bugün

zifiri karanlığın verdiği tada erişememiş ve hatta bundan hayatınca korkmuş, aynaya bakarak konuşan ve başkalarını bir yansıtıcı olarak kabullenen, kendine uymadığı şeyleri hepten yerlemiş ve karşıtlığını belli bir mantık üzerinden dışlamış, biraz akıllıysa dinlemeyi becerebilmiş ve hatta hayatı boyunca ne olduğunu düşünmüş, genelde aklı alacağı araçlarda kalmış, çoğu zaman canı sıkılmış ve ya alkole ya da bir tanrıya adamış kendini, belli aralıklarda yıldızların ne olduğunu düşünmüş, kendinde olmadığını düşündüğü şeylerden kaçmayı alışkanlık haline getirmiş, zekasını kullandığı çocukluk oyuncaklarında unutmuş insanın sözleridir.

hiçbir söz kendisini, kendisiyle ifade edebilecek kadar güçlü değilken ünvanların peşinde koşması ironiktir insanın. sen denildiğinde bir parça dışlanmış hisseder ve biz denmesini tercih eder ama halbuki biz hiç var olmadı bilmez. bütün topluluklar edebiyatın(ince bir nüansla felsefenin) gafletidir. insanları birbirine bağlayan adı bilmem her ne bok olan hiçbir şey yeterince güçlü değil ve bu yüzden güzel bir kaç söze bile tecavüz edildi. duyduğu ile yetinip gene biraz aklı çalışan birkaç ezberci papağanın ağzında eridi gitti bir nişasta üretimi gibi ya da yağ kadar cıvık. gayri ciddi bir tavrın bu kadar laçkalaşması gerekmezdi ama kaya kadar da sertlikten bahsetmediğim de gayet anlaşılabilir.

bir sikindirik sorular listesi;
-adın ne?
-nerelisin?
-hangi takımı tutuyorsun?
-kime oy verdin?
-kime çaktın/seviştin?
-telefonunu ne zaman aldın?
-nesin?
-niye yaşıyorsun?
-kime aşıksın?
-görüşün ne?
-müslüman mısın/ değil misin?

ağır olanından;

--spoiler--
insan olduğu gibidir
--spoiler--

göründüğü gibi olamaz, ancak onu gören öyle olabilir. myth busted!!