bugün

levent bulut'un bugün köşesinde kaleme aldığı mücadeledir.

büyük, gösterişli ve pahalı projeleri yetmedi kendine yeni saray yaptırdı. devlet idarecilerinin lüks düşkünlüğü ve israftan kaçınmaması yüzünden malî sıkıntı yaşanmaya başlandı. bu durumu aşmak için, para basıp vergileri yükseltti. fakat malî sıkıntı daha da arttı. paranın hiçbir değeri yoktu. halkın satın alma gücü o kadar zayıfladı ki, ülkede dert yanmayan, veryansın etmeyen kimse kalmadı! ülkeyi yöneten ise bu duruma karşı yiyecek ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını düzenlemeye çalıştı. çünkü aç ahali isyankâr olabilirdi.
*
bunu önlemek için çeşitli ekonomik önlemler aldı ama enflasyona çare olmadı. baktı ki olmuyor bir şeyi 40 defa söylersen olurmuş misali, temel gıdada yaşanan korkunç fiyat artışlarını tüccarların açgözlülüğüne bağladı. gariban halk da bu duruma inandı. hemen ardından "fiyatların en üst sınırına ilişkin kararname"yi çıkardı. böylece bine yakın mal ve hizmetin tavan fiyatını sabitledi. aynı kararname ile bu fiyatların üzerinde mal ve hizmet satmaya kalkışacaklara da ağır cezalar getirdi.
*
tüccarı hedef alan ve ceza içeren kararname halkta büyük bir memnuniyet yarattı. hatta enflasyonun altında ezilen öfkeli tüketiciler esnafı suçladı. ülkede kısa süreli enflasyonda bir iyileşme sağlamış gibi göründü. ama işin aslı ekonomi çökmüştü. zira acı gerçek çok kısa bir süre sonra ortaya çıktı. çünkü kararnamedeki malların fiyatları üretim giderlerinden bile çok düşük tutulmuştu. böyle bir durumda üretici zararına üretir mi? elbette üretmedi! ticaret durma noktasına geldi. maaşlı insanların paraları, değer kaybıyla pul oldu.
*
satışları durduran esnaf bu kez stokçulukla suçlanıp cezalandırıldı. ticareti terk edenler ise, "baba mesleğini terk eden kişi, savaştan kaçan asker gibidir... herkes babasının mesleğini sürdürmek zorundadır." şeklinde tuhaf yasalarla ticaret yapmaya zorlandı.
*
bu dönemde yaşayan düşünürlerden biri o günleri şöyle anlatıyordu: "'o' aynı zamanda, yaptığı çeşitli hukuksuz işler yüzünden fiyatların korkunç derecede artmasına sebep oldu. bir yasa çıkararak fiyatları sınırlamaya kalkıştı. ama küçücük, önemsiz gerekçelerle çok kan döküldü. insanlar en küçük bir malı satışa çıkarmaktan korkar oldular ve görülmemiş bir kıtlık baş gösterdi."
*
"o" diye bahsedilen kişi, 284-305 tarihleri arasında başta olan roma imparatoru diocletianus'du. (bu dönemle ilgili detaylı bilgi için hasan malay'ın "imparator diocletianus'un yüksek enflasyonla mücadelesi" başlıklı makalesine bakabilirsiniz.)
ekonomi uygulamaları ne kadar da tanıdık değil mi? nasıl olmasın ki, millet gider aya biz gideriz yaya. her işimiz ters. osmanlı torunuyuz diyorlar da, ecdat gemileri karadan yüzdürürken, bunlar ekonomi uygulamalarını 1750 yıl geriye götürdüler. yaptıkları yanlışlar "dinsiz" diocletianus'a rahmet okuttu.
ne söylesek, ne yazsak boş.

tebessüm
japonya'da hırsız yakalayan robot yapmışlar.
amerika'da 5 dakikada 180 hırsız yakalamış.
italya'da 5 dakikada 80 hırsız yakalamış.
fransa'da 5 dakikada 30 hırsız yakalamış.
türkiye'de 5 dakikada robotu çalmışlar...

http://www.gunboyugazetes...yonla-mucadele-2487yy.htm
akp den önce dolar 1.650.000 tl idi. dur bak birde yazıyla yazayım; bir milyon altı yüz elli bin tl.

enflasyonda gecelik repo faizi yüzde 430 u görmüştü. devalüasyon yaşanır dururdu. her gün her şeye zam gelirdi.

kiralar ve depozitolar döviz olarak yazılırdı. yani türk parasıyla kira yoktu.
biz ilk akp ile 10 lu enflasyonları gördük hatta tek haneye bile düştü bir kaç yıl. o yüzden kardeim eğer akp yi ekonomi ile vuracaksan o günlerin geri gelmesi lazım.
bak akp geldiğinde asgari ücret 180.000.000 tl idi 1 dolar ise 1.650.000. at sıfırları. 180 tl ve 1.65 tl de dolar. yani 110 dolar alabilirdin.
memur maaşları da aynı oranlarda. buyur bugün ile karşılaştır.
açıklanan rakamlar doğru olsa oouuu efsoooo tepkisi bile verebilirim ama maalesef o rakamlar sıkıntılı. ki tüik verileri. ve tüik verileriyle daha önceden yaptığım çalışmalarla söyşeyebileceğim tek sey, çıkan sonuçlar genellikle teoriye öpücük atan cinsten. ve de güvenilemiyor maalesef. hadi hepsini geçelim de markete haftada bir gitsen o rakamların gercek olmadığını zaten anlayacan he.
tarihte daha önce benzerleri görülen mücadeledir.
hükümetin başındaki kişinin, onun ailesinin, hükümet kabinesindeki bakanların ve millet vekillerinin zerrece geri adım atmadan son derece lüks ve müsrif yaşam tarzlarına devam ederek verdikleri efsane mücadeledir. adı "enflasyon ile top yekün mücadele" ancak ne sarayın giderleri kısılıyor ne uçak filolarında ne araç konvoylarında ne danışman sayılarında indirime gidilmiyor. hükümet, diyanet vs ödeneklerini artırarak paraları harcıyorlar. avrasya tüneli hariç ( bir tek bu zarar ettirmiyor ) osmangazi köprüsü ve 3.köprü her gün devlete ve millete milyonlarca lira zarara sebep oluyor ama herhangi bir önlem alınmıyor.

sürekli bir top yekün mücadele lafı var ama neden bu top yekün ün içerisinde hükümet mensupları ve devlete bağlı kurumlar yok ? neden ahmet amca mehmet dayı fatma teyze mücadele etmek zorunda ? neden finans sahiplerine "seçimden sonra pis yapacaz sizi" diye parmak sallanıyor iken ülkede en çok müsrifliği yapan cumhurbaşkanlığı ve diyanete "az durun ama yaa" denmiyor.