bugün

KiMLiK DUYGUSU

Kimlik duygusundan söz etmek,bireyin kendini yaşayışından yani birey olarak benzersiz ve kendine özgü bir tarz içinde varolduğunu ve bu tarzın süreklilik gösterdiğini duyumsayışından söz etmek demektir. Aslında kimlik duygusu deyince tek bir yaşantı değil, belirli yaşantıların bileşimi anlaşılmalıdır. Kimlik duygusu ancak bileşenlerini oluşturan temel yaşantılar gözden geçirilerek anlatılabilir. Bunlar ise aşağıdaki ögelerden oluşur:

Özün Zaman içindeki Aynılık ve Sürekliliği Yaşantısı

Çocukluğumuzdan bu yana gerek dış görünüşümüz, gerekse düşünce ve davranış biçimimiz sürekli değişmektedir. Yine de biz başından beri hep aynı insan olarak kaldığımızı duyumsarız. Bize öyle gelir ki sanki yüzeydeki tüm değişimlerin ötesinde, derinden derine hep varolan ve bizi biz yapan değişmez bir özümüz vardır. Kimlik duygusunun bileşenlerinden birini oluşturan bu özün zaman içindeki aynılık ve sürekliliği yaşantısı,kimlik bunalımı evresinde kısa süreli ve hafif sarsıntılara uğrayabilir. Ancak bu sarsıntıların daha uzun süreli ve kalıcı olması, kimlik duygusunda dağılma anlamına gelir ve bireyin kimlik bocalaması içinde olduğunu düşündürür.

Özün Roller içindeki Aynılık ve Sürekliliği Yaşantısı

Günlük yaşantımızda sürekli olarak değişik ortamlar ve ilişkiler içinde bulunuruz. Bu ilişkiler içindeki rollerimiz ve bunlardan çıkardığımız öz imgeleri birbirinden az ya da çok farklıdır. Sevdiklerimiz ve sevmediklerimiz, yakından ve uzaktan tanıdıklarımız, astlarımız ve üstlerimiz karşısındaki rollerimiz de farklı farklıdır. Yine de biz içine girdiğimiz değişik roller arasında derinden derine bir tutarlılık ve özümüze uygunluk olduğunu duyumsarız. Dolayısıyla ilişkilerimizde hep kendimiz olarak kaldığımızı düşünürüz. Bu yaşantı, kimlik duygusunun bir bileşenidir. Kimlik bunalımı evresinde kısa süreli kesintilere uğrayabilen bu yaşantı, kimlik bocalaması durumlarında daha uzun süreli olarak ortadan kalkar.

Özün Başkalarının Gözünde Aynılık ve Sürekliliği Yaşantısı

Kendi gözümüzde neysek, bizim için özel insanların her birinin gözünde de o olduğumuzu duyumsarız. Bir benzetme yapmak gerekirse, sanki kendi beynimize ve önem verdiğimiz insanların beynine çizilmiş resimlerimiz vardır. Farklı açılardan ve farklı ışıklarda çekilmiş resimlerdir bunlar. Ama eninde sonunda hep aynı insanın resimleridir bunlar. Bu yaşantı kimlik duygusunun üçüncü temel bileşenini oluşturur. Kimlik bunalımı evresinde bu yaşantı geçici sarsıntılara uğrasa da tümüyle ortadan kalkmaz.

Kendi Yolunda Yürüyor Olma Yaşantısı

Bireyin seçtiği ve içinde yürüdüğü yolun kendi yolu olduğunu algılaması,yöneldiği geleceğin özüne uygun olduğunu hissetmesidir. Çocuklukta böyle bir yaşantı planı henüz oluşmamıştır. Ergenlikte de durum aynıdır. Ergen, değişik rol örnekleriyle özdeşim yaptığı ve onlara öykündüğü oranda, önünde uzayan gelecek seçenekleri de çoğalır. Gençlik yılları boyunca gerginlik yaratan şey de işte bu belirsizliktir.
~http://www.psikoajans.com alıntıdır~
Aynı olmak

insanlar aynı bu şehirde cancağızım
Kavgacı ve çocuklarına karşı ilgisiz
Geçip giden günlere
Ve değişen dünyaya karşı da öyle

Odaları rutubet kokar
Ergenleri cezaevlerinde adam olur
Yanlış yapmak herkesin hakkıdır
Kırklı yaşlarında bırakırlar erkekler
Kadınlarını dövmeyi
Ve kadınlar kirkindan sonra
Bırakırlar doğurmayı
Herkes yanlış başlanan bir hayatın doğru
Yaşanabilecegine inanarak sürdürür yaşamını ve piyangodan mutlu bir hayat çıkmasını beklerler
Harekete geçmeyi düşünmeden

Gülmek, cancağızım üzüntüyü bastırmak için icat edilmiştir ve onların kahkahası
Böğurmek gibi bir şeydir
insan bu sesi duyunca neşelenmez aksine içine bir ürperti bir tiksinti doğar

Bazen yüksek sesli bir türkü duyulur
Anlamı yüreklere geçmez yine de
Çünkü türkülerin ne söylediğine bakılmaz burada
Çünkü türküler nostaljiler gibi
Eski güzel günleri hatırlatmaktan başka bir işe yaramaz
Eski zaten hep güzeldir onlar için
Onların avuntusudur geçmiş
Sanki fransız devrimine katılan onlardı
Ve devrimden sonraki coşku onların coskusuydu

Sonra yine aynılik sürer gider
Ayniliktan doğan tatlı tebessümler de öyle
Saçmayı ve alışkanlıkları haykırmaya görün
Timarhaneler sizi bekler
Ahh bu bin yıllık gelenek
Hasta değil de nedir?
Kahvede okey oynayan Ahmet amca
Ve ondan ekmek bekleyen ayse teyze
Çocuğu olmadığı için
Suçlanan genç gelin fatmalar
Birbiriyle uzlaşamayan
Sevgiden yoksun
Sevgisiz ama saygı bekleyen
Sinirli Ahmet Mehmet abiler
 tasavvuf ehli olan
Lakin kendini komünist sanan
Pasif agresif yunus abi

Hepinizi seviyorum.
Hepiniz aynısınız.
Ve ben de sanırım bu bataklığı bu ayniligi
Bu varoslugu bu çekilmesi saçma acıları seviyorum.