bugün

geçen zamanı delmek kurşun gibi
sorgusuz suallerim ahrete ilişik
hasretin gözüme saplanık zehir gibi
memelerin diriliğidir beni eden delik deşik
sorma serseri meleklerin başımda
yırtık yıllarım dökülür amansız zamandan
uslu bir çocuk gibi yağan yağmurda
sikemedim sen gibisini bu genç yaşımda...

geçen zamana aldırmadan çalışmışım. günlerin ayların yorgunluğu birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duydukları anda bir olmuş manidar bir zamanlamayla gecenin yarısından sonra omuzlarıma binmişti. duramadım yerimde. bu menfur saldırı karşınsında en sert cevabı vermeli aynı birlik ve düzen içinde çalışmama devam etmeliydim. çalışan demir pas atmaz doksandan çakyordu skor boardlara nede olsa... yine de türk çalışma hayatının senelerdir çare bulamadığı iki sorundan biri olan duran toplardan laf işitme, tacize uğrama hastalığına ben de tutulmuştum.
geçen gece iki tane seksi mi seksi top kardeşimizin lafla tacizine denk gelmiştim. "şttt baksana, seni yerm", "kanat kombinasyonlarına sabri sarımarıdinlemeztakardoksana olayım, o kaslara hasan şaş kalayım, o bakışlarına yılmaz vurulayım", "ayy bu çok yakışıklı ben beleş de veririm" gibi...

neyse son kertede yenildim yorgunluğuma. attım kendimi altın kaplama büromdan kaygan sokaklara. şehir ışıkları yanaklarımı okşuyor, havası ise afrodizyak etkisi yapıyordu. eskimiş zamanların acı hatıraları aklıma geldi. bu sokaklarda fakir bir vatandaş iken otuz bire malzeme bulmak için gece gündüz oturup dolgun kalçalı bir hatun yolu gözetlerdim. denk gelirsem de aç karnına otuz bir çeker suratımda naif bir gülümseme ile yumuşacık uykulara dalardım. hayat ne garipti. kızlar, toplar, kadınlar seksi vücudumu arzuluyorlardı. toplara asla meyletmedim f tipi gecelerimde bile. 'erkek adam erkek adamı sikmez'di gönül arkası yazılarındaki sloganımız. yalnız kadınlara affım yoktu. kızları pek arzulamasam da bazen kadından önce yumuşatsın diye ellenince sertleşen yerimizi almıyor da değildim. yine gözüme olgun dolgun memeli, beyaz tenli, büyük popolu ahlaksız bir laik hatun kestirmiştim. o da ' yoluna yoldaş olurum istersen kardaş olurum istersen yerel seçimlerde yandaş bile olurum' bakışı attı. koluma girsin diye hafif araladım. ahlaksız laikçi olgun bayan şehvet sokaklarını yalarcasına bir hareketle gözlerini gözlerime kitleyerek ağır topuk sesleri ile bana yöneldi. kalbim küt küt atmaya başladı. olgun kadın dolgun kilosuyla dünya ticaret merkezini yedi defa yerla yeksan edecek kadar bomba bir hatundu. cehennem gibi yanıyordu. sesi halis muhlis zeytinyağı gibi kulaktan kulağa akıyordu. sevmiştim ve sevişmeliydim. ay o gece dolunaydı. ay kapkara kesildi laikçi ahlaksız hatunun sütbeyaz ve bir asi genç kız kadar diri duran göğüsleri karşısında. mevlana bile hoşgörmez kıskanırdı o memeleri. çıldıracak gibiydim. dayanamazdım daha fazla.

kadınımı belinden kavradığım gibi aç bir kurt gibi arka sokaklara sürükledim. o da içten yakmalı motor gibi hızlı adımlarıyla şahlanmış duygularıma eşlik ediyordu. henüz mevziye ulaşmadığımız halde kulak memelerimi yalamaya başladı. içim kaynadı fokur fokur, al saab füzem en seksi yere koğuşlandı, kanım turbo moda geçmiş hızlandırılmış kurs birincisi edasıyla şelale gibi gürül akıyordu. gözlerim slot makinasında am-göt- memeyi yakalmışçasına heyecan ve sevinçle parlıyordu. kulaklarım bile nefes almaya çalışıyor bu çorbada tuzu olsun istiyordu.

ne ben bekleyebilirdim zamanı
ne de bu ahlaksız kadın şeytanı
geçti fakirliğin bezdirdiği yıllar usulca
anasını sikerim kim bozarsa bu anı' deyip kadını o saatte açık olan tek yer olan internet kafeye attım. hemen fakir işi olan o bilgisayarları yere atıp laikçi hatunun kasasını onun yerine yerine yerleştirdim. dudaklarımız birleştiğinde havai fişek patlamış gibi içim aydınlandı gibi. ince kısa penye eteğini sıyırıp bacaklarını bir elimle okşuyor diğer elimle ipek gibi saçlarını kavramış dudaklarını pozisyonuma göre ayarlıyordum. sonra sütyenini topraktan fidan sökercesine söküp çıkardım. aman allahım. muhteşem ötesi iki göğüs ve ikiside birbirinden davetkar. hemen icabet edip yalayıp yuttum bu göğüsleri, ahlaksız kadın kendinden geçmiş sırtımı tırnaklıyor boyumu sömürüyordu. erkeğim get down me diyordu. ne dediğini anlamadım ama amuna koyacaktım onu artık. al saab füzesinin içinde büyük hodron çarpıştırıcı ile çarpıştırılmış gibi hızlanmış olan hücrelerim dar ve kaygan deliğe girmek için deli gibi sabırsızlık içindeydiler. kendimi bu şehvet selinde kaybetmişken kapıdan giren iki küçük çocuğa gözüm ilişmişti. kürt olduğu her halinden belli olan çocuk "i am sexy and know it" şarkısıyla shuffle yaparak seviştiğimiz pc masasının karşısındaki masaya oturdu. internet kafeci counter strike açmıştı. çocuklardan biri "ben türürüst olcam, bumba atcam kefana" diye heyecanla oyunun açılmasını bekliyordu. ben ise o esnada çatlamak üzere olan füzeyi ahlaksız laikçinin rampasına yerleştirdim. büyük bir patlamayla ateşlendi onbinmilyonspermim. kadını delip terörist olmak isteyen çocuğun alnından çıkmıştı. kadına tükürdüm. bütün uruspuların sonu bu dedim ama çocuğa üzüldüm. şu an ona ağlıyorum.

geçen zamanı delmek kurşun gibi
sorgusuz suallerim ahrete ilişik
hasretin gözüme saplanık zehir gibi
memelerin diriliğidir beni eden delik deşik
sorma serseri meleklerin başımda
yırtık yıllarım dökülür amansız zamandan
uslu bir çocuk gibi yağan yağmurda
sikemedim sen gibisini bu genç yaşımda...

(buraya iki damla gözyaşı gelecek)