bugün

barbarların istifası

ı.

ilk kez roma'da gladyatör çarşılara doğru
bir otomobil merakıyla truva dedi, senet karşılığında
yılbaşıydı, merasimler, ordular, tulumbalar
şehzade başından rahvan bir atlı,
kuş tüyü yastıklarda gurbeti ezberlerken
baktı ki uykusundan uyandı şehir.

roma'da her gladyatör üzerinde arap entarileri
tek kumaşın altında def-i hacet için
salkım saçak armutlar taşıdı bin yıl.

küçük elli büyük yüz, her çağda o mistik ve sidik kokan söylence.

tarık bin ziyad ey!
yakıyorum gemileri, çoğu kez çanakkale
çoğu kez endülüs, meydanın orta yerinde
tarihe bir gladyatörde rumeli'den rum'dan varsın
ispanyol arabı varsa etnik kuşkulardan kuşlar havalansın hey!

gladyatör yeni kıtada denendiğinde def-i hacet için
taştan oyulmuş bir mağrip istedi çaşıtlardan
çünkü rivayettir, o çocuklar yaktığında
yeni kıtanın eski sahiplerini
gövdelerine yazacakları lahitten
taşlara musa dökülecektir.

olacak ki soldan esen rüzgâr hurma dallarını üşüttüğünde
lale devrinde kara mustafa paşa,
sokak aralarında kemale ererken
alnı açık bir zulümle malum eksiltili divan,
şimdi bile okunaklı parıldıyor

gladyatör ve ne mutlu!

her sabah takriben sekiz sularında
içilen yeminler bir taslak oluşturacak kadar çok
ve generalim aynı zamanda kendisi tarih hocamdır
halay başına geçtiğinde
tüm atlaslar ters çevrilip yeni karaya sokulurdu

tuvalet duvarlarında medeniyet simsarları
tosunun torunları en cevdet paşa halleriyle
tarih-i kadim'e şerhler düşürürdü.
fikret duysa promete'yi şehirde bir tıkırtıya dönüştürdüklerini eğer
işte yedi kocadan arta kalmış fahişe çok ecnebi bir tahlildi diyecekti
bütün müsteşrikleri doksan beşe doğrudan çakarak.