bugün

hayırlı geceler arkadaşlar...

off bu bacılarla başım dertte. anlamıyorum bu insanlar nasıl bu kadar geniş olabiliyor, bu analar babalar nasıl kızlarını dizlerinin dibinden ayırabiliyor, mahallede sağda solda hava atan abiler, nasıl oluyor da arkalarında bacılarının ne halt yediğinden habersiz delikanlılık taslayabiliyor. hakikaten anlamıyorum arkadaşlar, bir babanın nasıl oluyor da zoruna gitmiyor; kızı facebook'larda boy boy erkeklerle çektirdiği mucuk fotoğraflarını veya arkası dönük bel kıvrımlı g.t fotoğraflarını twitter'da falan ifşa edip "babam mı aman yeaa onun dünyadan haberi yok" havalarında edepsizlik yapabiliyor... yok ı ıh anlamıyorum...

velhasılı geçtiğimiz günlerde enteresan bi mevzu patlak verdi apartmanda. gece rutin teftişime çıkıp bi bakayım komşular arasında yaza kimler damgasını vuruyor, kimler ne işler çeviriyor falan diye parmak uçlarımda apartman turu atayım dedim. böyle tam birinci kata indiğimde kulağıma bi tıkırtılar gelmeye başladı, lan dedim acaba bizim alt kattaki dul karının memeleri gene apartmana mı kaçtı diye ama meğerse sesler bodrumdan geliyormuş.. usulca ses çıkarmadan indim bodruma doğru, demir kapıyı itekledim, örümcek ağlarını araladım ışığı bi yaktım yöneticinin oğlu serkan:

etu: lan serkan napıyon burda bu saatte?

serkan: etu abi kullanılamayan eşyaları indir dedi babamda o yüzdenn

etu: bu saatte?...

serkan: ...evet abi ne var ki saatte o kadar geç diil zaten.

etu: olm saat gecenin biri olmuş lan kimi kekozluon napıon burda asılıon mu, salih'in manitalara mı iş atıon ne iş? çık bakim çık ordan..

serkan merdivenlerden yukarı çıkarken arkasından baktım bi gariplik vardı. böyle hani evde asılırken falan pat diye biri gelir de hani hemen eşofmanı çekersiniz böyle tam çekemezsiniz ama yamuk durur ya aynı o misal.. zaten konuşurken de sesi titrek çıkmıştı...

allah allah ya sabır deyip şöyle bodrumda sağa sola bakındıktan sonra çektim kapıyı. tam çıkarken bi tıkırtılar geldi gene aşağıdan ama. 2-3 adım daha indim biraz sessizliği dinledim, ses yoktu. bizim salih'in kadınlarıdır deyip çıktım eve... o gece öyle geçmişti ama içimde nasıl anlatsam, böyle enteresan bir his vardı, bir şüphe vardı sanki. hani bi olay olur da aslında ne olduğunu bilirsiniz ama anlamsız bi şekilde kendinizi akışa bırakırsınız ve itiraz edemezsiniz ya öyle işte...

bu olayı neredeyse unutmuşken, dün öğlen namaza gitmek üzere abdestimi alıp kapıdan çıktım. tam apartmandan çıktım iki adım attım ki bizim refik usta'nın en küçük kız kardeşi esin bizim apartmana girdi hızla:

etu: pştt kız esin selam sabah yok mu?

esin: aa abi iyi sabahlar fark etmedim pardon..

etu: aklın bi karış havada hayırdır ne işin var bizim apartmanda kime böyle?

esin: ya gülsüm abla bişey vericekmiş geçen anneme söylemiş onu alıcaktım da..

etu: hee tamam tamam abine selam söyle o zaman ben de camiye gidiyorum eve erken gelirse abin söyle akşam bekliyorum bi işimiz var onla..

esin: tamam abi söylerim hadi allah kabul etsin..

ulan iyi kızdı hoş kızdı abisini de severdim ama gülsüm abla benim bildiğim evde yoktu, yazlıktaydı hala... tam cami yolunda aklıma girmişti şeytan, o geçen geceki olayı düşürdü bi anda kafama. evet alakası yoktu belki ama hani öylesine gelmişti aklıma...

camiden çıktıktan sonra hemen eve koşup gülsüm abla'nın kapısını çaldım. evde yoktu... kesin bu esin yalan söylemişti. o bodrum olayıyla da ilişkilendirmek yersizdi çünkü zayıf bi ihtimaldi o an için.. gece olduğunda her zamanki gibi 99'luk tespihimi boynuma asıp, ne olur ne olmaz diye de içi gül suyu dolu su tabancamı belime koyup çıktım apartman teftişine...

çatı katından başladım kapı dinlemeye, aşağıya doğru parmak uçlarımda inerken yine birinci katta tıkırtılar duymaya başladım. saate baktım geçen günkü saatle aynıydı. lan dedim bu sefer yemezler bi bokluk var bu işte yakalıcam... aşırı sessiz bi biçimde 99'luk tespihimi bile ses çıkarmasın diye sıkıca tutarak bodruma indim. baktım demir kapı kapalıydı gene ama ışık açıktı. demir kapıyı açarken hyynkkkk diye ses çıkardığı için başka bi plan kurmalıydım. tam düşünürken, tıkırtıların sesi yükselmeye ve bu sefer içeriden "ıhhhğğ ahğğ" diye böyle ses çıkarmamak için kendini zorlayan ince bi ses işittim. allah allah kim lan bunlar diye içimden sorarken, heyecandan da gebermek üzereydim.

aklımda seri bi plan kurdum. sesler hızlanıp, yoğunlaştığı bi esnada içeri dalacaktım ve bunu 1-2 saniye içinde yapacaktım. hemen içi gül suyu dolu imanı 12'den vuran su tabancamı arkadan çıkarıp seslerin yoğunlaşmasını bekledim. tam böyle "ağrrkk" sesleri çıkarken lannn deyip tekme attım bodrumun kapısına ve girdim içeri:

esin: ayyyyyyyyğğğğğğğğ üğhühühü serkannn allah belanı versin dedim ben sana yakalanıcaz bigün diye dedim dedimmmmm

etu: lan lan esin offfffff çabuk üzerini giyin çabuk çabuk allah sizin belanızı versin ne diyim ben size. lan serkan şu kızın üstüne bişey ver sen de giy pantolunu, puh allah'ın belaları be şu hale bak. rezillerrrr!

serkan: abi allah rızası için nolursun bi dinle bak

esin: ühühhhğhğhühühühü

etu: sus kızım sen de sus konuşcaz şimdi sus giyin üstünüzü çabuk hadi hadi hadi..

serkan: abi allah rızası iç...

etu: lan sus tamam dinlicem geçin şuraya. ıyyyyy yerlere bak sırılsıklam vıcık vıcık olmuş her yer allah belanızı versin sizin..

esin: etu abi nolursun abime bişey söyleme beni öldürür yoksa ühhğhüühğhhühü

serkan: abi babama söylemezsin dimi ağzıma sıçar babam allah rızası için abi sen büyüğümüzsün aramızda kalsın..

etu: lan ne aramızda kalması, siz nasıl insanlarsınız ya he? ulan biz sana mahallede bacı gözüyle bakıp refik'in kız kardeşisin diye özel ihtimam göstermedik mi he? el üstünde tutmadık mı seni? ya sen? piç kurusu, yöneticinin oğlusun diye alttan almadık mı biz seni her yaptığın orospu cocukluğunu sineye çekmedik mi? salih'i kaç kere sopayla kovaladın ses etmedim oldu mu şimdi bu? amın çocuğu seni şraankkkkk!! esin gel lan sen de eve bakim yürü abinle konuşçam.. serkan çık lan sen de eve senin icabına sonra bakıcaz. amın cocuğu seni.. o babana da sorucam ben..

o an kemeri pantolu çözüp ben de mi kaysam lan diye düşünmedim değildi. zaten belli ki bu yöneticinin piç oğluna en az 10 defa vermiştir nolucak ki dedim ama düşene bi tekme de ben bi vursaydım? ahlaksızlığın çukuruna gırtlağına kadar batmış bir edepsizin kafasına bastırıp tamamen mi çamurun içine soksaydım...

esin'i kolundan tutup evine doğru sürüklerken bana bakmakla bakmamak arasında yalvarıyordu. sanki küçük çocuklar gibi iç çekerken, abisine ne diyeceğimi düşündüm. "bacına bizim apartmanın bodrumunda kayarlarken yakaladım" desem cinayet çıkardı. ne diyebilirdim ki?...

gel dedim, gel oturalım şuraya sessiz ol ağlama dedim, sildim gözyaşlarını. yüzündeki çaresizliği silemiyordum ama, düşmüştü bir kere şeytanın tuzağına, aldanmıştı bir kere yöneticinin piç oğluna... elimdeki ıslaklıkla yüzünü bir kere daha ovuşturup başını omzuma doğru yasladım. neden dedim kızım? neden... değer miydi salağın tekinin ayaklarına umutlarını, hayatını sermeye? değer miydi bir anlık heves için öbür dünyanı heba etmeye? değer miydi he...

hiç konuşmuyordu, sadece ve sadece "abime söylicek misin" diye yüzsüzce ve alçakla bir soruyla her söylediklerime karşılık veriyordu. söylemicem ulan deyip bir tane patlattım suratına sertçe. unutamayacağı bir tokattı bu, gerekliydi, çok geç kalınmıştı ama olmalıydı. kalktım hızlıca yanından ve dönüp arkamı yürüdüm... tam birkaç adım uzaklaşmışken dayanamadım ve tekrar döndüm arkamı, öylece oturuyordu kaldırımda, ağlıyordu... insanların vurdumduymazlıklarının vicdan azaplarını hep ben mi çekecektim? büyük günahların bedeli gibi ağırdı o gece yaşadıklarım. evime doğru yürürken, elimde tuttuğum su tabancamla kendime sıkıp bir an için ferahlatmaya çalıştım kendimi. kendime sıktığım sudan etrafa yayılan koku... gül kokusuydu, ama ellerimde hala kurumamış olan ahlaksız gözyaşlarının kokusu, gül kokusunu bastırıyordu.

gül kokusu, galiba namusun kokusuydu ve namus bir kere elden gittiğinde, gül gibi kokmuyordu artık...

http://www.youtube.com/watch?v=St5T6HbBVAc
Bacı yerine, Hacı olsa daha makbul olurdu diye düşündüren eylem.
Kardeşin çok verişken olması durumudur.
(bkz: uludağ sözlük erotik hikayeler) özet bacısına çakmışlar.
akıllara sabri reyizi getirdi:
vay ben senin bacın s*qem.
merak edip basmak ayrı bir sorundur.
böyle gecenin birinde her şeyi merak edip bodruma bakacak kadar rezil bir insan olmadığıma inandıran konu.
jimi hendrix -red house eşliğinde okudum; merdivenlerden gül suyu tabancasıyla inme sahnesi, içeri dalma bölümü falan bomba oldu.
(img:#370887)
bunu okuyan gözler kör oldu.
(bkz: bunlar hep amerikanın oyunları)
yazar burada "hayırlı bacılar" demek istemiş aslında.
''ateş bacıyı sarmış.'' Deyimi anlam kazanacaktır.