bugün

bugün üsküdar-ümraniye minibüsünde yine birine uyuz oldum kafamın içinde başladım herifi dövmeye. ama çok iyiyim. kafalar,aparkatlar do you got it you son of a bitch tarzı bağırmalar falan kopmuş giderken adama bir sağ direk vurdum lavuk bayıldı. ben bir pozla minibüsten indim kızlar hasta olmuş bana bakarken minibüscünün "kısıklıda inen var mı otobana giricem" demesiyle kendime geldim. tam da orda aklıma takıldı.

yerli,yabancı fark etmez aşağı yukarı her aksiyon filminde vardır. karakterlerden birinin sessizce bi mekana girmesi gerekir, etrafta çam yarması gibi koruma abiler vardır. bizim oğlan bi tanesinin arkasından sessizce yaklaşır "hey baksana" deyip yumruğu patlatır o civan gibi abi de lap diye bayılır.

aynı bizim oğlan esas kötü karakterle rastlaşınca başlarlar dövüşmeye. bizim paradoksta tam burda ortaya çıkıyor. "ulan vur bi bayıltan yumruk çöz meseleyi" deyip işi bu kadar klişeye bağlamıcam.

beni asıl düşündüren şu; sen yumruğunun şiddetini nasıl ayarlıyosun can havliyle? ulan dağ gibi herifi bi sümsükle yere serdin. nasıl yaptın bilmiyorum ama yaptın. ( o kadar dayak yemişliğim var hiç yumrukla bayılmak nasip olmadı) peki o devirdiğin herifin yarısı kadar bi adamı yumrukla bayıltmamayı nasıl başarıyosun onu merak ediyorum. yumruğu atarken açısını falan mı değişiyosun napıyosun ?

aranızda yumrukla adam bayıltabilenler varsa bizi aydınlatsın vesselam.

sinema filmlerinde karşılaşılan bir paradoks.