bugün

halkın belli bir kesiminden, mevcut hükümete doğru yönelen sorudur.

irdeleyelim mi? hadi yapalım...

uzun süredir ülke gündemini meşgul eden açılım konusunda denilecekler zaten kendi içinde denilmekte. mantığını, işlevini yine ve yeniden sorgulamak zaman kaybı, geçiyoruz.

geçtiğimiz haftaiçi ülke gündemine bomba gibi düştü tokat'ta verilen 7 şehit... sonrasında pkk adlı terör örgütünün bir yayın aracından açıklama geldi. oysa hainliğin açıklaması mı olurmuş? olmuyor da haliyle...

"biz emir almadan, promosyon olarak yaptık bu eylemi." diyordu açıklama kabaca. ve burada oluşturulmak istenen yargı da ortada, verilmek istenen mesaj da... adamlar "bakın pkk uslandı ama daha istediklerimiz var." diyor. sonuna kadar haklılar. sen bir kere verdin ve adam haliyle elinde çiçek(!) kapına dayanacak ve bunun sonu gelmeyecek. elbette sen alışkınsın vermeye, dokunmaz sana. çıkar ve "7 kelle daha" diyerek açıklarsın hücre arkadaşı adaylarını...

geçenlerde bir romen toplantısından ufak kesitler gördüm televizyon ekranlarında tesadüfen. ki oturduğum muhit itibari ile romenlerin arasında geçiyor ömrüm. ve tanırım "sahiplenme" erdeminin sahibi insanlardır genel itibari ile... gerek mikro anlamda, gerekse de makro anlamda sahiplenmekten yana sorunları yoktur. oysa bir yenge var kameraların önünde "biz de ezildik, biz de dışlandık" diyor. buradaki "de" bağlacını kaçırmamalı derim. amacını, işlevini görebilmeli.

cevapsız kalacak biliyorum ama soruyorum sözlükteki piçlerimizi tenzih ederek;
bir açılımlık daha takatin varsa bu piçler de bir posta sığınabilirler mi şahsına?
(bkz: benzin döküp yakalım ağam)