bugün

toplumun pençelerinde yozlaşmış çocuklar.

hay allah'ım sabah sabah cinlerim tepeme çıkmasına neden oldu. saat 10 gibi cumartesi sabahına dinç bir şekilde uyanmış ve mutluydum. gazetemi okurken, bir yandan da çayıma eti-petibör bisküvimi batırıp, sabah kahvaltımı yapıyordum. o esnada açık olan pencereden bir viyaklama sesi duydum. evet bir viyaklama bir kez daha. kedi sesi gibiydi. hafif yavrumsu. böle avuç kadar. kafayı bi uzattım pencereden, 17-18 yaşlarında 4 apaçi toplanmış sanki topa vurur gibi ayakları ile bir şeyi tekmeliyorlar. "çocuklar ne yapıyorsunuz orda" diye seslenmeme rağmen cevap gelmedi. gülüşmelerine, bir yanda da tekmelemeye devam ettiler. bu sefer daha yüksek sesle "şşt lan baksanıza size diyorum" diye bağırdım. iri olanı bana doğru döndü, siklemez bir eda ile "hı ne diyon" diye cevap verip sigarasından bir fırt almakla yetindi. yüzü çizik çizikti, biraz tırstım mna koyim ne yalan söylim. iri olan aradan çekilince miyop gözlerimle bir canlının debelendiğini görür gibi oldum.
-o ne? tekmelediğiniz şey,
-sana ne!
-lan piç gelmim aşşağı, cevap versene ne o!
-kedi mna koyim. sikicen mi.
-ne diye tekmeliyorsunuz yazık değil mi hayvana.

konuşmalarımdan bu sefer diğer üçü de tekmelemeyi kesti. kafası sıfıra vurulmuş yüzü yara bere içinde olan çocuk burnunu oydu, tatağını çıkardıktan sonra bana doğru fırlatarak;

-avukatımısın sen lan piç, deyince cinlerim tepeme çıktı;
-nediyon orospunun evladı, bana mı diyon piç diye
-sana diyom beğenemedim mi sikik,
-bekleyin geliyom aşşağı kodumun çocukları dedikten sonra aşşağı koşturdum.

indiğimde ellerindeki bali dolu poşetleri görünce bu sapık çocukların bir grup tinerciden ibaret olduğunu idrak etmem pek güç olmadı ama bi kez belaya bulaşmıştım. kafası kazınmış olan arka cebinden ekmek bıçağını çıkardı. hafiften tırstım. hafiften değil baya baya tırstım lan. durumu alttan almaya başladım yusuf yusuf.
-olum yazık değil mi hayvana ne diye tekmeliyorsunuz.

sollarındaki kediye baktım. hayvan kanlar içinde yerde yatmaktaydı. hem de yavru. bir diğeri siyah poşetinden bir fırt çekti. kafayı iyice bulur gibi oldu. tam o esnada bir polis arabasının arkalarından sesi duyuldu. aaaauuuuvvv diye öttü siren. içimden derin bir ohh çektim. arkana bak, polis geliyor deyince tabanları yağlamaları an meselesi oldu. kafası kazınmış olan giderken; seninle görüşüceğiz lan, akşam tekrar gelicez buraya. diye çemkirdi orospuçocuğu. "gel akşama bekliyorum ananı da al gel" dedim tedirginlikle. sonrasında bu tarafa doğru gelen polis yanımda durdu, olan biteni anlattım. anlattım anlatmasına da kedi çoktan hakkın rahmetine kavuşmuştu bile. mna koduğumun çocukları...sabah sabah keyfimin içine ettiler. daha öncesinden uyarmışlardı beni, buralarda iti, hırlısı hırsızı çok olur demişlerdi. ama bu şekilde olacağını bilseydim evi mezarlığın yanından tutar mıydım, hay kafama sıçim.
kedi yavrusu tekmelemek arsızlık değildir, olamaz da. kedi, itici ve sinsi bir hayvan olduğundan ayağa dolanmalarında tekmelemek şart olur sevmeyeni için. kedi lanet bir varlıktır ayrıca.
Şizofren kuzenimle aynı davranısı sergileyen kişidir.