bugün

baharın en aceleci habercileridir.
bazan güzel havaya kanıp erken açıp heder oldukları da olur.
mustafa kemal'in hastalık döneminde badem çiçekleriyle ilgili bir anekdotu da vardı ama hatırlayamadım.
Bilinen en gaz çiçeklerdir sıcak hava gördüler mi bir haltmış gibi hemen açarlar sonra bir don olur yallah saprofitlere yemek olurlar.
atatürk ve badem çiçekleri
....
Atatürk'ün hastalığının ilk aylarında, Çankaya'da istirahat ettiği günlerin birinde, Keçiören'den bir dal badem çiçeği getirmişlerdi. Bir vazo içinde odasına konulduğu zaman, Atatürk'ün yorgun ve hasta yüzünde bir neşe belirdi.

"Bahar gelmiş ne güzel" dedi ve hemen ekledi "Fakat bu güzel çiçekler meyve vermeden solacak ve sadece bizim birkaç günlük göz zevkimizi tatmin edebilecek, ne yazık."

Atatürk, bu sözlerine başka sözcükler ilave etmemişti. Fakat yüz ifadesi bir çok anlamlar saklıyordu. Onun ara sıra derinden bir iç çekişi vardı ki, bazen sofada ve merdivenlerde yürürken ayak seslerinden önce işitilen bu derin bir hayat nefesi idi. işte bu günde bu iç çekişle beraber gözleri bahar çiçeklerinde sabitleşti. Bahar kokusunu alabilmek için çiçeklere eğildi ve "Oh hayatın gençliği ne nefis" demekten kendini alamamıştı. Fakat bu meyve verecek dalların koparılmasından da kederlendiği görülüyordu.
....

hüseyin öksüz'ün bir yazısından alıntıdır.
--spoiler--
yanaklarında dört mevsim badem çiçekleri
başlasan sanki onlar da ağlayacak
--spoiler--
yeni türkü'nün "işte yine gidiyorum" parçasından harika bir melodi ile birlikte akıp giden iki mısra...

(bkz: işte yine gidiyorum)
(bkz: yeni türkü)