bugün

son dershanelerin kapatılması mevzusuyla iyice gün yüzüne çıkmış hede. malum dershane sektörünün büyük bir kısmı cemaatin elinde. bakalım ne olacak.
yine bazılarının avucunu yalamasıyla sonuçlanacak söylenti.
akp'nin dağılmasını ve gül'ün başbakan olmasını sağlar. arınç da cumhurbaşkanı.
aslında bir süredir süregelen durumdur. bilenler bilir, 2010daki referandumdan sonra böyle bir şey aleni bir vaziyete gelmişti zaten. tabi bunu akp destekçileri de cemaat destekçileri de reddetmişlerdi. zaten böyle bir ittifakı bozma riskine her ikisi de giremezdi.

bu iddiaların hiç bir şekilde doğru olamayacağını, bunların amacının akpyi ve cemaati açık bir şekilde birbirine düşürüp iktidarı bölmek ve sindirmek olduğunu söyleyenler çıkmıştı o dönemde de. ama siyasetten anlayanlar bilir ki siyaset dediğin şey bir uzlaşma sanatıdır. uzlaşma da ancak ve ancak paylaşımla olur. gülen cemaatinin türkiyede ciddi büyüklükte bir kitleye etki ettiğini biliyoruz. milyonlarca insan onun işaret ettiği yönde oy kullanıyor. peki o zaman cemaat buna karşılık olarak akp hükümetinden hiç bir şey istemeyecek mi? elbette isteyecek. zaten kpss 2010da da bunu gördük. belki başbakanın cemaate sırt çevirmesinin arkasında yatan sebeplerden birisi de odur, bilemiyoruz. ancak şurası kesindir ki akpnin iktidarı döneminde uzunca bir süre kadrolar akpliler ve cemaatçiler arasında paylaşılmıştı. şimdi gelinen noktada ise başbakan, aldığı yüksek oy oranlarının ve seçim başarılarının verdiği gazla cemaate kafa tutuyor. en son olarak polis teşkilatında ciddi bir değişime gidildi ve cemaate yakın insanların bazıları tasfiye edildi. bunlar akp kulislerinde de konuşulan şeyler. bu süreçte yapılan açıklamaları ve özellikle de arınç/gül-erdoğan çekişmesini dikkatle takip etmek gerek.

bizim insanımız böyle detayları zor görür. ama ortada çok bariz bir çekişme olduğu için daha kolay anlaşılacağını düşünüyorum. hatırlayın daha bir kaç hafta evvel, gezi parkı olaylarının yükseldiği dönemde gül ve arınç ciddi şekilde alçak ve uzlaşmacı bir ses tonuyla yaklaşmışlardı protestoculara. her ne kadar protestocular tarafından samimi bulunmasa da bu açıklamalar akpnin son dönemde başbakanla özdeşleşen tutumu baz alınırsa bir devrim niteliğindeydi. herkes biraz daha anlayışlı ve biraz daha ılımlı bir başbakan beklerken erdoğan geri döner dönmez çok keskin ve çok kırılgan açıklamalarda bulundu. sonra gelinen son durumda bir de gördük ki başbakan akpnin tek lideri konumunda ve onun peşinden akla gelecek ikinci bir isim bile yok. arınç ve gül akp tabanında resmen fıkrasına gülünmeyen adam konumuna geldiler. adeta silindiler.

işte o dönemde todays zamanda yapılan bir anket http://haber.gazetevatan....ici-sonuc/546648/1/gundem http://www.todayszaman.co...r-democratic-process.html manşetleri süsledi. ankete göre akpnin oyları ciddi şekilde düşmüştü. bu bile artık cemaat-parti çekişmesini aleni bir hale getirmeye yetiyordu aslında ama sonraki süreçte gülenin açıklamaları ve arınçın başbakana karşı ciddi ciddi tavır koyması http://siyaset.milliyet.c...detay/1729956/default.htm bu durumu artık resmileştirmiş oldu.

ama bu süreçten çıkarılacak sonuç "cemaat ve akp ayrılıyor" olmamalıdır. gülen akıllı bir adamdır. siyasi bir figür olarak hayatımıza yerleştiği günden beri türkiyeye rüzgarı üfleyenler sağ olsun* her zaman rüzgardan maksimum verim almayı bilmiştir. başkaları alabora olurken o her zaman krizden daha güçlenerek çıkmıştır. ama bu fırtınadan da sağ salim çıkması için önce erdoğan gibi bir figürü yıkması gerekiyor. işte işin zaman alacak kısmı da burası.

bilip bilmeden, "hadi canım yeeeaaa" diye atarlanacaklar hiç bana bulaşmasın. hiç bir boktan anlamıyorlarsa da açsınlar nagehan alçı ve nazlı ılıcağı takip etsinler. hiç mi aklınıza gelmiyor, "ulan bu adamlar daha düne kadar papağan gibi başbakan ne derse onu tekrar ediyorlar, programlarda da birbirlerinin g.tünü yalıyorlardı; şimdi ne oldu da birbirlerine düştüler" diye sormak?
yarraı yimesiyle eşdeğerdir.
Bütün desteğini yitirmesini sağlar. Bbp ayarında bir parti olur akp öyle bir durumda.
(bkz: hayırlısı be gülüm)