bugün

aldatmak da aldatılmak da bir eksiliğin ürünüdür. yüce duyguları olan eksik insanlarız biz. ilk aşkımızı severiz, yağlı kadınlardan, ne istediğini bilen kimselerden nefret ederiz. bir tanrıyız biz. bir tanrıyla sevişebiliriz ancak. önce müzik çalar ve dans başlar. edebiyattan, sinemadan konuşuruz. sonuçta belki bir tren garında son bulur gece. yağmurlar yağarken öpüşmeye doyamayız. en çok dudaklarını severiz karşı cinsin. büyük tablolara hayranlıkla bakarız. yüreğimizden insanlık sevgisi fışkırır. bazen küfrederiz, geç gelen otobüse. sımsıkı tutarız ellerimizi. göğsümüz titrer, sevişiriz.

öte yanda hayatta ne istediğini bilen insanları severim ben. onlar dolgun kalçalara hayrandır. dişiliğini saklamayan nazik bir elin vücutlarına yaydığı sıcaklığı hissetmek isterler. istedikleri yerde hunharca var olurlar ve giderler. ben o insanları severim.

aldatan kişi eksik bir insandır. eksikliği onu kahreder. eksikliğini yok etmek ve tamamlanmak ister. dişiliğini saklamayan bir eli ister, o elin sıcaklığını vücudunda hissetmek ister. o adam dolgun memeleri ve dolgun kalçaları istediğinin farkına varır. hayattan zevk alamaz artık. büyük bir zevkle içer kaynaktan akan buz gibi suyu. çöldeki adam vahayı fark eder ve mutlu olur.