bugün

yüreği ancak sınırlı sayıda şeye yeten insan cümlesi.

öyle hemen suriye' ye girmeyeceğim. gazze' de ölen çocuktan bahsetmeyeceğim. somali' de açlıktan mı susuzluktan mı yoksa ikisinden birden mi öldüğünü bilmediğimiz bebeklerden hiç konuşmayacağım. gerçekten anlatmayacağım bunları.

aksine kolum yettiğince kulağı tersten tutup duyarsız beyinlere bacak aralarından baktırmaya çalışacağım şimdi. hepimizin bildiği gibi tüylü dostlarımız için bi kapsu koy kapının önüne kampanyası başladı. bazı gerzekler -yukarıdaki cümleyle tamamen ters cenahta fakat aynı zeka yaşına sahip -
" o kadar insan ölüyo somali' de kediyi köpeği mi düşünücez şimdi " diye feryat figan düştüler ortalığa. belli ki yüreklerinde sıcaktan kavrulmuş sokak hayvanlarına duyulacak merhamete yer yoktu. içten içe hatta bazen klavyeden klavyeye " ulan dingil geberir misin bi kap su koysan " dedik bu mahluklara. eyvallah.

şimdi esas konuya düz bakalım. sürekli aynı mevzu dönüp duruyor ortalıkta. ülke bu kadar sıkıntıdayken banane somali' den, suriye' den... memleket insanının bir kısmının yüreğinin ne kadar dar olduğunu, ne kadar az şey sığdırabildiğini test ettik böylece. ne yazık necip türk milletinin yürek hacmi o kadar da geniş değilmiş. hem dünyanın farklı noktalarındaki acıları hem memleketin acılarını aynı insanlık potasında eritemiyoruz. kahroluyorum sözlük, pkk kahrolmuyor ya kahroluyorum. somali aç, suriye karışık, gazze yanıyor ya, her gün şehit düşüyor ya monitörlere kahroluyorum.

ama kapının önüne her gün bir kap su koymayı ihmal etmiyorum.
bir an için ırkınızı, yaşadığınız ülkeyi, banka cüzdanınızı yada delik cebinizi unutun. sadece insan olduğunuzu hatırlayıp Allah korkusu taşıdığınızı bilerek emredildiği gibi müslüman kardeşlerinize yardım elinizi uzatın. tüm kirletmek suistimal etmek isteyenlere inat...