bugün
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel14
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır21
- anın görüntüsü19
- istanbul suriyenin başkentidir12
- bik bik moderatör olsun17
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı46
- ali erbaş9
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın9
- türkiyede çok abartılan arabalar18
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt10
- uzağı göremeyen insan10
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- almanya8
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım11
- boşuna yaşıyorum hissi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası34
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler8
- sözlük kızlarının don renkleri20
- kanınıza rengini verir misiniz15
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- patiswiss14
- integralin müfredettan kaldırılması12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız20
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- evlilik17
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- türkiye işçi partisi9
- ellerim bos gonlum hos9
levent bulut'un bugün köşesinde kaleme aldığı mücadeledir.
büyük, gösterişli ve pahalı projeleri yetmedi kendine yeni saray yaptırdı. devlet idarecilerinin lüks düşkünlüğü ve israftan kaçınmaması yüzünden malî sıkıntı yaşanmaya başlandı. bu durumu aşmak için, para basıp vergileri yükseltti. fakat malî sıkıntı daha da arttı. paranın hiçbir değeri yoktu. halkın satın alma gücü o kadar zayıfladı ki, ülkede dert yanmayan, veryansın etmeyen kimse kalmadı! ülkeyi yöneten ise bu duruma karşı yiyecek ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını düzenlemeye çalıştı. çünkü aç ahali isyankâr olabilirdi.
*
bunu önlemek için çeşitli ekonomik önlemler aldı ama enflasyona çare olmadı. baktı ki olmuyor bir şeyi 40 defa söylersen olurmuş misali, temel gıdada yaşanan korkunç fiyat artışlarını tüccarların açgözlülüğüne bağladı. gariban halk da bu duruma inandı. hemen ardından "fiyatların en üst sınırına ilişkin kararname"yi çıkardı. böylece bine yakın mal ve hizmetin tavan fiyatını sabitledi. aynı kararname ile bu fiyatların üzerinde mal ve hizmet satmaya kalkışacaklara da ağır cezalar getirdi.
*
tüccarı hedef alan ve ceza içeren kararname halkta büyük bir memnuniyet yarattı. hatta enflasyonun altında ezilen öfkeli tüketiciler esnafı suçladı. ülkede kısa süreli enflasyonda bir iyileşme sağlamış gibi göründü. ama işin aslı ekonomi çökmüştü. zira acı gerçek çok kısa bir süre sonra ortaya çıktı. çünkü kararnamedeki malların fiyatları üretim giderlerinden bile çok düşük tutulmuştu. böyle bir durumda üretici zararına üretir mi? elbette üretmedi! ticaret durma noktasına geldi. maaşlı insanların paraları, değer kaybıyla pul oldu.
*
satışları durduran esnaf bu kez stokçulukla suçlanıp cezalandırıldı. ticareti terk edenler ise, "baba mesleğini terk eden kişi, savaştan kaçan asker gibidir... herkes babasının mesleğini sürdürmek zorundadır." şeklinde tuhaf yasalarla ticaret yapmaya zorlandı.
*
bu dönemde yaşayan düşünürlerden biri o günleri şöyle anlatıyordu: "'o' aynı zamanda, yaptığı çeşitli hukuksuz işler yüzünden fiyatların korkunç derecede artmasına sebep oldu. bir yasa çıkararak fiyatları sınırlamaya kalkıştı. ama küçücük, önemsiz gerekçelerle çok kan döküldü. insanlar en küçük bir malı satışa çıkarmaktan korkar oldular ve görülmemiş bir kıtlık baş gösterdi."
*
"o" diye bahsedilen kişi, 284-305 tarihleri arasında başta olan roma imparatoru diocletianus'du. (bu dönemle ilgili detaylı bilgi için hasan malay'ın "imparator diocletianus'un yüksek enflasyonla mücadelesi" başlıklı makalesine bakabilirsiniz.)
ekonomi uygulamaları ne kadar da tanıdık değil mi? nasıl olmasın ki, millet gider aya biz gideriz yaya. her işimiz ters. osmanlı torunuyuz diyorlar da, ecdat gemileri karadan yüzdürürken, bunlar ekonomi uygulamalarını 1750 yıl geriye götürdüler. yaptıkları yanlışlar "dinsiz" diocletianus'a rahmet okuttu.
ne söylesek, ne yazsak boş.
tebessüm
japonya'da hırsız yakalayan robot yapmışlar.
amerika'da 5 dakikada 180 hırsız yakalamış.
italya'da 5 dakikada 80 hırsız yakalamış.
fransa'da 5 dakikada 30 hırsız yakalamış.
türkiye'de 5 dakikada robotu çalmışlar...
http://www.gunboyugazetes...yonla-mucadele-2487yy.htm
büyük, gösterişli ve pahalı projeleri yetmedi kendine yeni saray yaptırdı. devlet idarecilerinin lüks düşkünlüğü ve israftan kaçınmaması yüzünden malî sıkıntı yaşanmaya başlandı. bu durumu aşmak için, para basıp vergileri yükseltti. fakat malî sıkıntı daha da arttı. paranın hiçbir değeri yoktu. halkın satın alma gücü o kadar zayıfladı ki, ülkede dert yanmayan, veryansın etmeyen kimse kalmadı! ülkeyi yöneten ise bu duruma karşı yiyecek ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını düzenlemeye çalıştı. çünkü aç ahali isyankâr olabilirdi.
*
bunu önlemek için çeşitli ekonomik önlemler aldı ama enflasyona çare olmadı. baktı ki olmuyor bir şeyi 40 defa söylersen olurmuş misali, temel gıdada yaşanan korkunç fiyat artışlarını tüccarların açgözlülüğüne bağladı. gariban halk da bu duruma inandı. hemen ardından "fiyatların en üst sınırına ilişkin kararname"yi çıkardı. böylece bine yakın mal ve hizmetin tavan fiyatını sabitledi. aynı kararname ile bu fiyatların üzerinde mal ve hizmet satmaya kalkışacaklara da ağır cezalar getirdi.
*
tüccarı hedef alan ve ceza içeren kararname halkta büyük bir memnuniyet yarattı. hatta enflasyonun altında ezilen öfkeli tüketiciler esnafı suçladı. ülkede kısa süreli enflasyonda bir iyileşme sağlamış gibi göründü. ama işin aslı ekonomi çökmüştü. zira acı gerçek çok kısa bir süre sonra ortaya çıktı. çünkü kararnamedeki malların fiyatları üretim giderlerinden bile çok düşük tutulmuştu. böyle bir durumda üretici zararına üretir mi? elbette üretmedi! ticaret durma noktasına geldi. maaşlı insanların paraları, değer kaybıyla pul oldu.
*
satışları durduran esnaf bu kez stokçulukla suçlanıp cezalandırıldı. ticareti terk edenler ise, "baba mesleğini terk eden kişi, savaştan kaçan asker gibidir... herkes babasının mesleğini sürdürmek zorundadır." şeklinde tuhaf yasalarla ticaret yapmaya zorlandı.
*
bu dönemde yaşayan düşünürlerden biri o günleri şöyle anlatıyordu: "'o' aynı zamanda, yaptığı çeşitli hukuksuz işler yüzünden fiyatların korkunç derecede artmasına sebep oldu. bir yasa çıkararak fiyatları sınırlamaya kalkıştı. ama küçücük, önemsiz gerekçelerle çok kan döküldü. insanlar en küçük bir malı satışa çıkarmaktan korkar oldular ve görülmemiş bir kıtlık baş gösterdi."
*
"o" diye bahsedilen kişi, 284-305 tarihleri arasında başta olan roma imparatoru diocletianus'du. (bu dönemle ilgili detaylı bilgi için hasan malay'ın "imparator diocletianus'un yüksek enflasyonla mücadelesi" başlıklı makalesine bakabilirsiniz.)
ekonomi uygulamaları ne kadar da tanıdık değil mi? nasıl olmasın ki, millet gider aya biz gideriz yaya. her işimiz ters. osmanlı torunuyuz diyorlar da, ecdat gemileri karadan yüzdürürken, bunlar ekonomi uygulamalarını 1750 yıl geriye götürdüler. yaptıkları yanlışlar "dinsiz" diocletianus'a rahmet okuttu.
ne söylesek, ne yazsak boş.
tebessüm
japonya'da hırsız yakalayan robot yapmışlar.
amerika'da 5 dakikada 180 hırsız yakalamış.
italya'da 5 dakikada 80 hırsız yakalamış.
fransa'da 5 dakikada 30 hırsız yakalamış.
türkiye'de 5 dakikada robotu çalmışlar...
http://www.gunboyugazetes...yonla-mucadele-2487yy.htm
akp den önce dolar 1.650.000 tl idi. dur bak birde yazıyla yazayım; bir milyon altı yüz elli bin tl.
enflasyonda gecelik repo faizi yüzde 430 u görmüştü. devalüasyon yaşanır dururdu. her gün her şeye zam gelirdi.
kiralar ve depozitolar döviz olarak yazılırdı. yani türk parasıyla kira yoktu.
biz ilk akp ile 10 lu enflasyonları gördük hatta tek haneye bile düştü bir kaç yıl. o yüzden kardeim eğer akp yi ekonomi ile vuracaksan o günlerin geri gelmesi lazım.
bak akp geldiğinde asgari ücret 180.000.000 tl idi 1 dolar ise 1.650.000. at sıfırları. 180 tl ve 1.65 tl de dolar. yani 110 dolar alabilirdin.
memur maaşları da aynı oranlarda. buyur bugün ile karşılaştır.
enflasyonda gecelik repo faizi yüzde 430 u görmüştü. devalüasyon yaşanır dururdu. her gün her şeye zam gelirdi.
kiralar ve depozitolar döviz olarak yazılırdı. yani türk parasıyla kira yoktu.
biz ilk akp ile 10 lu enflasyonları gördük hatta tek haneye bile düştü bir kaç yıl. o yüzden kardeim eğer akp yi ekonomi ile vuracaksan o günlerin geri gelmesi lazım.
bak akp geldiğinde asgari ücret 180.000.000 tl idi 1 dolar ise 1.650.000. at sıfırları. 180 tl ve 1.65 tl de dolar. yani 110 dolar alabilirdin.
memur maaşları da aynı oranlarda. buyur bugün ile karşılaştır.
açıklanan rakamlar doğru olsa oouuu efsoooo tepkisi bile verebilirim ama maalesef o rakamlar sıkıntılı. ki tüik verileri. ve tüik verileriyle daha önceden yaptığım çalışmalarla söyşeyebileceğim tek sey, çıkan sonuçlar genellikle teoriye öpücük atan cinsten. ve de güvenilemiyor maalesef. hadi hepsini geçelim de markete haftada bir gitsen o rakamların gercek olmadığını zaten anlayacan he.
tarihte daha önce benzerleri görülen mücadeledir.
hükümetin başındaki kişinin, onun ailesinin, hükümet kabinesindeki bakanların ve millet vekillerinin zerrece geri adım atmadan son derece lüks ve müsrif yaşam tarzlarına devam ederek verdikleri efsane mücadeledir. adı "enflasyon ile top yekün mücadele" ancak ne sarayın giderleri kısılıyor ne uçak filolarında ne araç konvoylarında ne danışman sayılarında indirime gidilmiyor. hükümet, diyanet vs ödeneklerini artırarak paraları harcıyorlar. avrasya tüneli hariç ( bir tek bu zarar ettirmiyor ) osmangazi köprüsü ve 3.köprü her gün devlete ve millete milyonlarca lira zarara sebep oluyor ama herhangi bir önlem alınmıyor.
sürekli bir top yekün mücadele lafı var ama neden bu top yekün ün içerisinde hükümet mensupları ve devlete bağlı kurumlar yok ? neden ahmet amca mehmet dayı fatma teyze mücadele etmek zorunda ? neden finans sahiplerine "seçimden sonra pis yapacaz sizi" diye parmak sallanıyor iken ülkede en çok müsrifliği yapan cumhurbaşkanlığı ve diyanete "az durun ama yaa" denmiyor.
sürekli bir top yekün mücadele lafı var ama neden bu top yekün ün içerisinde hükümet mensupları ve devlete bağlı kurumlar yok ? neden ahmet amca mehmet dayı fatma teyze mücadele etmek zorunda ? neden finans sahiplerine "seçimden sonra pis yapacaz sizi" diye parmak sallanıyor iken ülkede en çok müsrifliği yapan cumhurbaşkanlığı ve diyanete "az durun ama yaa" denmiyor.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar