bugün

her sayıda, umut, kemik'ten arayıp, bilimum absürd kişiler veya nesnelerle konuşurdu bu köşede. (bkz: hey gidi)
osteoporoz bilgilendirme servisinden size telefon gelmesi durumudur.. *
- alo kemik'ten arıyoruz, ceza ile görüşebilir miyiz?
+ buyrun ben ceza yine geldim telefona..
- zenci misin sen?
+ zenci değildir ceza, doğum yerim samatya ssk..
- bize biraz müziğinizden bahseder misiniz?
+ rap müziğin kralıyım, alemlerin hastasıyım, geceleri dolaşırım sokakları, her yer kan, pislik gözyaşı, işte bunların nefretidir müziğim, muhalif olmaya yemiyor büzziğim..
- oğlum bi derdin varsa tane tane anlat da hepimiz bilelim öğrenelim lan. kafam şişti lan.
+ işte sinirlendim ben yine, gidiyorum evime..
- tövbe estağfurullah.

- alo kemik'ten arıyoruz, tekrar ceza'yla görüşebilir miyiz ?, doyamadım da.
+ evet abi söyle, cevaplayayım ben de..
- oğlum bak işi gücü bıraktım senin yaptığın müziği araştırdım. amerika'da yapıyorlarmış aynısını, hem de zencilisini yapıyorlarmış.
+ harlem'de zenciler yaparlar "mada faka", "ayee" diye coşarlar. şu ceza'nın kalbinde süper bir taht kurarlar.
- tövbe estağfurullah.

kaynak: kemik, ekim 2004
kemik dergisinden alıntı:
-alo kemik'ten arıyoruz. avrupa birliğinin genişlemeden sorumlu başkanı
günter verhoygen mi?
-ever buyrun günter.
-günterciğim, neden almıyorsunuz lan bizi avrupa'ya?
-şimdi türkiye gerek ekonomik gerekse sosyolojik olarak avrupa'ya hazır
değil. ayrıca kophenog kriterlerinin tam sağlanmaması nedeniyle...
-kıriter mıriter diyerek lafı dallandırma lan! açıkça söyle neden
almıyorsunuz bizi. sorun din olayı mı?
-abi sorunun dinle alakası yok. sizin oralarda, yok isviçre'de dört kıza bir
erkek düşüyormuş, yok alman karıları kara kaşlı erkeklere bayılıyormuş, yok
kızlar 14'den sonra kutuyu açtırıyormuş diye geyikler dönüyormuş? yani hal
böyleyken biz sizi nasıl alalım birliğe. bizimde anamız bacımız var
kardeşim.
-sen de haklısın günterciğim.

-alo kemik'ten arıyoruz. mor ve ötesi grubu mu?
-buyrun ben solist harun.
-harun bey nedir bu mor ve ötesinin hali allah aşkına?
-nasıl yani neyi var ki grubumunuzun? yeni albümümüz de çıktı.
-çıktı da ne oldu haruncuğum. bak ben yıllardan beri sizi takip ederim. bi türlü gerekli patlamayı yapamadınız. ingilizce söylediniz olmadı, türkçe söylediniz olmadı, toplumcu sosyal mesaj vermek istediniz, savaş karşıtı oldunuz hiç olmadı. naaptınız şimdi? ajda pekkan'ın "yaz yaz" parçasını söylediniz oldu mu şimdi? bakın sizinle başlayanlar nerelere geldi. bugün bir duman olsun, bir teoman olsun ortalığı kasıp kavuruyor.
-eee?
-eeesi şu bana kalırsa yeni albümünüzde son bir kez istiklal marşını söyleyip dağılın.

-alo kemik'ten arıyoruz franz kafka ile görüşebilir miyiz?
-buyrun benim.
-lan oğlum ne biçim kitaplar yazıyorsun sen! aklım karıştı lan. içim bunaldı, zihnim, dimağım kurudu. böyle içimde bir buruntu yer etti, hayattan soğudum oğlum. hiç mi sende din, iman vicdan yok şerefsiz.
-umut bey ben iç dünyamı yansıtmak istedim sadece. sizi rahatsız ettiysem özür dilerim. sadece içsel serzenişlerini kağıda döktüm ben.
-ama hep böyle hep iç dünya, hep iç dünya olmaz ki canım. çık dolaş biraz çay iç, kadıköy'e git misal... paran yoksa ben vereyim. kurudun kaldın lan evde yaza yaza. azcık sosyalleş lan pısırık.
-sevgili umut. iyi söylüyorsun da kemik okurunun beni tanıdığını pek sanmıyorum. keşke özcan deniz'i falan arasaydın, beni kim tanır ki çoğu insan için hiçbir şey ifade etmeyen biriyim, tanımazlar, bilmezler beni.
-hayır! sen güzel bir insansın. seni tanımayan kişiler umurumda bile değil. onlar var ya senin daşşağını yesin.
-aman umutçuğum estafurullah.
-ne estafurullahı franz. doğru söylüyorum ben. sen de söyle "daşşağımı yesinler" de!
-umut lütfen.
-lan söyle!!!
-ddd... daşşağımı yesinler.
-daha güçlü!
-onlar benim daşşağımı yesinler.
-abi koskoca yazarsın utanmıyor musun öyle daşşaklı maşşaklı konuşmaya. yazıklar olsun. okura azıcık saygın olsun be!

işi gücü bıraktım yazıyorum