bugün
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız13
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- geldi yine deli10
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- aleyna tilki8
- askerliğe veda gecesi8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı18
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga10
- anın görüntüsü11
- insanı zengin hissettiren şeyler11
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi21
- magicovento17
- carlo ancelotti8
- albay kemal13
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri16
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- jose mourinho62
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- nihavend longa20
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz10
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün9
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- kizil kara14
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız8
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- magicovento cesurluğu17
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu8
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
atilla gökçen in erdoğan demirören e yazdığı açık mektubun temel cümlesi. bugün milliyet te yayınlanmıştır ve beşiktaş hakkında köküne kadar haklı eleştiriler içermektedir.
Del Bosque yi gönderdiler... Futbolu bilmediğini, Beşiktaş ı çözemediğini, başarı gösteremediğini söyleyerek...
Deve yüküyle (7,5 milyon Euro) tazminat ödeyerek hem de!
Rıza Çalımbay ı getirdiler. Futbola gözlerini 12 yaşında Beşiktaş ta açan, kaptanlıkta Hakkı Yeten karizmasını tekrarlayan Rıza Hoca, sevgisini rehber edindi. Gözünü kırpmadan, pazarlık etmeden geldi... Öz yuvasına kapıkulu gibi hizmet etmeye çalıştı.
O nun da başını yediler. Hem de kabul etmedikleri istifa kararından birkaç gün sonra... Gerçek gücün (!) kendilerinde olduğunu göstererek kovdular!
Jean Tigana da yaranamadı bunlara...
Adam iki kez Türkiye Kupası kazandırdı, görgüsüzce işgal edilmiş Kupa podyumunda kendine yer bulamadı.
Bir tek kıçına teneke bağlamadıkları kaldı kovarken!
Ertuğrul Sağlam, geçen sezonun başında iyi bir proje olarak herkesi yanılgıya düşürdü.
Sanıldı ki Beşiktaş yönetimi artık akıllanmış ve toparlanmıştır... Kalıcı, uzun vadeli bir çalışma ile yerinden oynayan anlayışlar, çivisi çıkan iskeletler yeniden kurulur ve Beşiktaş, aradığı doğru yolu bulur!
Hayır, O nu da yediler...
Tepeden bakan Bonapart kültür, hiç kimseyi dinlemeden, hiçbir şeyi ciddiye almadan, her yıl yeni yeni turşular kurarak, Beşiktaş geleneklerini iyice soyutlayarak duruş muruş, her şeyi buruş buruş edip soldurarak Ertuğrul Sağlam ı da kovmayı koydu kafasına...
Ama bu defa o ruhu teslim alamadı.
Ertuğrul Hoca gitti... Bastı istifayı, adam gibi başladığı işi adam gibi bitirdi.
Kimsenin kuşkusu olmasın...
Kendi medyaları, kendi kurulmuş kalemleri, kendi cılkı çıkmış adam(!)larıyla bu komediye devam
edecekler.
Hayır, Ertuğrul Sağlam ın giderayak bıraktığı o sağlam taş aynaya bakmaya da yüzleri ve cesaretleri olmayacak.
Zengin ailenin tembel ve meraksız, hoyrat ve şımarık çocuğu kendine şimdi ithal ya da yerli yeni bir oyuncak bulacak.
Sinan Engin de yeni gelene kefil(!) olacak... El bebek gül bebek, o oyuncağı da bozup bir köşeye fırlatana dek oynamaya devam edecekler.
Oyuncak kırıp dökerken bir şeyler öğrenme çağları çoktan geride kaldığı; para, şöhret ve statü sahibi olduklarından eğitilemez pozisyona geçtikleri için hayatı da sporu da hiç anlamadan Beşiktaş ı tüketecekler...
Bugüne kadar federasyonlara kılıç çeken, sonra biat eden onlardı. Sponsorlara bile kapıyı göstermekten hiç gocunmadılar... Genç takımla protest maç onbirleri belirlediler, sonra o lafları hep birlikte yuttular.
Yeni stat masallarıyla gündem değiştirmeye çalıştılar, olmadı. inönü Stadı nın boş duvarlarına reklam bile bulamadılar, yıllardır.
Hiçbir eleştiriden ders çıkarmadılar. Hiçbir uyarıyı ciddiye almadılar. Beşiktaş ı perişan etmekten asla yorulmadılar. Arada kişisel ihtirasları ve kapı arkası pazarlıklarıyla yayıncıları da birbirine düşürüp kaldırım kurnazlıkları da sergilediler.
Beşiktaş ın asırlık mirasını böldüler, çözdüler, kirlettiler, tükettiler.
Ertuğrul Sağlam, bunlara asla teslim olmadı. O postu kimseye vermeden bastı gitti.
Hoca değerlerinden vazgeçmedi...
Bunlar da ihtiraslarından...
Nur içinde yatsın, Kazım Kanat sağ olsa, tepesi atar, bunlara şapkayı ters giydirirdi.
Her neyse... Bunlara ve Sinan Engin e ben bir şey demeyeceğim artık.
Bildiklerini yapsınlar.
Kırk yıllık dostuma sesleneceğim. Erdoğan Bey e...
Oğlunun reşit olduğunu ben de biliyorum... Yasal olarak elbette her türlü kararı kendi verir. Ne yapacağını kendi bilir.
Sayın Baba Demirören, Beşiktaş ta vicdanların sesini dinlemeyen, hiç kimseyi ve hiçbir şeyi ciddiye almayan oğlunu çağır...
Babalık hakkını kullan...
Artık oyunun bittiğini söyle.
Bu zavallı Lale Devri ni sona erdir...
Aileye yük olmadan, Beşiktaş’a daha da fazla dertler açmadan bu dönemi bitir!
Beşiktaş aşkına...
Allah aşkına!
http://www.milliyet.com.tr
Del Bosque yi gönderdiler... Futbolu bilmediğini, Beşiktaş ı çözemediğini, başarı gösteremediğini söyleyerek...
Deve yüküyle (7,5 milyon Euro) tazminat ödeyerek hem de!
Rıza Çalımbay ı getirdiler. Futbola gözlerini 12 yaşında Beşiktaş ta açan, kaptanlıkta Hakkı Yeten karizmasını tekrarlayan Rıza Hoca, sevgisini rehber edindi. Gözünü kırpmadan, pazarlık etmeden geldi... Öz yuvasına kapıkulu gibi hizmet etmeye çalıştı.
O nun da başını yediler. Hem de kabul etmedikleri istifa kararından birkaç gün sonra... Gerçek gücün (!) kendilerinde olduğunu göstererek kovdular!
Jean Tigana da yaranamadı bunlara...
Adam iki kez Türkiye Kupası kazandırdı, görgüsüzce işgal edilmiş Kupa podyumunda kendine yer bulamadı.
Bir tek kıçına teneke bağlamadıkları kaldı kovarken!
Ertuğrul Sağlam, geçen sezonun başında iyi bir proje olarak herkesi yanılgıya düşürdü.
Sanıldı ki Beşiktaş yönetimi artık akıllanmış ve toparlanmıştır... Kalıcı, uzun vadeli bir çalışma ile yerinden oynayan anlayışlar, çivisi çıkan iskeletler yeniden kurulur ve Beşiktaş, aradığı doğru yolu bulur!
Hayır, O nu da yediler...
Tepeden bakan Bonapart kültür, hiç kimseyi dinlemeden, hiçbir şeyi ciddiye almadan, her yıl yeni yeni turşular kurarak, Beşiktaş geleneklerini iyice soyutlayarak duruş muruş, her şeyi buruş buruş edip soldurarak Ertuğrul Sağlam ı da kovmayı koydu kafasına...
Ama bu defa o ruhu teslim alamadı.
Ertuğrul Hoca gitti... Bastı istifayı, adam gibi başladığı işi adam gibi bitirdi.
Kimsenin kuşkusu olmasın...
Kendi medyaları, kendi kurulmuş kalemleri, kendi cılkı çıkmış adam(!)larıyla bu komediye devam
edecekler.
Hayır, Ertuğrul Sağlam ın giderayak bıraktığı o sağlam taş aynaya bakmaya da yüzleri ve cesaretleri olmayacak.
Zengin ailenin tembel ve meraksız, hoyrat ve şımarık çocuğu kendine şimdi ithal ya da yerli yeni bir oyuncak bulacak.
Sinan Engin de yeni gelene kefil(!) olacak... El bebek gül bebek, o oyuncağı da bozup bir köşeye fırlatana dek oynamaya devam edecekler.
Oyuncak kırıp dökerken bir şeyler öğrenme çağları çoktan geride kaldığı; para, şöhret ve statü sahibi olduklarından eğitilemez pozisyona geçtikleri için hayatı da sporu da hiç anlamadan Beşiktaş ı tüketecekler...
Bugüne kadar federasyonlara kılıç çeken, sonra biat eden onlardı. Sponsorlara bile kapıyı göstermekten hiç gocunmadılar... Genç takımla protest maç onbirleri belirlediler, sonra o lafları hep birlikte yuttular.
Yeni stat masallarıyla gündem değiştirmeye çalıştılar, olmadı. inönü Stadı nın boş duvarlarına reklam bile bulamadılar, yıllardır.
Hiçbir eleştiriden ders çıkarmadılar. Hiçbir uyarıyı ciddiye almadılar. Beşiktaş ı perişan etmekten asla yorulmadılar. Arada kişisel ihtirasları ve kapı arkası pazarlıklarıyla yayıncıları da birbirine düşürüp kaldırım kurnazlıkları da sergilediler.
Beşiktaş ın asırlık mirasını böldüler, çözdüler, kirlettiler, tükettiler.
Ertuğrul Sağlam, bunlara asla teslim olmadı. O postu kimseye vermeden bastı gitti.
Hoca değerlerinden vazgeçmedi...
Bunlar da ihtiraslarından...
Nur içinde yatsın, Kazım Kanat sağ olsa, tepesi atar, bunlara şapkayı ters giydirirdi.
Her neyse... Bunlara ve Sinan Engin e ben bir şey demeyeceğim artık.
Bildiklerini yapsınlar.
Kırk yıllık dostuma sesleneceğim. Erdoğan Bey e...
Oğlunun reşit olduğunu ben de biliyorum... Yasal olarak elbette her türlü kararı kendi verir. Ne yapacağını kendi bilir.
Sayın Baba Demirören, Beşiktaş ta vicdanların sesini dinlemeyen, hiç kimseyi ve hiçbir şeyi ciddiye almayan oğlunu çağır...
Babalık hakkını kullan...
Artık oyunun bittiğini söyle.
Bu zavallı Lale Devri ni sona erdir...
Aileye yük olmadan, Beşiktaş’a daha da fazla dertler açmadan bu dönemi bitir!
Beşiktaş aşkına...
Allah aşkına!
http://www.milliyet.com.tr
güncel Önemli Başlıklar