bugün

geçtiğimiz günlerde apartman boşluğunda azgın bir kadın tarafından tacize uğrayıp namusuma leke gelmesi an meselesiyken çok hoşlandığım 18lik komşu kızı mualla tarafından basılmıştık. o gelince namusumu kurtarmıştım ama muallayı kaybetmiştim.

ben ki 28 yaşına kadar elime kadın eli değmemiş sadrazam, ben ki gönlünü muallaya kaptırmış bir garip saf aşık. şimdi muallayı nasıl ikna edecektim? neticede kafirden hacı komşu kızından bacı olmazdı, onu ikna etmem şarttı.

ağlak sulak gezinirken muallanın yolunu kesmeye ve ona gerçekleri anlatmaya karar verdim. apartmanın köşesinde soteye yatmışken 40 yaşlarında bir kadın elinde torbalarla ''bana yardım eder misin yakışıklı'' dedi. ben de tüm iyi niyetimle kabul ettim. başıma geleceklerden dolayı pişmiş tavuğa gıpta ile bakacağımı nereden bilebilirdim o an.

kadın önde ben elimde torbalarla arkasında merdivenleri tırmanırken gözümün önünde sallanan kalçalara ister istemez takılıyordu gözlerim. arada bir kendime böyle göz zinaları için izin veriyordum, heyecanlı oluyordu. yuvarlak geniş kalçalar çamaşır makinesi gibi bir sağa bir sola sallanıyordu karşımda. küçük sadrazam kıpırdandığında namusumla yaşadığım aklıma geldi ve bakmayı kestim. oysaki daha bıngıl bıngıl sallanan memelerini inceleyecektim, bu kadınla sevişmenin nasıl olacağını düşünecektim ama yapmamalıydım. ah muallayla evlensem ve sevişmeye başlasam ne güzel olurdu. kış uykusundan yenice uyanmış ayının açlığı gibi bir açlık vardı sevişmeye karşı içimde. her neyse bu da ayrı bir dert zaten.

kapıdan içeri girdik. kadın bana ''sen torbaları mutfağa bırak ben üzerime rahat bişiyler giyip geliyorum'' dedi. rahat bişiyler sözünden de kıllanmadım. ne biliyim bakir birisiyim aklım ermezki böyle şeylere.

2 dakika geçti geçmedi kadın kapıda belirdi. üstünde uzun bir gömlek vardı ve altında bişiy yoktu, bacakları gözüküyordu.

+nasıl buldun beni?
-ben sizi değil siz beni buldunuz.
+öyle değil geri zekalı. beğendin mi beni onu soruyorum.
-bakın ben bakirim, anlamam. gidiyim ben.
+bakir mi ahahaha. bakirliğini yirim senin gel bakayım buraya taze şey.

kadın beni duvara yasladı, eliyle küçük sadrazamı avuçlarken bir yandan da boynumu yalıyordu. yalvarıyordum ''yapma nolur bana hiçbir kadın dokunmadı daha'' diye ama dinlemiyordu. namusum elden gitmek üzereydi ve tek yapabileceğim namusumun arkasından el sallamaktı.

tam o sırada bir başka kadının çığlığı duyuldu. ikimiz de kafaları sesin geldiği yöne doğru çevirdiğimizde bize şaşkın gözlerle bakan mualla nın annesi mübeccel teyzeyi gördük. beni taciz eden kadının aklı bafileşmekte olduğundan sokak kapısını kapamayı unutmuş ve o kapıdan içeriye mualla nın annesi mübeccel teyze girmişti. bendeki şansın amına koyim e mi.

*puuuhh ahlaksızlar utanmazlarrrr!
+benim günahım yok mübeccelcim, bu delikanlı torbalarımı taşımıştı içeri girer girmez üzerime atladı.
-ne atlaması ya havuz musun sen atlıyım sana. mübeccel teyze benim hiç günahım yok valla.
*suuus terbiyesiz. mualladan duymuştum geçen gün apartmanın girişinde bir başka kadına saldırmışsın!
-ya valla onda da günahım yok. benim elime kadın eli...
*sus dedim ahlaksız! burda günahın yok, orda günahın tabi ulemasın sen? polis çağıracam!
-ne polisi ya? hem siz nerden tanışıyosunuz?
+biz mübeccelle altın gününden arkadaşız.
-bende mualla...
*sus muallanın adını ağzına alma sakın. annen baban hatrına polisi çağırmıyorum defol sapık!
-ama valla benim elime...
*başlatma eline, defol dedim!

kovaladı mübeccel teyze beni. böyle şans olmaz olsun diye diye indim merdivenlerden. hayır cenabet de gezmiyorum ki nedir bu talihsizlik.

şimdi mübeccel adisi muallaya anlatacak bunları ve ben iyice sapık durumuna düşecem. oysaki ben namusunu iffetini nice azgın kadınlara karşı nefsi müdafaa yapmış, 28 yaşına kadar bakir kalmış birisiyim. allam nasıl düzeltecem ben bu rezil imajımı.
belli bir yaşa gelip hala bakirse zaten yüksek ihtimalle sapıktır.