bugün
- gece yazıp gündüz yazmayan erkek33
- kedimin boğazımı sıkması13
- en nefret ettiğiniz ülke11
- namaz kılan tecavüzcü kılmayandan daha iyidir10
- kadınlar tipe bakmaz25
- nervionun kedisi8
- gideon reid morgan jj21
- paraya ihtiyacım var8
- true'nin gay olması24
- ülkesi abd ce işgal edilsin isteyen mal cemaatçi11
- arkadaşlar sizce bu gömlek nasıl17
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası12
- yalnızlığın anlaşıldığı anlar17
- stanley termos18
- hayat bombokken bir şey olup daha da bombok olması8
- ağzı burnu kırılmak istenen sözlük yazarları13
- arkadaşlar sınava çalışıyorum birşey diyor musunuz18
- köşeyi dönmek için yapılacaklar11
- erkek dediğin efendi olmalı10
- manyak olmaya karar verdim15
- 22 haziran 2024 türkiye-portekiz maçı84
- sözlükte erkek sanılmak10
- 4 karısı 2 kız arkadaşı olan işsiz adam9
- samet akaydın21
- fener'in devletten yaklaşık 2 milyar tl istemesi11
- bir hatundan istemek9
- hangi sözlük yazarının tipini merak ediyorsunuz31
- milliyetçi olmamak19
- kızıl saç vs siyah saç13
- tacikistan'da başörtü takılması tamamen yasaklandı29
- nervio'nun kartoncu çocuğun ellerini kıskanması9
- insan olmaya ceyrek kala15
- karton toplayan çocuğun elleri17
- kıymanın kilosunun 90 tl olması12
- israil lübnan savaşı13
- anın görüntüsü12
- bir kadının bir erkeğe arkanda ben varım demesi12
- abdülkerim bardakçı15
- larisalisa20
- iran'ın pkk'ya eğitim verdiği iddiası8
- yazarların en büyük dilekleri13
- yaşamak için geçerli sebepler19
- gecenin şarkısı9
- ilim vs bilim9
- incil çok uzun'ya okurken sıkılıyorum12
- hacda aşırı sıcaktan 500 den fazla kişinin ölmesi12
- çıkma teklifi etmek22
- kürtlerin dünya lideri olduğu gerçeği17
- sözlük yazarları nasıl eğleniyor13
- nihavend longa9
bdp, dtp, hadep, pkk.. adına ne denildiğinden ziyade, içeriği ve amacı önemli olan, günümüz türkiye devletinin birlik ve bütünlüğünü tehdit eden, aleni bir şekilde ayrı bir bayrak isteyen o malum kesimin referandum sonucuna sevinmesi olayıdır.
öncelikle belirtmek isterim ki, ne akp'liyim, ne chp'li, ne de mhp'li.. ben sadece ülkesini gerçekten seven -kimilerine göre sadece sevdiğini iddia eden- herhangi bir vatandaşım.
bu yazıyı okuyacaklardan ricam da aynı yönde; herhangi bir siyasi parti zihniyetinde değil, gerçekten vatanını ve milletini seven bir birey aklıyla, tamamen objektif olmalarıdır.
atalarımızın, yüzyıllar boyunca üç kıtaya hükmetmiş olması, neredeyse tüm dünyayı titretmesi sebebiyle, bütün milletler içten içe bize hırs beslediler, diş bilediler. bunu bilmeyen veya kabul etmeyen bir türk evladı yoktur sanırım.
defalarca yıkmaya, parçalayıp pay etmeye çalıştılar.. fakat her defasında bu millet, o iğrenç ve hayalperest heveslerini kursaklarına tıkamasını bildi.
bu amaçlarının, resmen dile ve kağıda dökülmüş şekli olan sevr'i, en yalnız, en yorgun ve en bitap haldeyken bile, kurtuluş savaşı neticesinde, en münasip şekilde kendilerine iade ettik.
yeni bir sayfa açıp, kalan son gücümüzle ayaklanıp, yeni baştan bir ülke kurduk, fabrikalar, okullar, barajlar vs...
türküyle, kürdüyle, çerkesi ve lazıyla, tüm bir millet, yekpare bir amaç uğruna çalıştık.
fakat onların gözü hâlâ üzerimizdeydi, yeni ve daha sinsi planlar yaparak beklediler.
çünkü bu güzel ülkemiz, tıpkı yabancı bir evin kapısından girdiğinizde, ilk dikkatinizi çeken harikulade bir tablo gibi duruyordu dünya üzerinde.
kim gelse öteden beriye, gözünü bizden alamıyordu.
hepimizin bildiği üzre; gerek stratejik konumu, gerekse zengin ve bakir yeraltı kaynakları ve maalesef aklına bileğine olduğu kadar hakim olamayan, yerini, değerini ve bu sinsi düşmanlarının, hain emellerini düşünemeyen müthiş bir potansiyel, her zaman dikkatlerini çekti, ağızlarını sulandırdı.
gülen yüzleriyle, 6. filolarıyla geldiler.. cikletleriyle, çikolatalarıyla, içkileriyle başladılar, 7 mizden 70 imize dokunmaya...
sözü uzatmanın ve dramatize etmenin pek manası yok. kısacası; her dafasında içimize sızmayı başardılar.
kiminin duası, kiminin çabası, inanalar için allah'ın bir lütfu, inanmayanlar için doğanın adaleti.. adı her neyse... öyle ya da böyle, bölünmeden bugünlere gelebildik.
bölünmeden derken, yani resmi anlamda ikiye, üçe ya da beşe ayrılmadık.
ama aslında, 70 milyonun her bir zerresini ayırmayı başardılar.
sağcı, solcu, alevi, sünni, deist, ateist, devrimci, gerici, akpli, chpli, statükocu, yenilikçi, ırkçı, milliyetçi, simitçi, kahveci, gazozcu, ordulu, ünyeli, fatsalı, beşiktaşlı, fenerbahçeli, galatasaraylı..
okuyunca abuk subukmuş gibi gelen fakat aslında gerçek olan bir ayrım.. 'ayrımın her türlüsü ve her dozajı lehimizedir' misyonu ve mottosuyla bizi ayırdırlar.
bu ayrım formalarıyla, ülkenin her yerinde biz birbirimizi yerken, sabah sabah seda sayan izleyip, akşam kutumuzda ne var acaba sorusuyla yanarken, onlar emin adımlarla ilerlediler.
biz; mavi önlüklü masum ilkokul çocuklarımızdan, beyaz gömlekli ve hevesli ortaokul çocuklarımıza, kafasına kravat bağlayıp etek altı gözlemenin dışında, hiçbir amacı ve isteği olmayan liselimizden, kamera ve mikrofonlarla peşine düşüp, tuzak sorular sorarak, bilgisizliğini, beyhudeliğini ve yazıklığını cümle aleme göstererek, kendisiyle ve aslında kendimizle taşak geçtiğimiz üniversiteli öğrencilerimize kadar bir çıkmazın içindeyken, onlar çaylarını yudumlayıp, bıyık altından güldüler...
şimdi geldiğimiz son noktaya bakalım;
her defasında bölünmeyeceğini, her şeye rağmen parçalanmayacağını, aç köpeklere yem olmayacağını haykırdığımız bu topraklar üzerinde, birileri avaz avaz 'kendi bayrağımızı isteriz' diye bağırıyor.
devlete ve bölünmezlik düşüncesini savunanlara aleni bir şekilde, türkçe 'hassiktir' çekiyor.
şahsım adına, bu ülkenin kanını emmek isteyenlerin bir planı olduğunu düşündüğüm, sözümona halkın söz sahibi olduğu bir referandum düzenleniyor ve çıkan sonuç, biraz önce bahsettiğimiz o birilerini hayli sevindiriyor.
aslında, hem sandık başına gidip, memeleketin yararına, evet ya da hayır veren insanlar, hem de bu ayrı bayrak isteyen insanlar, aynı güç tarafından kandırılıp, aynı pislikler tarafından birbirine düşürülmüş durumda.
şu an itibariyle yapılan plan, tıkır tıkır işlemekte.
uzağı bırak, daha yakın tarihinden bihaber olan, tek amacı 'karın tokluğu', tek derdi sigorta, maaş, + yol, yemek olan, sormaktan, sorgulamaktan, irdelemekten ve hakkını aramaktan uzak, birbirini yiyip bitirmekte olan koskoca bir millet ve bu milleti istediği yere süren, malum plan dahilinde yapılan referandum sonucu da, önünde hiçbir engel kalmayan, artık hiç kimsenin kendisine hesap soramayacağı, 'bizi tanrın kabul et, biz de seni tanrı yapalım' diyenlere hizmek eden, türk halkının en zayıf ve en temiz olduğu noktalardan biri olan 'din'i, olabildiğince kullanıp, sömürmüş, allah adını dilinden düşürmeksizin, utanmaksızın, arlanmaksızın, kul hakkının dibine vurmuş bir lider..
manzara muhteşem...
çok uzattık;
işte bahsi geçen sevinme ve kutlama olayları, bu harika manzarayı hala görememiş olanlar için, yeni ve apaçık bir ipucudur.
onca anlatmama, anlatamaya çalışmama rağmen, hala o bağnaz bakış açılarıyla, şahsımı 'chpli, mhpli, zhpli, ghpli cartlı curtlu ibne' diye itham edecek ve bu söylediklerimden hiçbirine kulak asmayacak olanlar, her zaman vardır bilirim.
onlara şimdiden şu cevabı vermek isterim;
bu bir boykot kutlaması değildir, boykot kutlaması tamamen bir senaryodur.
doğuda kurulması planlanan yeni ve ülkemizden bağımsız bir devlet için atılan ilk adımın sevinç gösterileridir.
onlar biliyorlardı ki, evet oyu verecek olsalardı, bütün bir millet onların aksine davranacağından, hayır'ın oranı çığ gibi artacak ve kutsal hedeflerine giden yol, maalesef açılamayacaktı.
boykot yapanlarla evet kullananların oranlarını karşılaştırdığınızda, bunu çok daha iyi anlayabilirsiniz...
her neyse, sonuç olarak ülkenin bölünmesi yolunda ilk adım atılmış oldu, vatana millete evetli olsun!
öncelikle belirtmek isterim ki, ne akp'liyim, ne chp'li, ne de mhp'li.. ben sadece ülkesini gerçekten seven -kimilerine göre sadece sevdiğini iddia eden- herhangi bir vatandaşım.
bu yazıyı okuyacaklardan ricam da aynı yönde; herhangi bir siyasi parti zihniyetinde değil, gerçekten vatanını ve milletini seven bir birey aklıyla, tamamen objektif olmalarıdır.
atalarımızın, yüzyıllar boyunca üç kıtaya hükmetmiş olması, neredeyse tüm dünyayı titretmesi sebebiyle, bütün milletler içten içe bize hırs beslediler, diş bilediler. bunu bilmeyen veya kabul etmeyen bir türk evladı yoktur sanırım.
defalarca yıkmaya, parçalayıp pay etmeye çalıştılar.. fakat her defasında bu millet, o iğrenç ve hayalperest heveslerini kursaklarına tıkamasını bildi.
bu amaçlarının, resmen dile ve kağıda dökülmüş şekli olan sevr'i, en yalnız, en yorgun ve en bitap haldeyken bile, kurtuluş savaşı neticesinde, en münasip şekilde kendilerine iade ettik.
yeni bir sayfa açıp, kalan son gücümüzle ayaklanıp, yeni baştan bir ülke kurduk, fabrikalar, okullar, barajlar vs...
türküyle, kürdüyle, çerkesi ve lazıyla, tüm bir millet, yekpare bir amaç uğruna çalıştık.
fakat onların gözü hâlâ üzerimizdeydi, yeni ve daha sinsi planlar yaparak beklediler.
çünkü bu güzel ülkemiz, tıpkı yabancı bir evin kapısından girdiğinizde, ilk dikkatinizi çeken harikulade bir tablo gibi duruyordu dünya üzerinde.
kim gelse öteden beriye, gözünü bizden alamıyordu.
hepimizin bildiği üzre; gerek stratejik konumu, gerekse zengin ve bakir yeraltı kaynakları ve maalesef aklına bileğine olduğu kadar hakim olamayan, yerini, değerini ve bu sinsi düşmanlarının, hain emellerini düşünemeyen müthiş bir potansiyel, her zaman dikkatlerini çekti, ağızlarını sulandırdı.
gülen yüzleriyle, 6. filolarıyla geldiler.. cikletleriyle, çikolatalarıyla, içkileriyle başladılar, 7 mizden 70 imize dokunmaya...
sözü uzatmanın ve dramatize etmenin pek manası yok. kısacası; her dafasında içimize sızmayı başardılar.
kiminin duası, kiminin çabası, inanalar için allah'ın bir lütfu, inanmayanlar için doğanın adaleti.. adı her neyse... öyle ya da böyle, bölünmeden bugünlere gelebildik.
bölünmeden derken, yani resmi anlamda ikiye, üçe ya da beşe ayrılmadık.
ama aslında, 70 milyonun her bir zerresini ayırmayı başardılar.
sağcı, solcu, alevi, sünni, deist, ateist, devrimci, gerici, akpli, chpli, statükocu, yenilikçi, ırkçı, milliyetçi, simitçi, kahveci, gazozcu, ordulu, ünyeli, fatsalı, beşiktaşlı, fenerbahçeli, galatasaraylı..
okuyunca abuk subukmuş gibi gelen fakat aslında gerçek olan bir ayrım.. 'ayrımın her türlüsü ve her dozajı lehimizedir' misyonu ve mottosuyla bizi ayırdırlar.
bu ayrım formalarıyla, ülkenin her yerinde biz birbirimizi yerken, sabah sabah seda sayan izleyip, akşam kutumuzda ne var acaba sorusuyla yanarken, onlar emin adımlarla ilerlediler.
biz; mavi önlüklü masum ilkokul çocuklarımızdan, beyaz gömlekli ve hevesli ortaokul çocuklarımıza, kafasına kravat bağlayıp etek altı gözlemenin dışında, hiçbir amacı ve isteği olmayan liselimizden, kamera ve mikrofonlarla peşine düşüp, tuzak sorular sorarak, bilgisizliğini, beyhudeliğini ve yazıklığını cümle aleme göstererek, kendisiyle ve aslında kendimizle taşak geçtiğimiz üniversiteli öğrencilerimize kadar bir çıkmazın içindeyken, onlar çaylarını yudumlayıp, bıyık altından güldüler...
şimdi geldiğimiz son noktaya bakalım;
her defasında bölünmeyeceğini, her şeye rağmen parçalanmayacağını, aç köpeklere yem olmayacağını haykırdığımız bu topraklar üzerinde, birileri avaz avaz 'kendi bayrağımızı isteriz' diye bağırıyor.
devlete ve bölünmezlik düşüncesini savunanlara aleni bir şekilde, türkçe 'hassiktir' çekiyor.
şahsım adına, bu ülkenin kanını emmek isteyenlerin bir planı olduğunu düşündüğüm, sözümona halkın söz sahibi olduğu bir referandum düzenleniyor ve çıkan sonuç, biraz önce bahsettiğimiz o birilerini hayli sevindiriyor.
aslında, hem sandık başına gidip, memeleketin yararına, evet ya da hayır veren insanlar, hem de bu ayrı bayrak isteyen insanlar, aynı güç tarafından kandırılıp, aynı pislikler tarafından birbirine düşürülmüş durumda.
şu an itibariyle yapılan plan, tıkır tıkır işlemekte.
uzağı bırak, daha yakın tarihinden bihaber olan, tek amacı 'karın tokluğu', tek derdi sigorta, maaş, + yol, yemek olan, sormaktan, sorgulamaktan, irdelemekten ve hakkını aramaktan uzak, birbirini yiyip bitirmekte olan koskoca bir millet ve bu milleti istediği yere süren, malum plan dahilinde yapılan referandum sonucu da, önünde hiçbir engel kalmayan, artık hiç kimsenin kendisine hesap soramayacağı, 'bizi tanrın kabul et, biz de seni tanrı yapalım' diyenlere hizmek eden, türk halkının en zayıf ve en temiz olduğu noktalardan biri olan 'din'i, olabildiğince kullanıp, sömürmüş, allah adını dilinden düşürmeksizin, utanmaksızın, arlanmaksızın, kul hakkının dibine vurmuş bir lider..
manzara muhteşem...
çok uzattık;
işte bahsi geçen sevinme ve kutlama olayları, bu harika manzarayı hala görememiş olanlar için, yeni ve apaçık bir ipucudur.
onca anlatmama, anlatamaya çalışmama rağmen, hala o bağnaz bakış açılarıyla, şahsımı 'chpli, mhpli, zhpli, ghpli cartlı curtlu ibne' diye itham edecek ve bu söylediklerimden hiçbirine kulak asmayacak olanlar, her zaman vardır bilirim.
onlara şimdiden şu cevabı vermek isterim;
bu bir boykot kutlaması değildir, boykot kutlaması tamamen bir senaryodur.
doğuda kurulması planlanan yeni ve ülkemizden bağımsız bir devlet için atılan ilk adımın sevinç gösterileridir.
onlar biliyorlardı ki, evet oyu verecek olsalardı, bütün bir millet onların aksine davranacağından, hayır'ın oranı çığ gibi artacak ve kutsal hedeflerine giden yol, maalesef açılamayacaktı.
boykot yapanlarla evet kullananların oranlarını karşılaştırdığınızda, bunu çok daha iyi anlayabilirsiniz...
her neyse, sonuç olarak ülkenin bölünmesi yolunda ilk adım atılmış oldu, vatana millete evetli olsun!
akp nin dümenine su taşımasına seviniyordur kendini aldatıyor esasında.
güncel Önemli Başlıklar