bugün

zora geldiklerinde ve çıkarları zarar görmeye başladığında, ne milli menfaat ne de toprak namustur kavramı kalmayan ödün vererek, toprak vererek herşeyi çözebileceğini zanneden zavallılardır.
bu gün kıbrıs'ı versek sıra doğudaki topraklara onu da versen anasına , bacısına göz dikeceklerini anlayamayan geflet ve dalalet hatta hıyanet içindeki zihniyetler.
(bkz: belki de vermeye programlanmışlardır)**
- hikmet abi bu adamlar bize kayacaklar ya da öldürecekler.
- vericez kurtulucaz namikcim.
- hikmet abi pardon abla senin icin assolist diyorlardi dogruymus.
her şeyin bir kereden bişey olmazla başladığını bilmeyen zihniyetlerdir.
yüzme bilmeyip sığ sularda ayaklarını yere basıp kulaç atarak yüzüyormuş hissi vermeye çalışan zihniyettir.
bu ülke misak ı milli sınırlarına zaten kendi içinde ihanet etmiştir, lozan ı kendisi bozmuştur. toprak alma mantığıyla önce hatay sonra da gerekçesi ne olursa haklı haksız kıbrıs ı almıştır. evet artık onlar vatan toprağıdır. alırken her zaman iyidir ama verirken niye her zaman kötüdür. şu an da misak ı milli sınırları içinde olmayan bir yer yüzünden ülkemiz gelişememektedir. ben vatan hainiysem öyle görün ama bu ülkenin gelişime değişime açılmaya ihtiyacı vardır. bunu engelleyen bir çok sorun vardır evet hepsini mi vericez o zaman tabi ki hayır. bu vatan toprağı üzerine şehit kanı dökülmüştür ancak bu ülke kendi kendine gelişememektedir geçmiş 80 yılda bu görülmüştür. kendi içinde sürekli birbirini yiyen bir millet olma özelliğini asla değiştirememiştir, herkes birbirinin kuyusunu kazmaktan öteye gidememiş, bürokrasi sadece bu ülkeyi geri götüren birşey olmaktan çıkamamıştır. önümüzdeki 40 yıl boyunca bunlar değişecek mi hayır. sürekli aynı şeyleri tartışıp birbirimizi yemeye devam ettikçe bu ülkede ne huzur ne refah ne barış sağlanır. ya kendi insanımızı bu şu o diye ayırmadan yaşamayı öğrenicez ya da öğrenemezsek zaten o topraklarda ki insanlar kendilerini bizden görmeden yaşayacaklar ve biz hala oraları bizim zannedicez. **
vermeye doyumsuz kisilerdir.
(bkz: kktc nin turkiye ye dahil edilmesi/@halit ayarcı)

edit:
bir olayın ulusal manfaatlerimize uygun olması meşru olduğunu göstermez.

bugün birleşik devletler'in ırak'ı işgali abd'nin ulusal çıkarlarına uygundur ancak bu amerika'nın haklı olduğu anlamına gelmez.
kalkıp japonya'nın tümünü ele geçirmek de milli menfaatlerimize uygundur ama sanıyorum ki hiç kimse böyle bir şeyi savunamaz.

olaylara sadece -nereye çeksen gelen- 'milli menfaat' perspektifinden bakarak evrensel bir yargıya varamayız. evrenselliğin de ötesinde bu tip öznel bir bakış ahlaki değildir.

neyse bu kadar eğitici-öğretici faliyet yeter, biz konumuza dönelim.

önce "kktc'ye bağımsız bir devlettir." deyip daha sonra "kıbrıs'ı vermemeliyiz!" demek güzel bir tezat olmuş. (istesem başaramazdım.)

madem ki kktc 'tayvan' gibi bir ülkedir, biz ne hakla vermekten almaktan bahsediyoruz?

- garantör'ün kelime anlamını bilmeyenler açar sözlüğü bakar, mesele değil. -

kıbrısta bir zamanlar ingiltere de garantör ülke sıfatına sahip idi, bir ingiliz çıkıp "kıbrıs'ı veren ingiltereyi de verir." dedi mi?

türkiye de ingiltere de aynı sıfata sahip ise biz hangi hak ile bunları söyleyebiliyoruz?
aynılarını ingiltere veya yunanistan da söyleyebilir mi?
söyleyemez ise neden söyleyemez?

eğer soydaşlarımız geyiğine başlayacak ise ben ilk önce orta asyadaki devletler üzerinde hak iddia ederim. (özellikle çin'in baskısı altındaki uygur türklerinden başlayabiliriz.)

bir şeyi vermekten bahsedebilmek için önce almış olmak gerekir ve bir devlet başka bir devleti aldığını iddia ediyorsa orada bağımsızlığın bahsi geçemez.

daha önce sorulan soruyu tekrarlayalım:
Kuzey Kıbrıs bağımsız bir devlet midir, bizim sömürgemiz midir, yoksa vatan toprağı mıdır?

peki biz Kıbrıs'a Yunan kökenli faşist darbecileri devirmek, Türk azınlığın mağdur olmasını önlemek, haklarını korumak için mi çıktık, yoksa 'vatan topraklarına vatan toprağı katmak' amacıyla mı?

şu olur ise bu da olur gibi bir akıl yürütme yapıp daha gerçekleşmemiş bir olay ile bahsi bile geçmeyen bir olay arasında bağıntı kurmak sadece bir tahminden ibarettir. ki yapılan sadece bir tahmin bile olsa bunun nedeninin rasyonel bir mantık çerçevesinde açıklanması gerekir.

- gerçi ana-bacı muhabbetine girilerek seviye çoktan belli edilmiş ama biz yine söyleyeceğimizi söyleyelim -

kıbrıs ile diyarbakır veya daha ötesi arasında ne gibi bir bağ vardır?

bunun cevabını şen kardeşler kıraathanesi ağzı ile değil bilimsel bir şekilde verir iseniz ciddiye alınırsınız ancak "avrupa bizi kandırıyor, ödün vermeyelim", "kıbrısı veren türkiye'yi verir", "topraklarımıza göz dikmiş şerefsiz batılılar", "herkes bize düşman", "içimizde vatan hainleri var", "bugun bu olur ise yarın kadınlarımıza göz koyarlar" vs. seviyesinde fikir üreterek ciddiye alınmayı beklemeyin.

"tarihten ders almamak" ne demek?
uluslararaı siyaset mi tartışıyoruz, ilkokul ögrencilerine tarih bilinci mi aşılıyoruz?

dünya üzerindeki -hepsi öznel olan- bütün vakiaları osmanlı'nın yıkılışına benzeterek tahlil mi yapmış oluyorsunuz?
buradan aldığınız referans ile her konuya vatanseverler ve vatan hainleri ikileminde bakmak mı büyük analizleriniz?

cahillik ayıplanacak bir şey değil. insan çeşitli nedenlerden ötürü cahil kalmış olabilir, böylelerine elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışmalıyız. (sizde bu yolu seçebilirsiniz.)
ancak cahilliğinin farkında olmamak kötü şey ve buna karşı yapacak pek bir şey yok.