bugün

türban konusunda yaşananlar sonrası başbakan recep tayyip erdoğan, bugün bir toplantıda başı açık kadınlara sitemde bulundu.
--spoiler--
Bazı televizyon kanallarında kadınların tartışmasını görüyorum. Kılık kıyafetinden dolayı eğitim özgürlüğünü kaybetmiş, bunu yaşamayan hanımlara karşı başı örtülü olmayan bayanlar onların haklarını savunmuyor. O noktada bir mücadele vermiyor. Bu adil bir yaklaşım değil.
--spoiler--
komik, ironik ve bir o kadar da garip olması dolayısı ile "türkiye'de yaşamak" eylemini tekrar tekrar düşündürebilecek türden bir hadisedir.

sayın(!) başbakanım, toplum içerisinde başı açık olarak varlığını sürdüren kadınlarımıza çıkışıyor ve "başörtülü olan vatandaşım; başı açık olan vatandaşıma "mahalle baskısına karşı ben de seninle direneceğim." diyor. ama başı açık vatandaşım, başörtülü olana karşı aynı duyarlılığı göstermiyor." tandanslı kelamlar ediyor.

da biz çok gördük "islam hoşgörü dinidir" demesinin yanı sıra işine gelmeyen adamlara kahır bela okuyup da "kâfir öldürmek sevabından" feyz alanlarını. bugün, "korunacağı" söylenen o haklar, yarın ötelenecektir şüphesiz ki. he kahin miyim? yok amınakoyim. sadece mantık yürütüyorum kendi kıt aklımla. ya da çoğul eki kullanmak daha yerinde. misal yakın bir geçmişte hanefi avcı'nın tutuklanmasının ardından toplumda hasıl olan tepki neden "aaa, tutukladılar adamı." olmadı da "sonunda tutukladılar adamı." oldu?

demokratikleşmenin bir sonucu mudur bu? şimdi hanefi avcı, bono'ya gidip de "bir kitap yazdım. ne eşimle olan evliliğim kaldı ortaya atılmayan, ne yaşadığım aşk... en sonunda da hapis yattım bu yüzden" dese? bono altına sıçmaz mı gülmekten?

neyse işte. bu masalları torunlarına anlat tayyip amca. bizler, biraz büyüdük... ya da gözünü, aşkınla kör edebildiğin partililerine, aşıklarına anlat da maşuklarından bir şeyler dinlesinler.