bugün

coktur dikkatimi ceker. buralari yikiliyo benden yikiliyo hergün peşime biyikli takılıyor gibi sözleri terennüm eden yasla basını degajeme doğru ayca sivesine malik kişiler söylenen askım kelimesi beni resmen tirt ediyor.

tamam ayni meale gelen my lover'i içeren cok sarkı var ama bu degajeme sivesi ile söylenen kelam miğdemi bulandiriyor.

bunun sebebi mehmet ali erbil ve emel sayin'dir. aşkım aşkım diye bir dizi yapmasalardi eğer bu kelam bu kadar hit olmayacaktı - hit ne ulan hitklif kim ne oluyor bana?-

yahu edebiyatimizda o kadar nida var.

gözleri mestane ocakta pişiriri kestane hastanemi kestanemi gibi nidalar varken aşkım ne ola?

papağan gibi aşkım aşkım aşkım demekten baska birşey bilmeyen er yahut er olmayan yari kişi ne ede?

askım askım diyene kadar şiir düzemeyen mani düzemeyen en el değmemiş hislerini hatta tunali hilmi de haşlama yemeyi -because it is vejateryan- bilmeyen yare yar denilir mi?

denilmez en fazla hiyar denir.

zaten önce asklar bozuldu sonra da rakılar bozuldu, elbette askin bozulmasi disi cilali ama içi kof homoroklugu beraberinde getirdi.

vel hasıl-ı kelam resul balayin dediği gibi;

nazli yarim cok fena salmiş
mandal verin bana
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar