bugün

hani bazen söylediğiniz sözler sizlere anlamsız gelmeye başlar ya,
işte öyle birşey bu konu da benim için.
çok fazla şey söyledim bu konular üzerine, söylemeye de devam edeceğim.
kendimi 'abiler' gibi hissediyorum, doğru bildikleri olgu üzerine doğru gidiyorlar,
kendilerinden hiç şüpheleri yok, doğruları dogmaları olmuş,
benim onlarda farkım ise 'gerçekler doğrularımdır'.

kullandığımız/tükettiğimiz herbir şeyin bile ne işe yaradığını biliyoruz,
bildiğimizi sanıyoruz, en azıdan üzerinde düşünmesek bile,
bu herzaman böyledir.
tüketilen herşeyin talebi vardır, talep ise ihtiyaçtan kaynaklanır.
işte vardığımız noktada din bir ihtiyaçtır,
yaratılan talebe karşı peygamberler çıkarak dinleri arz etmişlerdir.

trend ve moda kavramları açıklamalarımda bana yardımcı olacak kavramlardır.
eğilimler belli dönemlerde insanların tercihlerini gösterir,
mesela günümüze göre yetersiz bir teknolojik yenilik olan telgraflar,
bugün piyasadan nerdeyse tamamen kalmıştır,
yani tüketici,
artık telgraf kullanmamakta, bu sebepten dolayı telgraflar piyasadan silinmektedir.

demem o ki,
bireyler 21.yüzyılda halen dine ihtiyaç duyuyorlarsa,
yeterli gelişme (teknolojik, bilimsel, monoton tüketim) sağlanamamış demektir.
insanlar halen akıllarını uyuşturmak,
ölüm korkusuyla mücadele etmek için dini kullanıyorlar.

biliçsel evrim yeteri kadar gelişir, insanlar korkularını gerçeklerle değiştirirse,
işte o zaman din kavramı da silinip gidecektir.
dünya güneş etrafında 21 çarpı 100 defa döndü diye gerçekler değişmez. bu bağlamda insanların halen bir dine mensup olmaları gayet doğal bir durumdur. çünkü inanmak bir ihtiyaçtır. herşeyin dünya hayatı ile sınırlı olmadığı aşikardır.
(bkz: 21inci yüzyıl biliminde bile yaradılışı görememek)
küreselleşme bunu daha da körüklemektedir, körüklemeye giderek devam da edecektir.çünkü günümüz dünyasında o bahsettiğiniz, teknolojik gelişmeler, ekonomik krizler v.s güvensiz bir ortam yaratmaktadır...bu nedenle bireyler bu güvensizlik ortamında kendilerini birşeylere, bir yerlere ait hissetme ihtiyacı duyar.herhangi bir cemaate mensubiyet bu anlamda hızla artmaya devam edecektir...sadece dini cemaatler degil, ırksal, siyasi cemaatler de giderek yükselişe geçmektedir.

bu anlamda gayet normal insanlardır.zaten zaman ilerledikçe tam manasıyla inançlı olan bir insanın, dininden yavaş yavaş kopması söz konusu olmadıgı gibi yeni yüzyıllar artık bir dine mensubiyeti daha çok gerekli kılmakta, kişiler içine düştüğü boşluğu giderecek, huzuru bulabilecek dinine daha çok sahip çıkmaktadır.
nasıl bir din olduğuna göre değişir , tek tanrılı dinlere inanmanın modası geçmiş olabilir fakat , mensubu olduğum paganlığı herkese öneririm .
hangi zamanda olduğumuzun dinle hiç ilgisi yoktur. insan hep inanma ihtiyacı duyar. o yüzden hiç de anormal değildir.
"23 üncü yüzyılda halen bir dine mensup olmak" olsaydı "saçmalıktır" derdim, lakin şu haliyle "gayet doğaldır".
21. yüzyılda halen bir dine mensup olmak, ateist olmaktan daha zor düşüncesini akla getiren başlıktır. Her şeyin bu kadar yozlaştığı, nefislerin hayvanlaştığı bu yüzyılda herhangi bir dine inanmak ve o dinin kurallarıyla yaşamayı seçmiş olmak, hayatın sadece gelip geçici zevklerden ibaret olmadığını hatırlatır bize. inanç, insanın maneviyatını geliştirir.
Hiçliğimizi öğrendiğimizde herşey olduğumuzu anlarız. Nefsin hiçliği, ruhun herşeyidir. Nefsimizle hiçiz. Ama tanrının içimizdeki manasıyla herşeyiz.
21inci yüzyılda halen bu beyinlerin olduğunu görmek kadar normaldir. *
21. yy'da insanların düşünen ve üreten bir beyne sahip olduğunu göstergesidir.
21inci yüzyılda hala bir dine mensup olmamaktan daha mantıklıdır.
ateislik bile bir inanma biçimidir. inançtan gelir. inancın temelinde din yatar. bu durumda yazarımız kendiyle çelişmektedir. tanım yok.
21. yüzyıl yeni akımını galiba keşfetmiş bir arkadaşın feryadı. senin dinsizliğin sana benim dinim bana .
gayet normaldir, iki dine birden mensup olacak değiliz ya.
hala ölümlü olmamızın doğal bir sonucudur. ne zaman ölümsüzlük bulunur o zaman ihtiyaç kalmaz.
gayet normaldir, hayır anlamıyorum abi bu kadar şeyin tesadüfen olduğunu düşünmek apaçık beyinsizlik yada körlük örneğidir.
yüzyıllardır olagelenin olmaya devam etmesidir.

öylesine mühim bir konuda bir iddia ortaya atılmış, bir o kadar sığ örneklerle ispatlanmaya çalışılmıştır.

(bkz: otur sıfır)