bugün

fetö, ismailağa, furkan, adnan oktar vakalarından sonra namaz kılana, oruç tutana, sakal uzatana, küfür etmeyene, sevgilisi olmayana, bira içmeyene cemaatçi damgası yapıştırmak, terörist ithamıyla suçlamak moda olmadı. söz konusu cemaat ve şahıslara sevgi besleyenlerin 'düzgün ve muhafazakar' görünmeye çalıştıklarının farkına varıldı.

bu nedenle bir kesim dinden soğurken (allah belanızı versin. böyle müslüman mı olur? derken) başka bir kesim iyice dine sarıldı. çünkü dinden soğuyanların elinde bilim diye bir şey var ve ona olan inançları bir tür dayanak; ancak dine bağlananların elinde olan tek şey din, dolayısıyla sarılacak ya da dayanacak başka hiç bir şeyleri yok. dinden soğuyanlar 'o öyleyse ben öyle olamam. ben düzgün bir insan olmak istiyorum' diyerek dinden vazgeçtiler. Çünkü allah'ın kimseyi islah ettiği yok, en azından şimdilik ve görünürde yok.

dine bağlananlar ise ''ateist''lerin bir nevi kılık değiştirerek bunu yaptığını, zaten cumhuriyetin ilk dönemlerinden beri görünmez bir örtü altında yapılan sözde karalama politikasının bir biçimi olduğunu düşünüyorlar ve direnmeye çalışıyorlar. bir kısmı da ortada 'sahipsiz' kalmamak amacıyla dindarmış gibi görünmeye çalışıyor.

aslında tamamen olay bu. 'o öyleyse ben öyle olamam' diyenler, 'bunlar tamamen yalan, doğru din benim' diyenler ve 'aşırılık yapma bir yere yanaş' diyenler