bugün

Ergenliğe yeni girdiğim zamanlar.

benimkinin sadece işemeye yaramadığını dehşet bir şekilde öğrendiğim geceden birkaç hafta sonrası. Hafif korkuyorum da tabi. Her an ne yapacağı belli olmayan bir organla yasiyosun sonuçta. Ergen aklimla bundan biraz cesaret payi da kendime cikarmamis degilim de hani.

ilk olarak o zamanlar 25 kuruş olan bulvar isimli erotik gazetelerle yetiniyoruz. erotik film henüz bizim gibi yeni ergenlerin bir rüyası ütopyası adeta. bulvar gazetesini paraları birleştirip aldığımızdan çok kere kavga ettik gazete sırası bendeydi diye.

osman: olum gazete bende kalacaktı bugün.
enes: evde unutmuşum ya yarın getireyim.
osman: geçen getirdiğinde gazetede bazı sayfalar kabarmıştı bak, .mına koyma gazetenin.
enes: su dökülmüştü ona.
osman: hee kesin sudur. sarımsı su mu var amk?

böyle muhabbetler alır başını giderdi. bir gün ergenliğe biraz daha erken giren sınıf arkadaşlarıyla muhabbet sırasında konu erotik filme geldi. aniden, annesi babası çalışan sınıftakı nadir elemanlardan olan enes in evine gidilip erotik film izleme kararı alındı. ben osman ve mehmet başta olmak üzere epey heyecanlıydık. lakin filmin sonunu tekrarlarıyla 50 kere falan izlemiş olan ergen irisi sınıfın hatta okulun abaza öğrencisi olarak bilinen oktay hiç de heyecanlı görünmüyordu. belli ki o artık bu konularda tecrübe abidesiydi.

o gün son derslere doğru heyecan iyiden iyiye artmış arka sıralarda oturanların elleri malum yerlerine gitmişti. son zilin çalmasıyla biz 5 kafadar koşa koşa okuldan fırlamıştık.. bu sırada enes in çantasının sırtında olmadığını fark ettim.

callo: olum çantan?
enes: ne çantası?
callo: okul çantası amk ne olacak başka?
enes: hadii bee. unutmusum lan. napıcaz.
callo: sen git gel biz bekleriz burda.
enes: tamamdır hemen geliyorum

enes gitti, biz okulun arka bahçe duvarına oturduk enes i beklemeye başladık. heyecanla bekledik bekledik ne gelen var ne giden. okulda bir kişi bile kalmamış olduğu belliydi. okula dönüp enesi bulmak için harekete geçtik. enes sınıfta kilitli kalmış meğer. hizmetliye bağırınca adam son anda duymuş da kapıyı açmış enes de çıkmış. o gün erotik film izleyemeyeceğiz diye gerçekten korkmuştuk amk çocuk kafası işte.

koşarak enesgil in eve doğru gittik. eneslerin dairesinin önünde sanki kerhane sırası bekler gibi sıraya geçmiştik. benimle birlikte tam 5 kişiyiz. çağatay ın arşivine güvenimiz sonsuzdu. tam da hayal ettiğimiz gibi bir şey olacaktı. en azından bir süre bulvar gazetesine ihtiyacımız olmayacaktı. televizyon karşısına geçen tam 5 çocuk videoların her anını kayda almaya hazır vaziyetteydi.

film başladı. herkesin eli şeyinde malum sahnelerin gelmesini bekliyorduk. önce sarışın çok güzel bir kadın arzı endam etti sahnede. otopark gibi bir yerde yürürken kırmızı eteklerinin altından verilen rüzgarla kadının iç çamaşırı olmadığını anlamıştık. heyecandan kalbimiz duracak gibiydi.

callo: kanka şu sahneyi geri all.
enes: yok olum almaya gerek yok birazdan alasını göreceğiz.
callo: all işte yaa.
enes: tamam alıyom.

sahneyi bir daha izlerken tam bu sırada kapıdan sesler gelmez mi?

enes hızlıca kapıya baktığında anne babasının işten geldiğini görmüş ve bize haber vermişti.

enes: olum babamlar geldii kapatın şunu.

bu sırada osman dalmış, eli pantolonunun içinde gidip gelmekteydi.

enes: lann osmann höstt lan sonra izleriz hadii toplanın.
osman: lan tam en heyecanlı yeriydi.
callo: beyler basıldğımızn farkında mısınız? hadi hemen çıkalım burdan.

ahlak polisi tarafından basılmış fuhuş çetesi gibiydik. ben kapşonumu kafaya geçirdim, aksi bir şey olursa adım böyle bir olayda geçmesin diye. osmansa hala eliyle bir şeyler yapıyordu. hırkasının cebinden sarkan katlanmış bulvar gazetesini elimle çaktırmadan alıp içime kazağımın altında sakladım.

enesin annesi babası eve girerken biz de başımız önümüzde koşarak evden çıktık.

evlere dağıldımızda odaya geçip kapıyı kitledıkten sonra bulvar gazetesini çıkartmak istedim. amk gazetesi kazağımın altından kaymış düşmüş olmalıydı. lan acaba eve mi düşürdüm acaba deyip bütün evi aradım. annem işkillenmiş olmalıydı ki;

anne: neyi arıyorsun oğlum böyle vızır vızır?
callo: hiç anne ya misketlerim vardı kaybolmuş. (anne oğlun artık eskisi gibi masum değildi, ona bulvar gazetesinden bahsedemezdim)
anne: yatağının altındaydı misket şişen. ( evet 2,5 litrelik coca cola şisesine koyuyodm)
callo: tamamdır anne.

gittim misketleri alıp dışarı çıktım. bu sırada apartmana mı düşürdüm gazeteyi diye arıyorum da bir yandan. eneslerin evine kadar yollara baka baka gittim.

eneslerin evinin önüne geldiğimde enesin apartmanın bahçe duvarında ağlamakta olduğunu gördüm.

- enes niye ağlıyorsun olum?
+ babam gördü olum ya. kızdı epey.
- pornoları mı gördü? dayak falan attı mı?
+ yok lan pornoları çağatay götürmüş bırakır mı hiç?
- yaa neden kızdı lan?
+ evin koridorunda bulvar gazetesi vardı, bikinili bir kadın vardı tam açık sayfada. satılık tanga yazıyodu az kullanılmş.
- hadi bee. gazete nerde?
+ babam çöpe attı. bir ton laf etti bana da.
- unutur kanka ya. boşver. hadi misket oynayıp ütelim şu bebeleri.
+ tamam kanka ütelim.

akşam ezanına dek güzelce misket oynadık.
sokağın sonunda görünen bizim binanın en üst katından annem el sallıyordu "eve gell artık baban geldi" diyordu..

"5 dakika daha anne." deseydim keşke..