bugün

afrika sıcaklarının hüküm sürdüğü canım yurdumun unutulmuş köşelerinde yaşam mücadelesi veren bahtsız kardeşlerim... biliyorum, bazen kendinizin bile anlam veremediği bir farkındalık esir alıyor bedeninizi. bulunduğunuz meridyene ve paralele lanet ediyorsunuz. bu pislik yerden kurtulmak için michael scofield'ın hapishaneden çıkmak için yaptıklarından daha fazlasını yapmanız gerekiyor. bunun farkındasınız ve kahvehanenin eşiğinde yere çömüp deprem anında alınan hayat üçgeni pozisyonuna benzer bir pozisyon alıyorsunuz. bu aciz, pesimist rapçi haliniz yüreğimi dağlıyor. vahşi batıda başına ödül koyulmuş haydut ile hapishanede bir zencinin kadını olmamak için çırpınan anglosakson arasında bir karaktere dönüşüyorsunuz zamanla.
bazılarınız okumuş ve bazı şeylerin farkında. bu farkındalık yüzünden mutsuz oluyor. çevresindeki insanlarla aynı kaderi paylaşmak istemiyor... mahallenin kopilleri karıya kıza sarkarken onlar fransız şairlerden şiirler okumayı tercih ediyorlar. bilgili ama parasız olmalarından dolayı duble pesimist oluyorlar. alayına isyan ediyorlar. can sıkıntısından bazen nihilist, bazen de anarşist oluyorlar. evine gidip bütün gün tavana bakıyorlar.daha fazla yazamayacağım...
işte bu adamlara çok üzülüyorum. hani kimsesiz çocuklar zorla kapkaça alıştırılır ama içlerinden bir tanesi yapmak istemez ya. çünkü o farklıdır...işte sen de farklısın dostum. arkadaşlarından utanıyorsun. beş para etmez adamlar olduklarını düşünüyorsun. çünkü aslında sen de benim gibisin. yalnızca biraz şanssızsın. o sefil hayattan kurtulup benim gibi adamlarla arkadaş olmalısın. bir an önce bunu başarmalısın. elini çabuk tut, en kısa zamanda zengin ol.
bir adet hayvan erkek arkadas grubu vardir ancak gruptaki herhangi birisinin de hayvan erkek arkadas grubuna dahil oldugunun farkinda degildir.
cebinde beş kuruş parası olmamasına rağmen gözü yükseklerde olan, zenginmiş gibi davranmasına rağmen kenar mahallelerde oturan insandır.