bugün

belki yararlı olabilecek ama kesinlikle ilk bakışta provokatif başlık.
(bkz: iki minare birden)
Anadolu'da birçok köy ,kasaba okulsuz hatta evsizken, sinema yapmayı düşünen üstelik bunun yolunu camii yıkarak yapmayı hedefleyen provokatif zihniyetin yeni ürünü. Tabii ki yine aynı kişi. Asıl tuhaf olan bu kişinin hala sözlükte barınmasıdır.

bireylerin kültürel ve sanatsal anlamda olarak bilinçlenmesini istiyorsak bunun yolu camileri yıkıp sinema yapmak değil, okullarda bomboş duran ve veli toplantıları ile sene sonu müsamereleri haricinde hiçbir işe yaramayan konferans salonlarında belirli günlerde öğrencilere ücretsiz olarak sinema filmleri izletilmesidir.

Aynı şekilde belediyelerde kullanılmayan birçok konferans salonundada halka cüzi miktarlarda sinema filmleri izlenilmesi sağlanabilir veyahut sinema bilet fiyatları düşürülebilir.

Ama daha iyi bir öner için;

(bkz: bluevelve nin evini yıkıp sinema yapmak)
camileri yıkarak değilde yıkmadan da yapılabilir sinemalar. ayrıca türkiye cumhuriyet'inde yapılmış camilerin neredeyse %80 yöre halkının yardımları ile yapılmıştır. sormazlar mı adama benim para vererek yaptığım camiyi hangi hakla yıkıyorsun? devlet camilere olan tek desteği arsa göstermesidir. laik bir ülkede bunun bile olmaması gerekir. zaten cami yapmayı amaçlayan kitle arsayı da kendi paraları ile satın alabilirler. laik devlet anlayışında diyanet işlerini de kapatması gerekmektedir. her dine eşit mesafede olması gereken devletin diyanet işleri kurumuna sahip olması tezatlıktır. devlet dinlere gölge etmesin yeter. dine mensuplar kendi işlerini ve ibadethanelerini kendilerini rahatlıkla yaparlar.

sürekli küçümsenen ve aşağılanan bu din mensuplarının yaptığı yardımlaşmayı yaparak bir bina bir tesis inşa edebilecek bencil olmayan insan grupları var mı? ayrıca bazı akıllılar da cami yapacaklarına para toplayarak hastane yapsınlar diye akıl vermektedirler. hastane ve okul yapmak devletin görevidir. cami, cem evi, kilise, sinagog gibi ibadethaneleri yapmak ise inanç sahiplerinin görevidir.
"ülkede boş arazi bitti de, gözünüzü camilere mi diktiniz?" diye cevap verilesi saçmalıktır. bir de camilerin atıl olduğunu nereden biliyorsunuz? içine girip alnınızı secdeye götürmüşlüğünüz var mı? bir şeyin "atıl" olarak nitelendirilmemesi için illa içindeki insanların dolup taşması, yerlere göklere sığmaması mı gerekir? eğer böyle diyeceksiniz türkiye'deki birçok sinema da atıldır. buradan bir başka sonuç çıkıyor; -sizin mantığınıza göre- bu kadar atıl sinema varken ne diye yeni sinema yapıyorsunuz? diğer takıldığım konu ise "camide yapılabilecekler evde de yapılır ama sinemada yapılabilecekler evde yapılmaz" mantığı. bir kere camide yapılacak her şey evde yapılamaz. cuma namazını, bayram namazını ev ahalisiyle cemaat oluşturup mu kılacağız? din der ki bu namazları mescitlerde/camilerde kılacaksın. peki böyle bir kaide sinema için var mı? ayrıca sinemada yapılabilecekler neden evde yapılmasın? son soru ise; şu din ile ne alıp veremediğiniz var?
güzelim yurdumda kilometrelerce boş değerlendirilmeyen alan varken cami, okul, kilise, çeşme vb hiç birşey yıkmaya gerek yoktur. ayrıca kim demiş camiler yıkılıp sinema açılırsa herkes sinemeya gidecek diye. önemli bir kültürel faaliyet olmasına karşın bundan önce önerilecek yüzlerce proje bulmak mümkün.

örneğin: hiç bir yeri yıkmadan okul yapıp birleştirilmiş sınıflardan kurtulmak.
örneğin: hiç bir yeri yıkmadan sanayi, fabrika ve hastane yapmak.
camiler yıkılmasın kalsınlar. ama yeter artık bu kadar cami bu memlekete yeni camiler yapmak yerine sinemalar, tiyatrolar, yeni okullar yapılsın. daha geçerli bir önerme olabilir bu.
-vurguncular, vurguncular... bu akşam süleymaniye sinemasında!