bugün

"if you want justice, you Have come to the wrong Place."
insan üstü bir olaydır.
türkiye de ender bulunan kadın ismidir.
Haklının hakkını alması haksızın cezalandırılması diye özetlenebilir.
sadece apartman ismi.
apartmanlara yakışan isim.
bir fiil değil, zaten hiç var olmadı.
basitçe halkı(reâyayı) memurun(vali, kadı vb.) zulmünden korumaktır.
yani adalet hükümdar eliyle zayıfları korumak için vardır. buna da en güzel örnekleri -pek akla gelmese de- iv. murad vermiştir. kendisi reâya şikayetlerini ciddiye alır ve vali, kadı demeden cellâda yollardı.
türkiyede sadece cadde ismidir.
Adaletin detaylarının her zaman değiştiğine inan birisiyim öncelikle.

insanların hayatlarıyla direk bire bir ilgilidir adalet.

insanların fazladan bir gün bile hayattan alıkonulması çok büyük bir haksızlıktır..

bunun insan bazında genel bir adalet anlayışı olduğu gibi bunun detaylarıda çok önem arz ediyor.



mesela;

bir insana zarar veren kişi bir çok savunmayla bu suçun süresini büyük ölçüde düşürürken

siyasi suçların hiç bir türlü savunması yapılamıyor ülkemizde..

halk kahvesinde istediğin gibi sayıp , söverek eleştirdiğin insanlara bir kelime edemiyorsun protestolarda?

bu büyük bir çelişki değil midir ?

hak , adalet insanın kendini güvende hissetmesinden farklı bir işlevide olması gerekmez mi ?



yolda yürürken polis tarafından vurulup , öldürülebilirsin .

bunun için polis yanlışlıkla görev sırasında ve ek olarak bir çok savunmayla maksimum 2-3 yıl ceza alırken

sen yasal protesto hakkını kullanırken hakkında 98 yıla kadar hapis cezası istenebilmesi çok çelişkili değil midir?



burası türkiye pek tabii ki olabilir ,



bu anlattıklarım da gerçek kişileri temsil etmediğini buraya iliştireyim malum kimin ne yapacağı belli olmuyor..

blogumda böyle tanımladığım kelime..

http://blog.radikal.com.tr/politika/adalet-61893
henüz dünya üzerine inmemiş, en azından başka gezegenlerde geçerli olduğunu umduğum kavram.
ne bir insanken karşılaştım adaletle, ne lambayken, ne de şimdi...
adil olmak zor, adaleti sağlamak daha zor.
4 duvar inşaat edip içine adaleti sağlamaya programlandığını varsaydığımız hukuk adamlarının bile adaletten ne denli uzak olduklarını görmek hayal kırıcı değil, aslında hayata hazırlayıcı.
haksızlığın önüne geçebilecek hiçbir kuvvetin olmaması ne üzücü ve insanların kendi adaletini sağlamak için en kötü şeyleri bile yapmayı göze almaları ne korkunç.
ama esas korkunç olan sevgili dostlar, adaleti kendinizden başka kimsenin sağlamayacak olmasının tamamiyle bir gerçekliğe tekabül ettiğidir.
sizden başka hiç kimse veremeyecek adaleti size.
en kötü şeyleri yapmadan kendi adaletinizi sağlayabilmeniz dileği ile...
hazreti ömer ve hazreti ali gibi liderler ister.
bu karakterde ve bu imanda olmayan insanların adaleti tesis etmesi beklenemez.
iki evladı arasında bile yeterli adaleti sağlayamayan babaları görünce gerçekten de çok zordur "adalet".

hak mıdır? haktır.
ayrıca; bir ülkenin evlatlarına sağlayacağı adaletin miktarı o ülkenin gelişiminin ölçüsü de olacaktır.
böyle bir şey yok. ama olabilir de.
söz konusu ben olunca er geç bile yerini bulmayan, herkesin aradığı, kimsenin kimseye davranırken dikkat etmediği, uğruna insanların öldüğü, gelmeyecek bile olsa umutla beklenendir.
sadece kitaplarda yazmayandır. adalet, akılla kalbin söylediğiyle vicdandaki sesin örtüşmesidir.
bugün annem yorgunluktan yemek yapmaya uğraşmıyım git de mantı al gel dedi. giderken evdeki çöpleri de elime tutuşturdu. sokak misafirlikten yeni çıkmış, misafirliğe giden bir sürü aileyle, en güzel kıyafetlerini giymiş şeker toplayan çocuklarla doluydu. beyaz saçlı, temiz yüzlü bir amcanın (orta yaşlı) çöpü karıştırdığını gördüm. önce gitmesini bekleyip çöpleri sonra mı atsam diye düşündüm. sonra belki bizim çöplerin içinden de işine yarar bir şey bulur diye düşündüm. yaklaşıp kuru bir 'kolay gelsin' diyerek çöpleri onun kurcaladığı tarafın karşısına koyuverdim. olum çok utandım lan. o insan ne yapıp da bayram günü evinde varsa çocuklarıyla oturmak yerine, pislik içinde, bizim çöp diye attığımız şeylerin içinden işine yarayacak bir şey aramayı hak etmiş olabilir?

tldr: bazı insanlar için, bazı konularda olmayandır.
adalet kimi zaman ölümle gelir.

yaşam haklarını elinden almamız gereken bir sürü insan var. böyle bir yetkimiz olsaydı dünyayı adalet dolu ve daha güzel bir yer haline getirirdik. bazı insanların ölümü diğerlerinin hayatını güzelleştirecek ve erdemle dolduracaksa bu cinayet değil adalettir. o yetkinin kimde olacağı önemli.

bazen o yaşam alma yetkisinin bende olduğunun hayallerini kuruyorum. dünya kesinlikle yaşanası bir yer olurdu.
Dünyada adalet mümkün mü?? Hepımızın yaptıgı paralı kölelik..
Bugünkü kanunlar, büyük sineklerin delip
geçtiği, küçüklerinde takılıp kaldığı bir
örümcek ağı gibidir. Konfüçyüs.
Sembolü olan minyatür bir teraziyi bugün yöneticimin masasında gördüm, daha doğrusu yeni fark ettim.
Onu masaya koyarak kendince "ben adil bir yöneticiyim" diyor.
Nedense Hz. Ömerin adaleti aklıma geldi, dalmışım:

-hz. ömer'in masasındaki adalet terazisi nasıldı acaba? onunda masasında da terazi var mıydı?
+ne demek var mıydı? adalet mülkün temelidir sözü onun değil miydi canım, vardı elbet.
-Çok hassasmış ama öyle söylüyorlar.
+Doğru, insanlar tarafından daha hassası yapılmamıştır.
-...
Türkiye de tek varlık nedeni (artık) bir kadın ismidir. başka bi amacı yoktur. terazinin iki kefesinde de zenginin oturduğu eskilerden kalma bi kelime işte..
şimdi türkiyede olmayan. ama kadın ismi olarak var. iyi günler.
türkiye de olmayan mefhum.
Türkiye de sadece kadın ismı.
ülkemizde bunun kendisi yoktur ama Sarayı vardır. mahkemeler falan kurulur ilginçtir.
Hakkın yerini bulmasıdır.Adalet yoksa zulüm vardır.
Ve Adaletin yanında olması gereken yegane erdem merhamettir.
Merhametsiz adalet kalbi yorar,adaletsiz merhamet aklı.
Ve sonsuz merhamet ve adalet sahibi olan "O" böylece kalplerimize de aklımıza da yakındır.
ayağı topaldır ama gideceği yere er geç varır.
güncel Önemli Başlıklar