bugün

aşk denen o ihtişamlı şatonun yıkılması ile, şatonun bütün beton parçalarının altında kalmak, nefes almaktan başka hiçbir şey yapamamaktır.

aydınlık tek nokta yoktur. vücudunuzun bir çok yeri kırılmış, kırılan yerleri hissedemez olmuşsunuzdur. eliniz istem dışı kalbinize gider, başka anlamlar, başka canlar yüklediğiniz kalbinize. atıyordur hala.

evet kalbim atıyor, o halde yaşıyorum! yaşamalıyım...

yiyecek yok, su yok! hava dahi yok... dayanabileceğiniz günlerin sayısı çok azdır. yetmeyecektir; kesiklerinizden, kırıklarınızdan akan kandan arta kalan, damarlarınızda dolaşan kan. yetmeyecektir vücudunuza.

kurtarma ekibini beklersiniz umutla. yetişeceklerdir ölmeden, çıkaracaklardır sizi o karanlık enkazdan. mutlaka bulacaklardır sizi. kalbiniz atıyor çünkü, hissedebiliyorsunuz hala!

nerde kaldınız, ölüyorum... sesimi duyan yok mu!? burdayım...

çıkarın beni, yaşamak istiy...
(bkz: enkazda oyalanacak birşey bulmak)
(bkz: lan acı çekmekte keyifliymiş)