bugün

özellikle iş bankası, garanti bankası, yapı kredi bankası ve akbank ın uyguladığı maaş politikasıdır. gişede çalışan üniversite mezunu kişilerin 600 tl gibi maaşla çalıştığına inanamazsınız belki ama öyleler.
kredi kartı satışı yaptırmak için kullanılan 4 yıllık üniversite mezunu gençleri saymıyorum bile.
markette çalışan elemanın bile haftalık 150 lira aldığını varsayarsak, bankada gişede çalışmanın tek avantajı sigortanın yatmasıdır.
kapitalist sistemin bir gerçeği olarak, gişede o kadar para ile uğraşan insanların, en çok müşteri ile muhatap olan ve sinirleri zorlanan kişiler olarak gişedekilerin en fazla para alması gereken personel olması gerekirken karın tokluğuna çalışmaları ise bir ironi olarak karşımıza çıkıyor. umarız bu sistem değişir de maaş politikalarını adam akıllı insanlar yaparlar.
birde parayı önüne atıp 'şunu yatır' şeklinde hitap edip, senin sahibinmiş gibi davrandıklarında asıl ozaman hayata isyan edebilirsiniz.
(bkz: asgari ücretle çalışmak zorunda olmak)
karın tokluğunu sağlayabilmesi için kasa açığı vermemesi gereklidir. kimi zaman gişeci o beğenilmeyen maaşı da alamaz.
bankaların insanları sömürdüğüne belirten durumdur.

ayrıca bankalar küresel kriz ortamında 2009 yılının ilk 3 ayında yüzde 33 kar elde etmişlerdir.
ucuz iş gücü pazarı olmamızın göstergesidir. klasik olarakta "sen beğenmezsen çalışacak insan çookkk" denilir, ve yutkunursun ve susarsın ve kaderine razı gelirsin, kaderci topluma yeni bir üye daha kazanılmış olur böylelikle.
banka gibi kurumsal bir ortamda, kimse kimseye işin ilk zamanlarında * milyar para vermez. kişi, yaptığı başarılı çalışmalarla veyahut yüksek makamda tanıdığı bir insan tarafından, torpille iyi bir makama getirilirse maaşı artar.

edit: ben bunu uydurmuyorum arkadaşlar ya da beni kimse kandırmadı. benim çok yakınen tanıdığım bir insan, 16 senedir bankacı ve ben bu maaş olaylarını iyi biliyorum, kimin nasıl kazandığını ne kadar kazandığını falan. 70 milyon nüfuslu bir ülkede, kolay mı sanıyorsunuz yeni işe başlayan kişiye 2 milyar para vermeyi ? hata yaparsa ne olacak, merak ediyorum.. ya da şöyle düşünün, ben yeni girdim bankacı oldum, 2 milyar alıyorum. e 15 senedir çalışan adamın bu durumda 20 milyar alması lazım ? cumhurbaşkanı mı bu a.k. *

ayrıca boşuna mı diyoruz, nüfus planlaması lazım diye. isviçre de bankacılık yapıyor olsan, işe ilk başladığında 10 milyarda alırsın. sürekli karısını düdükleyen hamam böcekleri gibi çoğalmaya devam edersek, 300 milyon alıcaksınız yakında.
aynı zamanda kadrolu olarak çalıştırmayıp yerine taşeron* firmaları seçme gibi özellikleri de vardır.yöntemleri, bir personele yüksek ücret vermektense iki personel alınıp, yarı ücretle çalıştırılmasından ibaret olup, doğal olarak verdiği ücretin karın tokluğunun bile altına düşmesi gibi çeşitleri ülkemizde mevcut olan sistemlerdendir.
banka şubesinin nazi kampından farksız olduğunun ispatıdır. karın tokluğunu filan geçin milyarlar verilse bile çekilecek çile değildir bankacılık. dışarıdan okumuş bankacı olmuş ne mutlu diye düşünen amca ve teyzeleri bi kenara bırakıp bir gününüzü banka şubesinde geçirip gerçekleri görebilirsiniz. bir insan nasıl sömürülür ve hedeflerin tutması için nasıl canavarlaştırılır tanık olabilirsiniz. sadece bir bireyselcinin karşısındaki bekleme bölümüne oturun ve bütün gün onu izleyin. haline acıyıp kendi halinize şükredeceksiniz. ha tabi şubede görebilirseniz kendisini, kimbilir hangi sokakta kapı kapı gezip kredi kartı hedefini tutturmak için çalışıyordur. lütfen bankacı olmayın olmak isteyenleri uyarın.. lütfen..
işe başladığında sana verdikleri o ücrete katlanmak zorunda bırakmak içinde 2 sene sana sözleşme yaptırarak 'bir yere ayrılamazsın, ayrılırsanda 3 brüt maaşını öde öyle gidersin' demektedirler. almaya geldimi brüt vermeye geldimi net... ne güzel memleket...