bugün

Halkın zenginleşmesinin tek yolu

Halkın zenginleşmesi ve özgürleşmesinin tek bir yolu vardır:
- Herkes çalışacak.
- Herkes üretecek.
- Üretilenler hakça paylaşılacak. Bunun en ileri çözümü, emeğe göre bölüşümdür.

Ekonomi fahişeleşti

Bugün ekonomide yürürlükte olan, küreselleşme denen programdır. Emperyalist, kapitalist merkezler şunu dayatıyor:
- işsiz kalacaksın.
- Üretmeyeceksin.
- Borçlanacaksın.
- Borcunu vücudunu satarak ödeyeceksin.
- Sadakayla yetineceksin.

Biraz açalım. Özal, Çiller ve Tayyip Erdoğanlar; milli ekonomiyi koruyan ve geliştiren sınırları yıktılar. Özetle paranın giriş-çıkışına denetimi kaldırdılar; gümrükleri kaldırdılar; hatta dışarıdan işgücü getirmeye başladılar; tarıma destekleri ve kamu hizmetini kaldırdılar; KiT'leri özelleştirdiler.

Sonuç: Ülkemizde üretim ekonomisi çökertilmiştir. Dışardan almak için, yüksek faizle borçlanma bütün hızıyla devam ediyor. Borçları ve faizleri ödeyebilmek için, KiT'lerden sonra sıra ormanların, kıyıların, tarihsel zenginliklerin, köprülerin ve yolların satılmasına gelmiştir. Dünya rekoruna koşan dış ödemeler açığını kapatabilmek için, artık ülkenin vücudu satılmaktadır. Başka deyişle ekonomi fahişeleşmiştir.

Sadakanın 'modernleştirilmesi'

işsizliğin artması nedeniyle yoksullaşma görülmemiş boyutlara varmıştır. Sistemin yürümesi için yoksullaşan halka sadaka dağıtılmaktadır. AKP, bunun çeşitli biçimlerini yıllardan beri uyguluyor. Tarımda dönüm başına verilen para, çeşitli yardımlar ve sağlık hizmetleri, kömür ve makarna dağıtımları sürekli dillerde dolaşan örnekler.

Bir süredir CHP de, bu sadaka ekonomisi modelini benimsedi. Önce Kılıçdaroğlu, yoksulların banka hesabına her ay düzenli para yatırılacağını söylemişti. Şimdi seçim yaklaşınca, adını "Aile sigortası" koydular. Sadaka yerine ne cici bir ad değil mi?

CHP'nin bu çözümünün zaten sahibi var. AKP, bunu yapıyordu. Yeni olan, sadaka ekonomisinin "modernleştirilmesi"dir. Yani yoksulun önündeki mendile para bırakmak yerine düzenli bir aylık veriliyor. Sadakayı banka yoluyla alınca, işsiz yoksulun onuru korunmuş oluyormuş.

Küreselleşmeye uyumda ortaklık

AKP ile CHP'nin çözümlerinin ortaklığı, küreselleşmeye uyumdadır. Çalışan ve üreten emekçiye alınterinin ücretini vermek yerine, işsize sadaka dağıtılmaktadır. Ülkenin insan gücü, ülkede üretimin büyümesine katkıda bulunmuyor, fakat dışarıdan akan yüksek faizli sıcak paranın içinden ona da bir sadaka veriliyor. Ülkenin vücudunu satması olayı devam ediyor.

Birkaç gün önce CHP Genel Başkan Yardımcısı Çelebi, bir televizyonda, bu yoldan 1 milyon 300 bin kadar yoksula aylık verileceğini ve bunun da 10 milyar liraya yakın bir bütçe gideri getirdiğini açıkladı. AKP'nin yardımlarının hesabı yapıldı mı bilmiyorum ama onun sadakalarının toplamı da üç aşağı beş yukarı budur.

Niçin aynı kaynaklayatırım yapmak ve iş sağlamak değil de sadaka?

Seçenek, bu 10 milyar liralık kaynağın nasıl değerlendirileceğindedir. Sadaka mı, yoksa 1 milyon 300 bin işsize iş ve ücret mi? Yani 600 lira aylığı verip boş yatırmak mı, yoksa iş sağlayıp ücret vermek mi?
CHP, 10 milyar lira kaynağı niçin yatırıma yöneltmiyor?

Niçin 1 milyon 300 bin insana sadaka dağıtmak yerine, aynı kaynakla iş sağlamıyor?

Niçin insanlarımız onuruyla çalışma olanağı sağlamak varken, onları boynu eğik bırakıyor?

Niçin çalışma ve üretimi artırmak yolunu değil de, çalıştırmayıp sadakaya muhtaç bırakmak yolunu seçiyor?

Aynı soruları yıllardan beri AKP için soruyoruz, CHP için sormak da varmış.

10 milyar lirayla hangi yatırımlar yapılabilir?

- Seçenek bir: Tarıma destekle milyonlarca köylüye iş

2000'li yılların başlarında Manisa Ziraat Odası'yla birlikte bir hesap yapmıştık. 11 milyar dolar destekle ülke tarımı kanatlanıyor. Türkiye'nin ihtiyacı olan buğdayı, pamuğu, eti, diğer tarım ürünlerini o zaman kendin üretiyorsun. Köylük alanda milyonlarca köylüyü iş sahibi yapıyorsun. Köylünün cebi para görüyor ve çarşılar şenleniyor. Üretim artıyor; dış satım artıyor; dış alım düşüyor; ödemeler açığının bir bölümü kapanıyor. Üretim arttığı için ülkede paylaşılanlar da artıyor ve kentlere yığılma, ahlakî çöküntü gibi sorunların çözümüne de katkı sağlanıyor. Bütün bunları işte Kılıçdaroğlu'nun sadaka olarak dağıtacağı parayla yapmak mümkün.

- Seçenek iki: Eğitime yatırımla milyonlarca insana iş

Başka bir seçenek; 300 bin öğretmen çalışmak için yıllardır mücadele yürütüyor. Türkiye'de eğitim sistemi çökmüştür. Üretim çöktüğü için nitelikli işgücü ihtiyacı da kalmadı. Türkiye ekonomik kalkınma için ve aydınlanmış, özgür insan gücü için, bir eğitim atağı yapmak zorundadır. işte o 11 milyar lirayla bu büyük yatırımın çok önemli bir kaynağı karşılanabilir.

Okulların, eğitim kurumlarının inşası, her mahalleye bir kültür merkezi ve spor salonunun açılması, tiyatrolar, bilim merkezleri vb; dışalıma da gerek olmadan ülke ekonomisini canlandıracak çok önemli bir atılım olacaktır. inşaat sektöründen aklınıza gelebilecek her sektöre kadar ekonomi, bu büyük atılımla ateşlenir, milyonlarca insana iş bulunur. Bu da insana yatırımdır.

Sadakaya değil üretime ve çalışmaya kaynak!

Sıcak para komisyoncuları, faizciler, borsa vurguncuları ve hortumcular; sistemlerini sürdürebilmek için sadakaya kaynak ayırmak zorundadırlar.

Onurlu, başı dik emekçilerin özgürce yaşadığı Türkiye'nin çözümü ise, sadaka değil, üretime kaynak ayırmaktır; böylece işsizliğe son vermektir; üretimi artırmak ve hakça bölüşmektir.

CHP, AKP'yi taklit ederek nereye gidiyor?

doğu perinçek
4 nisan 2011
abdullah öcalan'dan tavsiyelerle yazılan bir makale.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar