bugün

işten çıkıp evin yolunu tutmuştum. Babamın eve gelmiş olması lazımdı ama gittiğimde görememiştim onu. içim kıpır kıpır arabanın anahtarına kavuşacağım anı bekliyordum. Montumu bile çıkarmamıştım. Annemin güzel yemeklerini bile tatmaya niyetim yoktu. hemen çıkmalıydım. Kapı çaldı; koşturdum. Açtım, kimse yoktu. Demek ki babam aşağıdan basmıştı zile. Diyafona yöneldim :

- kim o?
+ kilimci.

Şu lanet replik olmasaydı daha sağlıklı bir iletişimimiz olurdu kendisiyle kesinlikle. En azından "anahtarı versene" demeden önce hal hatır sorabilirdim belki. Neyse, özeleştirinin zamanı değildi. Yukarı geldi.

+ alıyım anahtarı.
- sattım oğlum arabayı.
+ ehehe. Hadi gözlerimi kapattım, yan cebime koy.
- valla sattım lan, inanmıyo manyağa bak.
+ tamam ya, kilimciden sonra iyi geldi bu şaka, hadi ver.
- valla olm yok artık araba git bak istersen bulursan bana da haber ver.

Gerçekten de şakası yoktu. Satmıştı. Nasıl böyle bir şey yapabilirdi? Öfkeden deliye dönmüştüm. Ağzımdan tükürükler saça saça sövmeye başladım kendisine. ilk etapta karşılık vermese de, kendisine akbil fırlattığımda o da öfkelendi ve karşılık vermeye başladı. Annem ağlıyordu. Mutfak çekmecesinde o müthiş asaletiyle duran ekmek bıçağı aklıma geldi...

- kalk oğlum saat sekiz buçuk oldu geç kalıcaksın.
+ baba!? Noluyo ya?

rüya hd kalitesinde olunca, etkisinden çıkmam biraz zaman aldı. Koşa koşa pencereye gittim; dışarı baktım, araba yoktu. "hay Allah arka tarafa parketmiştim galiba" dedim. Mutfağın penceresine koştum. oradaydı Reis. biraz üşümüş haldeydi ama duruşundan taviz vermiyordu. Daha fazla bekletmemeliydim onu. Rüyalardaki bilinçaltı sorunsalını düşünecek vaktim ileride elbetteki olurdu. "baba ben bugün de arabayı alıyorum" dedim. "Al bakalım" dedi.

Kumandaya bastığımda, kilitler açılırken çıkan o tok ses, dudağımın kenarına aldığım bir minik buse kıvamındaydı. Kokpite geçtim. Çalıştırdım. Cd çalar da çalıştı haliyle. En sevdiğim parçanın en sevdiğim bölümü çalıyordu (çav bella melodisiyle; eşlik etmek isteyenler için bilgi bu) :

"...eğer kusarsam
tam üstünüze
cevriye cevriye cevriye cev cev cev

ne zorluklarla
yaşadık bu dönemi
kusmuğun yok ki önemi..."

mutluluktan ağzımın kulaklarına varmasını önlemeye çalışmak, daha bir mutluluk verici her zaman. He bir de babanın durup dururken arabayı satması mantıksız bir davranış. Ancak rüyalarda olur.
(bkz: olacak iş değil)
zaten çok yakıyodu sen üniversiteyi kazan sana daha güzelini alırız.
durup durduğuna göre arabaya da ihtiyaç duymamış olan baba da olabilir.