bugün

Kentsoylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmesine karşın, ailesinin beklentilerinin tersine emekçi kesimle ilgilenerek Marx ve Engels yapıtları okumaya başladı. Kollontay, 20 yaşındayken evlendi. Evliliği fazla benimsemeyen Alexandra, 1893 yılında eşinden ayrılarak Zürih'e ekonomi eğitimi görmeye gitti. 1906'daRus Sosyal Demokrat işçi Partisi'nin Menşevik kolunda etkinlik gösterdi.
Alman komünist kadın Rosa Luxemburg'tan etkilenerek Rusya'ya dönen Kollontay, yazdığı "sınıf mücadelesi" üzerine görüşlerini yayımladı. Yazılarının tepki görmesi üzerine Almanya'ya (sürgüne) giderek sosyalizm üzerine çalışmalar yaptı. 1915 yılında Bolşeviklere katıldı. 1917'de tekrar Rusya'ya dönerek hükümette yer alan tek kadın olarak, kadınlarla ilgili ağırlıklı çalışmalar yaptı.
Kadınların da erkekler gibi cinsel özgürlük yaşayabileceği üzerine savunduğu tezler, sadece sosyalist bir toplumda cinsel ahlakın gelişeceği düşüncelerinde netleşmişti. işçi Muhalefeti adlı muhalif kanatta yer aldı. Sovyet hükümetindeki bakanlık görevinde de tepkiler alınca, 1926’da Meksika’da 1927’den 1930’a kadar Norveç’te ve 1930’dan 1945’e kadar büyük elçilik görevleri verildi. 1933’te kadınlar arasındaki çalışmaları için Lenin Nişanı ile 1942 ve 1945 yıllarında da diplomatik çalışmaları için işçi Sınıfı Kızıl Sancağı ödülleri aldı. 1945 yılından sonra SSCB Dışişleri Bakanlığı danışmanlığı görevinde birçok eser yazdı.*
Kollontai, 'aşk'ın 3 biçimde yaşandığını söylüyordu: Evlilik, fuhuş ve oyun-aşk. Sevgisini yitirmiş, tahakküme dayalı 'evliliği' de, sadece cinsel haza dayalı 'fuhuşu' da reddediyor, sınıflı toplumlar tarihinin insanların sevme kapasitesini azalttığını düşünüyordu. Bulduğu çözüm, toplumun sevme kapasitesini tekrar arttırmaktı.

Oyun-aşkla anlatmak istediği şuydu: iki kişinin, sadece gönüllülük ve arkadaşlığa dayalı, karşılıklı kopmaz bağların ve ağır sorumlulukların olmadığı, sadece birlikte olmaktan keyif aldıkları için birlikte oldukları, istenildiğinde kolayca ayrılabilen bir bağ.