bugün

sırf senin için geldim ben o evlere, anlamadığım sohbetlere katılmam senin içindi. sırf senin için katlandım zorlu kitap okumacalara, ama sen içinde sakladığın taşla dişimi kırdın. evet sana yazdım bu yazıyı maklube.
bu yazıyı sana yazmak istemezdim zira buna bile değmezsin. ama dayanamıyorum içimde tutmaya.
senin yüzünden çok acılar yaşadım, senin yüzünden, değil hayatıma kimseyi alamamak kimseyle tanışamaz oldum. çünkü herkesin senin gibi bi sapık olma ihtimalinden korktum. yaşadığım cehennem günlerinin üzerinden 4 sene geçti. çocuktum o zamanlar. sana inanan kendini birşey sanan aptal bir çocuktum hata yaptım çok hata yaptım. sende hayatımı cehenneme çevirdin. teşekkür ederim sayende güçlüyüm diyebilmek isterdim. evet güçlüyüm yemin ederim ki çok güçlüyüm. ama keşke olmasaydım, keşke bu kadar acı yaşamasaydım.

gecelerce sabahlara kadar aylar boyunca zamanın geri gidebilmesi için dua ettiğimi hatırlıyorum. ailemin yüzüne bakamadığımı, ölümün bile kurtuluş gelmediği günleri hatırlıyorum. saatlerce süren psikolog seanslarını, psikiyatristleri, aldığım ilaçlar yüzünden aylarca yataktan kalkamadığımı hatırlıyorum. senin yüzünden şizofren olmak üzere olduğumu hatırlıyorum. sesini duyuyorum diye kulaklarımı kesmeye kalktığımı hatırlıyorum. sen hiç musluğu en sıcak tarafa çevirerek yıkandın mı? ben yıkandım ve yandım ama yinede temizlenemedim biliyo musun ?

yıllarca kimseyle konuşamadım bunu biliyo musun? kimseyle gözgöze gelemedim. aylarca evden çıkamadım peki bunu biliyo musun? kimseyle tanışmak istemedim. tanışmadım da. nasıl bir ızdırap çektiğimi tahmin edemezsin bile. hiçbişey geçiremedi bunu. okula gittim sıralarda uyudum kimse uyandırmadı beni. yıllar sonra hayata dönmeye çalıştım iyileşmek istedim çünkü ben hasta olmaktan yorulmuştum. yatmaktan yorulur mu insan? ben yoruldum. kalkmak istedim. kimse tutmadı beni düştüm, düştüm hep düştüm.

sadece bir kişi, sadece bir kişi gördü beni o kalabalığın arasında düşerken o tuttu. ilk kez onu tanıdım, ilk kez onun gözlerini gördüm ilk kez ona güvendim. ama sen yine bozdun herşeyi. nasıl cüret ettin buna bilmiyorum. nasıl çıkabildin onun karşısına ve nasıl tehdit edebildin onu bilmiyorum. bilmekte istemiyorum hiçbirşey istemiyorum. ama ben tekrar kurdum işte hayatımı herkese inat hala ayaktayım hala yaşıyorum hala gülüyorum ulan ben. hala ölmedim.

ama ne var biliyo musun? hala tanışmaktan korkuyorum insanlarla. tanıştığımda hala yüzlerine bakamıyorum yüzümü görmesinler diye. yada alelade tanıştığım insanlara ismimi yanlış söylüyorum çünkü herkesin senin gibi bi sapık olma ihtimalinden korkuyorum. sadece bu. ve artık sadece dua ediyorum. zamanın geri dönmesi için değil, seneler sonra ilk kez tuttuğum bu el ne olur beni hiç bırakmasın diye. çünkü ben hayatımda ilk defa seviyorum. hep diyorum ben. hayat çok garip. yemin ediyorum.
ben senin beni sevmeme ihtimalini hiç sevmedim.
sigarayı çoğalttım gittin gideli. her gün bir çentik attığım duvar asıl rengini unuttu. attığım çentiklerin üzerini izmaritle geçiyorum günbegün. kararacak bir gün odam ve o gün ölümü tadacak ruhum. hadi şimdi gülelim biraz. gamzeli olsun.
la numarami engellemissin ayip ediyon ha. * bi adam boyle unutulmaz canim. kac kez soyledim sana yasakladigin biri aklindan cikmaz unutmaya calisirken unutulmazin olurum. * karsindaki adama da yazik edersin. sen simdi o engeli kaldir ve aramami bekle. * bekle, bekle. *
Kaç gün oldu sayamadım seni görmeyeli. 4 yıla yaklaştı sanırım çok rahat. insanı sevdiğinden bu kadar uzak bırakan dünya, çok acımasızsın lan.
biliyorum sözlüklerle işin olmaz senin... ben yine de yazayım. beni bir hiç uğruna aldatarak hayatımın içine sıçtıktan sonra kimseye güvenemez oldum. senden sonra hiçbir kadınla adam gibi bir ilişki yaşayamadım... sayende yıllardır yalnızım.(kısa süren 1 ilişkim dışında) yine de beddua etmiyorum sana. ama ediyorum lan. allah belanı versin. oh, rahatladım.
daha öncesinde kaybedecek çok şeyim vardı... acı çekmeye yerim vardı...

beklediğim bir yolun yarısındayım.

insan bazen sadece hayal ettiği gibi hissediyor. bazen sadece hayal ettiği gibi yaşıyor. bazen de sadece bir kez olsun bir şey gerçekten hissedilsin istiyor.

sana yalnızlığımı anlatacak cümlelerim yok. artık bu paylaşmaktan da imtina ettiğim bir şey. sanırım güzel günlerim vardı. senden önce... inandığım şeyler vardı hala...

sözlerinin öfkenden taşmış olması umurumda mı? elbette değil, çünkü ben seni kıracak hiçbir şeyi yüzüne bakarak söyleyemem.

bir gün... diğerleri gibi olduğunda, ben herşeyi yitirip sana bomboş gözlerle bakarken bir şeyi fark edeceksin.

ben kimseyi sevemeyecek kadar bencilim.
kimseye kendimi sevdiremeyecek kadar kırılgan...
ben bu yazıyı tadilata gelen elemana yazdım.

"ablaaa çok şekerli bi kahvee yaap" dilin kopsun işallaak.
bir erkek gibi olmadın hiç gözümde, sana bir kadın gibi de bakmadım. ama senin hayatla alakasızlığına, umarsızlığına ben aşık olmuştum. şimdi niye okul mokul hayata bağlandın ki?
çok yoruldum be ayşe. beklemekten, sensizlikten, çaresizlikten... ve bir türlü kendime gelemedim, gelemiyorum ve eminim gelemeyeceğim...
Sen hani gelmiyorsun ya.

Bok ye.
kelebekler güzeldir dedim ,o da çok güzeller peşinden koşarsın hatta bazen ama ömürleri kısa dedi. cevap yeterince netti.
Ara beni.
'aman allahım yemek geldi' deyip yüzüme kapattın telefonu. ne yemekmiş arkadaş ne yemekmiş ya ayıp denen bir şey var !
bensiz uyuduğun uykularından uyanama.
Umarım değişmez, hep böyle kalırsın.
suçum neydi? günahım neydi? benim hatam neydi? ellere sattın beni. ah değermiydi koca aşkı yıkmaya, söylenecek söz yok amaaaa.. yine de sen dedim yine de sen dedim. hiçbir zaman senden vazgeçmedim...
her geldiğinde anlamsızca evin düzenini değiştirmeye çalışmasan,herşeye karılmasan ,burası benim evim sonuçta dimi o an içim içimi yese de tartışma çıkmasın diye susuyorum ama sabrın da bir sınırı var . bi gün dolacak gerisini düşünemiyorum bile.
içilmiş efes şişe biraları yığını gibi duran başlık.
bi' gelsen nefis sigaralarım var, yeriz.
sakın guvenimi sarscak birsey yapma. en basitinden bile.
seni daha once hic kimseyi sevmedigim,sevemedigim kadar seviyorum. basit gibi gelebilir bu cumle. zamanla anlarsin. anlasana...
Düşünüyorum da ben umursamaz değilim. Sadece daha az önemsemekle yetiniyorum , ya da onlar eskisi kadar umurumda olmayı beceremiyorlar hepsi bu.
Anlamsızlık.. Belki de en önemli etken budur düşüncelerimin şekilsizliğin de. Her şey bu kadar anlamsız gelmeye başlamış, böylesine hızlı degişkenlik gösterirken düşünceler, hissizliğimin mazur görülmesini istemem saygısızlık yaptığım anlamına gelmez herhalde.
Bir şeyleri kabulleniyor olmak büyük bir erdem gerektirir örneğin; -Yalnızlık.
Hem yalnızlığına alışmış ve artık bundan mutluluk duymayı öğrenebilen insanlar var; ben gibi, belki de sen gibi.
Hayat bazen bize en yakımızda olmasını istediğimiz insana bile -Uzağımda kal- dedirtebiliyor.
Her gün göz göze gelmek için dualar ederken söyleyecek o kadar çok söz varken engeller koyuyor önüne.. Ve sırf o erişilmez gözüktüğü için onda kendini gördüğün için...
Her neyse ben insanlardan böylesine nefret ederken sen bahanelerin arkasına sığınacak kadar korkakken hatta sen düşünülmeyi zerre kadar hak etmezken neden mi nefret edemiyorum senden ?
- Çünkü bana senden daha imkansız bir ihtimal yok.
koyunlara saman verdim biraz da arpa serpiştirdim samanın üzerine. arpanın yanı sıra samanı yedirmek emelim. karnı doysun hayvanların. hepsi de hamile. yakında kuzuları olacak. bugün biri ayağını incitmiş. ağaçlarla sardım. ama üzerine basamıyor. ayağına dokunmak için uzatınca elimi, gözlerini kırpıştırıyor acısından. evet acısı aşikar ama bir çare ister gibi gözleri. karnına dikkatli bakınca kuzusunun kalp atışları karnındaki hareketleri görülmekte. merhamet kucaklayıveriyor ansızın ruhumu. katmer katmer bir hüzün birikiyor gözlerimde. sen ne kadar zorlasan da öldürememişsin bendeki merhameti. bugün o ayağı sakat koyunla aramızdaki o hissiyat bana bunu kanıtladı. başaramamışsın beni öldürmeyi, merhametimin bekaretini bozdun belki, ama öldüremedin onu. o kirli ellerin şimdi kimleri boğazlar bilinmez ama ben senden kurtuldum. zalim, bedbaht, zulmet kokan ikliminden rabbim beni çekti aldı. ben belki anadolunun ücra bir köşesinde sekiz tane koyunun bakımı ile ilgilenen sıradan bir adam olacağım bir ömür boyu, ama şunu unutma huzur doluyum. libasım koyun kokar, ellerim nasırlıdır, dudağımda sigaram tüter, memleketimin çiği saçlarıma düşer, mevsim buz keser takvim güneşe küser, devran döner, çark işler ama huzurum değişmez, baki kalır. sıradan bir insanın inanılmaz ve dayanılmaz sükûtu içinde, huzurun nirvanasında bir kitabın arasına sıkıştırılmış aşk parçası gibi ya da kurutulmuş bir gül gibi bekler dururum ölümü. bir buse ile teslim etmek için ruhumu.

oradan geçme gölge edersin alimallah! mümkünse aynı göğe aynı güneş aynı aya bile bakmayalım!!