bugün

bunu yapabilecek gerzeklikte bir nesil yetişmesine neden olmuş berbat bir dönem olan 12 eylül, aşağıdaki sonuçları doğurmuştur:

"Parlamento feshedildi.

Tüm siyasi partiler kapatıldı, siyasi partilerin meşru temsilcileri gözaltına alındı.

Demokratik kitle örgütleri, sendikalar kapatıldı.

Yüzbinlerce insan gözaltına alınarak işkenceli sorgulardan geçirildi, yüzlerce insan işkenceli sorgular nedeniyle can verdi. Sadece Türkiye Cumhuriyeti tarihine değil, insanlık tarihine kara bir leke gibi geçen ve halen daha hesabı sorulmayan ve etkileri devam eden işkenceli cezaevi uygulamaları hayata geçirildi.

Cumhuriyet tarihinin en militarist anayasası yapıldı.

Temel insan hakları tümüyle ortadan kaldırıldı.

90 günlük gözaltı süreleri getirildi ve temelleri o gün atılan vesayetçi bir anayasal sistem AB süreci başlayıncaya kadar hükmünü kamu ve toplum yaşamının her kesimindeki uygulamalarla hissettirdi.

Politikayla uğraşmak; bölücü, yıkıcı ve terör faaliyetleri ile eşdeğer görüldüğü için üniversitelerde Türkiye tarihinin en apolitik gençlik jenerasyonu yetiştirildi...(bence en önemlisi budur.)"

işte unutmamız istenen fakat asıl hatırlamamız gereken 12 Eylül tablosu, bu tablodur. Bu tablo aynı zamanda hesaplaşılması gereken 12 Eylül rejiminin de adıdır.

hala bu tabloyu savunan gazeteciler olması, bir toplum için aşağılık ve içler acısıdır. 12 eylül darbesi kapitalizmin ülkemizde bu kadar etkin olmasını sağlamıştır. hala işimizin başında sendikasız ve işten çıkarılma korkusu ile bulunmamızın nedeni bu baskıcı rejimdir. ve o kadar başarılı olmuştur ve bizi öyle bir sindirmiştir ki yapmış olduğu kötülükler, kötülüğe maruz kalanlar tarafından savunulmaktadır.

not: bilgilerin bazıları internetten devşirilmiştir.
http://www.haberturk.com/...cat=110&dt=2009/06/27
(bkz: 11 eylulu savunmak)
faşizmdir.
(bkz: önder aytaç)
hakikaten bayağı bir vicdansızlık ve yüzsüzlük gerektirir. yalnız şunu da söyleyelim 12 eylül yapıldığı dönemde halktan büyük destek almıştır.
12 eylülü savunmak mümkün değildir heralde. he savunanlar varsa insanlığından şüphe ederim ayrıca fazla da savunmasınlar. Faşizm döktüğü kanda boğulacaktır.
12 Eylül rejimini siyasal islam'ın önünü açtı, laik eğitim birliği ilkesine dinciler lehine nifak soktu, dolayısıyla bugün yaşanan çatışmaların temelini attı.

bu gün yaşananlardan memnun olanlar o günleri de şiddetle savunanlardır.
12 eylül ü savunan yoktur, ama berbat bir hale gelmiş ülkede, kutuplaşmış gençliğin ve çekilmeyen demirbaş liderlerin yarattığı kaos ortamından ülke nasıl kurtarılabilir diye soran çok vardır, ben de soruyorum..

bir albayın dediğini aktarıyorum,

"öğrenciler, poisler, öğretmenler, yargı kurumları hatta silahlı kuvvetler personeli dahi ikiye bölünmüştü. solcuların ağırlıklı olduğu yerlere solcu polisler, sağcıların ağırlıkta olduğu yerlere sağcı polisler atanıyordu olaylar çıkmasın diye.. solcu mahkumları solcu hakimler, sağcıları da sağcı yargı personeli yine aynı şekilde..
bu durumda nasıl davranılabilir, nereye varılabilir.."
nasıl savunulduğu önemli olan savunmadır. zannımca ülkenin durumu itibari ile darbe gerekliydi. yani kimse niye asker geldi demedi(sadece 12 eylül günü için). ama sonrasında gelişen olaylar, yapılan yanlışlar, hatalar vb. 12 eylülü kötü bellettirmiştir. ülke içindeki kaosu sonlandırmak bakımından önemli idi ve fakat 12 eylülden sonra yapılan yanlışlar ile kenan paşa ülke adına birşey yapmamıştır. işler hep kötüye gitmiştir. %92 lik referandumuda şöyle düşünmek gerekir: hayvanları doğadan yakaladınız hayvanat bahçesine, kafesine koydunuz. sonrada sordunuz 'ben iyi miyim kötü müyüm?' diye. e hayvanat bahçesi, kafesi bilmem nesi senin elinde. e hayvancıklarda sen kötüsün mü diyecekti?...
sözün özü; 12 eylülü herkes bekliyordu, ama sonrasında yapılanlar tam bir skandal, tam bir fiyasko oldu...
ve tabi bence...
düzeltme: bir daha darbe olmaması ümidiyle...
uzun uzun yazmanın anlamı yok tek kelime yeterli. mallıktır.
%92 ile kabul edilen anayasa 12 eylülü savunmak anlamına gelmeyeceği gibi 12 eylülü savunanları faşistlikle itham etmek 45 milyon kişiye faşist demek anlamını taşımaz. söz konusu referandumda iki soru yöneltilmiştir: ilki anayasayı kabul ediyor musunuz ikincisiyse kenan evren'i cumhurbaşkanı olarak kabul ediyor musunuz? tek sorun ya ikisine de evet ya da hayır deme imkanı tanınmıştır. bunun sebebi olarak da iki ayrı sandık için yeterli sandık temin edilememesi olarak gösterilmiştir. buraya kadar her şeye tamam dendiğini kabul edelim. gelelim şu %92 meselesine. hayır olarak kullanılan mavi renkli mürekkep çok ince olan zarfın dışından görünmesi ve seçim sandıkları başında askerlerin bulunmasıdır bu halkın bu referanduma ezici çoğunlukla evet demesini sağlayan. bir başka deyişle yüz binlerce kişiyle aynı akıbeti paylaşmaktan duyulan korkudur. ne demiştik, evet, 12 eylülü savunmak işkenceyi savunmaktır ve %92 bu bağlamda konu dışıdır.
o günün şartları ve yaşayanları açısından doğruluğu onaylanan savunmadır. kimse darbeyi istemez elbette ancak 11 eylül günü her şey mükemmelmiydi de uzaylılar yaptı bu haince darbeyi diye düşünmek gerekir. darbe adam gibi insana yakışır şekilde yaşayan toplumlara değil, kimliğini bulamamış, varlığını tanıyamamış toplumlara haktır. tüm dünyada ve tarihte bu süreç üzerinden gerçekleşir darbe. insan olana darbe zaten yapılmaz.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin 'emir komuta zinciri içinde' bir darbe ile yönetime el koyduğu,iktidarın Genelkurmay Başkanı Kenan Evren,Kara Kuvvetleri Komutanı Nusrettin Ersin,Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya,Deniz Kuvvetleri Komutanı Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun'dan oluşan Milli Güvenlik Konseyince ele alındığı tarihtir ki bu dönemde işlenen insanlık suçlarından bihaber genç,akp iktidarına olan nefretiyle ilgili döneme atfen 'bir zamanlar da asker de askermiş hani' der.
kenan evren'in bile yapmakta zorladığı eylem.