri çok güzeldi demiyecek ve gelinim de üzülmeyecek. ıyyyyykkk.
anne eli değmiş gibi. (bkz: hanımeller)
başkasına yaranabilmek için söylenilen palavra.