bugün

21 mayıs 1864ün anısına, her kafkasyalının atalarını yad ederek, vatandan koparılmanın hüznünü yaşadığı gün.
21 may 1864 tarihi, çerkesler'in anavatanlarını kaybettikleri kara gündür.
çerkesler, vatanları kuzey kafkasya'yı işgal etmek isteyen çarlık orduları ile 300 yıl kahramanca savaştılar. silah ve sayıca çok üstün olan çarlık orduları, kafkasya'yı işgal ederek köyleri kasabaları yakıp yıkmış, kadın ve çocuk ayırmadan yüz binlerce sivili katlederek, bir buçuk milyon insanı da aç ve sefil bir şekilde ülkelerinden sürmüş, yerlerine ruslar ile diğer slav kökenli halkları yerleştirmiştir.

başka bir acı gerçek ise bu olanların, çerkesler'e yardım vaadedip direnmeleri için teşvik eden, osmanlı ve ingiltere başta olmak üzere, uygar devletlerin gözlerinin önünde yaşanmış olmasıdır.

işte konuya ilişkin birkaç yorum:

rusya federasyonu eski devlet başkanı boris yeltsin: ''kafkas halkları özgürlüklerini, vatanlarını ve kültürlerini korumak için kahramanca savaştılar, vatanlarından sürülen bu halkın tarihi anavatanlarına dönüşü konusunu, tarihi ve insani bir problem olarak çözmek zorundayız. ''

jean carol: '' kafkasya'nın ruslar tarafından işgali, uygarlığın, barbarlık tarihindeki en trajik bölümüdür. kafkas dağlılarının direncini kırabilmek için 60 yıl askeri terör ve kıyım gerekti. ''

aleksandr puşkin: '' çerkesler bizden nefret ediyor. çünkü onları yaylalarından attık, köylerini yaktık ve birçok kabileyi yok ettik. ''

n. n. rayevski: '' kafkasya'da yaptıklarımız, ispanyolların amerika'da uyguladığı olumsuzlukların aynısıydı. dilerim ki, yüce tanrı rus tarihinde kan izleri bırakmasın. ''

yüzbaşı alexander zyatov (1865) : " çerkeslerin köyünü yaktık, hayvanlarını öldürdük, ekinlerinin üstünde atlarımızı sürdük..çocuklarını acımasızca öldürdük... ve çar bize bu katliamları yaptık diye bu onur madalyasını verdi. hangi onur? hangi onurlu insan bunları yapar? ben tanrı'ya beni affetmesi için her gün yalvarıyorum.. onlar vatanlarını savundular ve yiğit insanlardı. biz ise insanlıktan çıkmış birer ucubeden farksızdık. elimize esir düşen çerkeslerle yan yana geldiğimizde sanki biz onların esiri gibi duruyorduk onlar ise dimdik vakur duruşlarından taviz vermiyorlardı. tanrı beni affetsin. "

1864 yılındaki çerkes sürgününden 65 yıl sonra, 1929 baharında adigey'e bilimsel çalışma üzerine giden gürcü tarihçi simon canaşia'ya şapsığların bölgesi cubga’da karşılaştığı 91 yaşında bir ihtiyar o günleri şöyle anlatmıştır:
'' deniz kenarında yedi yıl boyunca atılmış insan kemikleri vardı. kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı.
deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu.
benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini istemem. ''
yanaklara düşen her damlanın sessiz isyanı. vatanından koparılmanın hüznü, yüreklere saplanan kör mızraklar...

sürgün yollarında ölen ve denize atılan yüzlerce soydaşlarının ardından uzun yıllar yas tuttu çerkesler. karadeniz'den çıkan balığı, yitiklerine saygıdan yemediler. işte bu acıların vücut bulduğu tarihtir 21 mayıs.

anavatanda kalan çerkeslerden daha fazladır sürgün edilenler ve kimse bilmese de bu tarihte bir soykırım yaşanmıştır çerkesler'e yönelik; yaşatan da ruslar'dır.

21 mayıs tarihi her yıl çerkesler tarafından anılmaktadır. kaybedilen neslin yası, anavatan hasreti hep bu tarihte ifadesini bulur.