bugün

benim bu, evet.

millet deliye ben akıllıya hasret.

hayatımın her anı bir stres kaynağı sevgili romalılar. bugün hal hatır sormak için arayan psikiyatr arkadaşıma truman show'da başrol oynuyorum dedim, bana truman show sendromu teşhisini koydu, velhasıl bilerek yapıyorsanız hiç komik değil.

neyse, bursayı bilen bilir. merkezde işin varsa bundan kurtulmak için iki şansın vardır. ilk ihtimal intihar etmek, canı tatlı olanlar pek tercih etmiyorlar. ikincisi de otobüse/metroya binmek. kendi arabanla gitme özgüvenine sahip insanlar zamanla uçtuğunu iddia edebiliyor.

velhasıl ben de bindim otobüse, hiç susmayan bir otobüs şoförünün hemen yanında yaşam mücadelesi veriyor, otobüstekilerle birlikte susması için ele ele tutuşmuş, negatif enerjiyi dağıtmaya çalışıyorum.

ama bizim şoför uslu durmuyor, altın vuruşunu yapmak için yanımda duran yaşlı teyzeye, "teyze yaş ilerlemiş, ambulans çağıralım onla git" deyip sonrasında en son 258 gün önce fırçalamış, üzerine her gün sigara içerek istediği tonu elde etmiş dişlerini dışarı çıkartacak şekilde gülüyor.

yok, hikaye bu değil.

asıl bundan sonra başlıyor.

ortamın buz kesmesinden mütevellit soförümüz bir daha konuşmuyor.

sonra ne mi oluyor.

yanımdaki teyze "evladım ben" dedikten sonra daha cümlesini tamamlayamadan üzerime yığılıyor. allah cezamı vermesin. bir otobüste birine bir şey olacaksa, ben kesin onun yanına otururum. kusma hikayesini daha sonraya saklıyorum. *

ben tabi, daha ilk yardım eğitimini yeni almış biri olarak hemen nabzını kontrol ediyorum.

otobüse dönüp ambulans çağırın diyorum.

teyzenin ayaklarını yukarı kaldırıp, dilini dışarı çıkartıp ambulansı bekliyoruz.

velhasıl teyze gerçekten ambulansla gidiyor.

ben mi, ben yetişemedim devlet dairesine, yarın bir daha gidicem. ama otobüsle değil. yarın buraya gelip uçtuğumu iddia edersem neyle gittiğimi biliyorsunuz.

işte böyle sevgili romalılar. ambulans çağırın diye bağıran insanları sevin, belki de onun parası döne dolaşa sizin cebinize girmiştir. öptüm. *