bugün

Devlet terörü sebebiyle istanbul'da kısıtlı bir alanda olsa da, ülkenin dört bir yanında halaylarla, türkülerle, marşlarla kutlanan; emeğin ve özgürlüğün dilendirilişinin kulaklarda bir kez daha aynı tadı bıraktığı erdemli gün. Ayrıca bazı sorunların doğması yine aynı terörist yaklaşımın yarattığı gerginliktir. bir yayı ne kadar çok gererseniz o kadar hızlı fırlar ve tahribata yol açar...
her ne kadar türkiye'de farklı düşünülmesine çalışılmasına rağmen bugün bayramdır. emekçinin bayramıdır. leblebi kadar beyinleri bamya boyutundaki şeylerinde olanların anlayamayacağı özel bir gündür.
saat 11:30'da bir grup tkp'li tarafından talimhane yönünde kutlanan ve taksim'e en çok o kadar yaklaşılan gün.
iktidarın oyuncağı olmuş işçi bayramı. akp hükümeti kendi karanlık icraatlarını, gitgide çöken ekonomik yapıyı, zamları, sosyal reform yasasını, artan suç oranını, vs 1 mayıs'ta çıkan olaylarla gündemin arka sıralarına itmiştir. izin verilse, hiçbir olayın çıkmayacağı belli olan bir ortamı gere gere, getirdikleri son noktada, polislere verilen gazla, kişi ayırt etmeden halkı perişan etmiştir. hala o polisin eli dert görmesin diyen zihniyet, otursun evinde, hiç çıkmasın dışarı. açmasın gözünü, kapasın kulağını... ve konuşmasın!..
Sabahın erken saatlerinden itibaren polislerin biledikleri dişlerini geçirmeye hazır bir tavırla coplarını kaldırmaktan hiç de gocunmadığı gün olmuştur. on adımda bir kurulan barikatlar, insan yutan canavar panzerler, plastik mermiler ve karşılarında yanlarında sadece kimlikleri , biraz para , temiz mendil ve limon bulunan insanlar. burada ne denmek istenmektedir. ben hükümetim , güçlüyüm devletin tüm olanaklarını kullanırım , ancak sizin yapacağınız her örgütlü hareket beni korkutur , tıpkı nescafe içerek zevke dalan, kanal d hariç kanal seyretmeyen , her hakkını savunanı pkklı yasadışı örgüt üyesi sananlar gibi.
Edit : apartman kapılarını açıp, saklanın diyenlere de selam olsun.
akp nin ayaklar altına alındığı gündür.
fikrimce, rte nin saddamı aratmadığı, yurdumun polisinin de memleketi düşman işgalinden kurtardığını sandığı gündür.defalarca "yuh artık" nidaları çekip,hayretler içinde kalmama sebebiyet vermiştir.
akp ye koşa koşa 0y veren halkımza mustahak bir bayram günü yaşandı. demokrasiyi türban özgürlüğünden ibaret gören bir anlayışa teslim ettik memleketimizi cezasını hep beraber çekiyoruz. devletlü padişahımız buyurdu. işçinin emekçinin cezası kesildi işçi bayramında.ite köpeğe tecavüzcüye açık taksim meydanı işçiye emekçiye kapalı kaldı bu 1 mayısta da.
bu ismi kim bulduysa suyunun çıktığı,yani kanka denen coplu insanların gelen geçene tekme falan attığı,vejeteryan ve kolestorel açısından sorun olmasın diye hormonsuz,yeşil biber gazı sıktığı,hatta iyi niyetle şifa olsun diye birazda hastane bahçesine kaçırdığı bayram,seyran günü...
hanım kızımız bu tarihte bu şarkıyı kesinlikle söylememelidir;

"eğer ki aldatıyorsaaan, seninle taksime çıkıp bağırıcaaam"

hadi len ordan, sıkıyosa çık taksime, bugün yemez*
önemli olan işçi bayramını kutlamak değilmiş. bunu provakatörler bize bir kez daha gösterdi. taksim meydanı'nda kafanı kaldır ve etrafına bir bak. neyi protesto ediyorsun? zaten oraya yürüyenlerin cumhuriyet bayramlarında asker kıyafeti giydirilen gazilerimizden çok fazla farkı yok..farkı şöyle; bi taraf emperyalizme karşı mücadelesini kazanmış. diğerleri ise kaybedildiğini farketmeden protesto etmeye çalışıyor. hem de deplasmanda.. kapitalizmin beşiğinde.. etrafın starbucks'la, burger king'le,diesel'le çevrili iken..
Dünyada 1 Mayıs nasıl kutlanıyor bilir misiniz? Daha doğrusu 1 Mayıs kutlanıyor mu oralarda? Tabi kutlanıyor, çünkü bayramlar kutlanmalıdır, bayramdır onun adı. Peki bizde durum nasıl? Bizde de kutlanıyor mu? Önce 1 Mayıs 'tan önce ortam geriliyor, hiç gerilmemesi gerektiği halde hem de. Çünkü atışan taraflardan biri sendikalar, diğeriyse özgürlüklere önem veren demokrat bir iktidar. O kadar özgürlükçü ki, tarihi Taksim meydanını herkese kapatan bir iktidar. Açıklamalar yapılıyor, istanbul valisi uyarıyor, orantılı güç kullanabiliriz diyor. Birkaç habere değinmek gerekirse:

1."Sloganların ardından avukatlar tarafından bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Yapılan açıklamada polisin, Çağdaş Hukukçular Derneği ve Çağdaş Avukatlar Grubu üyesi avukatlardan kimlik ibrazı istediği, avukatların kimliklerini göstermelerinin ardından polisler tarafından kordon içerisine alınarak coplu ve biber gazlı saldırıya uğradığı belirtildi. Çok sayıda avukatın yaralandığı bazılarının yarasının ise ciddi olduğu belirtilen açıklamada avukatların müvekkillerinin durumlarını öğrenmek için gittikleri karakollarda da ağır hakaretlere ve dayağa maruz kaldığı ifade edildi. Avukatlara uygulanan şiddetle ilgili suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen avukatlar yaşanan tüm hukuksuzlukların takipçisi olacaklarını söylediler."

2."Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 'nden yapılan yazılı açıklamada da istanbul'da 1 Mayıs gösterilerini izleyen gazetecilerin polisin ''orantısız güç kullanımıyla'' karşı karşıya kaldığı ifade edilerek, cop darbesiyle bir gazetecinin kolunun kırıldığı, bir başkasının başına aldığı darbeyle hastanelik olduğu, gösteriyi izleyen iki gazetecinin ise kameralarının zarar gördüğü kaydedildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: ''TGC olarak, 1 Mayıs öncesi gazetecilerin mesleklerini yerine getirirken dikkat edilmesi için istanbul Valiliği nezdinde uyarı ve yardım ricasında bulunmuştuk. Ancak yaşananlar, bunun sonuçsuz kaldığını gösterdi. Kaba kuvvete başvuran polislerin, mesleklerini yapan gazetecilere yönelik bu tutumunu protesto ediyoruz.''

3." Bir turist çifti olayların yaşandığı çevrede dolaşırken yüzlerinde maskeleri olan polislerin saldırısına uğradı. Turist çiftin arkasından ısrarla yaklaşan bir polis elindeki copu hiçbir şeyden haberi olmayan ve ülkemizi gezmeye gelen turistin sırtına defalarca indirdi."

Bunlar sadece birkaçı. Başbakanımızın da 1 mayıs öncesi ve sonrası tavrı ise üsttekini aratmayan bir çelişkiye sahip.

1 mayıstan önce: "illa taksim 'de yaparız derseniz buna mülki idare olumlu bakmaz. çünkü bu böyle başlarsa arkası farklı gelir."

1 mayıstan sonra: "..dünyanın birçok yerinde 1 Mayıs kutlandığını ve Türkiye 'dekine benzer olayların yaşanmadığına dikkat çeken Erdoğan, sendikaların Taksim ısrarını anlamadığını söyledi. Erdoğan 'ın, sendikalardan böyle bir tavır beklemediği ve "sendikaların bu kadar ısrarcı olacağını bilseydik Taksim'i açardık" dediği belirtildi."

Sadece demokrasi, özgürlük gibi kavramlara değinip, demokrasiyi salt halkın verdiği oya, özgürlüğü de salt türbanın kamu kurumlarında serbest oluşuna indirgeyen iktidarın bir sınavdan daha mağlubiyetle ayrıldığını düşünüyorum. Yalnız ABD ve AB temsilcilerinin bu olaylardan sonra ne ses çıkaracağını merak etmiyorum. Çünkü onların demokrasi ve özgürlük anlayışlarını da pekala biliyorum.
mevcut işbirlikçi iktidarın, işçi ve emekçi sınıfının uyanışından, dayanışmasından ve yeniden bir araya gelip başını devrimin sesinin geldiği yöne doğru çevirmesinden ne kadar korktuğunun ve her ne vesileyle olursa olsun bu uyanışı harekete geçirecek bir kıvılcıma izin vermekten dehşetli şekilde kaçındığının anlaşıldığı gün.

lakin korkunun ecele faydası yoktur. o gün gelecek, ayaklar başa geçecek ve kendini baş sananların başı ezilecektir.
bir yıl önce 1 mayıs 2007'de yazılanın bugün için de anlamlı olması çok hüzünlü, hele 1 mayıs 1977 ile ilgili olunca... (bkz: #1594153)
1 mayıs
ilk bahar aylarından 5. ay olan mayıs ayının ilk günü,
aynı zamanda işçi ve emekçinin bayramı.

türkiye'de ise istanbul haricinde pek sorunla karşılaşılmayan,
lakin istanbul içinde iç savaş boyutuna varan olayların yaşandığı kara gün.

- işe gitmek için normalden 2 saat daha erken kalkıp yürüyerek işe gitmemi sağlayan gün,
- iş yerine gittiğimde can korkusu yaşanmasına sebep olan gün,*
- taksim, tarlabaşı, mecidiyeköy, şişli, talimhane, fındıklı, beşiktaş, eminönü, sirkeci, maslak-sarıyer ve bağlı bulunan istikametlerde mihenk noktalarında çalışanların can güvenliği endişesi sebebiyle işe gidememe, anadolu yakasından gelenlerin ise trafik keşmekeşinde işe yetişememesini, hastası olanın hastaneye gidememesini sağlayan gün,
- karakol'a gittiğimizde işimizi görecek memur'un güvenlik önlemi nedeniyle olmamasını sağlayan gün
- hırsızların bayram ettiği gün,
- istanbul ve türkiye ekonomisinin tabiri caizse .mına koyan gün,

- mülki idari amirler resmi açıklama yapıyor, kazlıçeşme, çağlayan, kartal, kadıköy miting, kutlama vs için kanunen(!) öngörülen mekanlardır, aksi takdirde oluşması muhtemel kalabalık guruh için güvenlik sağlanamaz.

diyor ki bazı arkadaşlar bu tutuma: faşizmin günlük örneği, taksime 1977 anısına gitmek istiyoruz,
yıl 1978 değil, teknoloji o zamanlar yoktu uzaktan kumandalı bomba kuramazlardı oraya, cep telefonu bomba olamazdı o yıllarda çünkü yoktu, provakatör kişiler belki devlettendi belki örgüt elemanı, kimsenin alnında yazmıyor, yanınızdakinin provakatör ajan olmadığını kim ispatlayabilir ? böyle bir durum olduğunda anne babanız 1 mayıs sağolsun mu diyecek sanıyorsunuz. polise valiye hükümete basacak kalayı, dava açacak belkide*
adamlar götünü yırtarak duyuruyorlar kasmayın bizi diye, taksim meydanı yaklaşık 150000 kişilik kalabalığı bir araya barındırabilecek ve güvenliğinin sağlanması açısından müthiş zorlukları olan bir mekan, kaçış yolunun fazla olduğu gibi her gün insanların kullanımında olduğundan mütevellit geçen yıl karşılaşılan zorluğu baz alarak vali çevre illerden ve il jandarma komutanlığından takviye kuvvet istemiş,

soruyorum o zaman, bu hükümet ve mülki idari amirler o kadar faşist bir anlayışa sahipse neden elde imkanları olduğu halde seçimler öncesi yapılan cumhuriyet mitinglerine izin verdi ?
vermezdi o kadar istiyorsa, hem hiçbirinin de başı ağrımazdı,

ayrıca ben bir yılbaşı akşamında bilmiyorum ki insanların kaldırım taşlarını söküp polisin üzerine yürüdüğü

yada önemli bir maçın kazanıldığı akşamda taksimde kutlamaya çıkan taraftarların polise molotof koktelyi attığını

yada aksine polisin onlara tazyikli su sıkıp, gaz attığını ?

taksim yada başka bir yerde toplum huzurunu bozacak aykırı davranışta bulunan görev yeri dahilindeki her yerde polis gerekli kuvveti göstermiştir, gösterirde.

yanılıyormuyum sevgili uuselar ? 20 yıldır bu istanbulda davul zurna eşliğinde bayram kutlanan 1 mayıs görmedim ? ben mi yanlış biliyorum 1 mayıs'ın tanımını ?

hani işçi bayramı hani emekçinin bayramı ? gördüm göreceğim tüm iktidarlar döneminde kapatıldı 1 mayıs'ta taksim meydanı, salt bu hükümete bu idari yöneticilere ait değil bu karar,hatta geçen yıl başkanlara izin verildi yamulmuyorsam ama sayın sendika başkanları kabul etmediler inatla birlikte gitmek istediler.(burada yanılıyor olabilirim)

tez'e* karşı antitez sunmadı mı yönetim*
sundu.

ee peki neden inatla sendika başkanları hepbirlikte taksim'e diyerek galeyana getirme amacı taşımakta, lan madem işçisin bırak bu ülkede sendikalı olmayıp sike sike çalışmak zorunda olan insanlar rahat rahat işine gücüne gelsin gitsin,
ama yook illa şov yapacaklar, isimleri etiket olacak kendilerinin,
işçilerin hakları gram umurlarında olsaydı zaten yöneticiler kal'e alırdı kendilerini.

hatırlatmak isterim son yıllarda istanbulda yapılan miting, gösteri ve toplu girişimlerin nerelerde yapıldığını,

cumhuriyet mitingi - çağlayan meydanı
akp mitingi - kazlıçeşme meydanı
akp'yi istemiyoruz mitingi - kadıköy

yahu dtp'ye bile izin verildi çağlayanda miting yapması için ve yaptılarda.

dikkatinizi çekerim bu yerler öyle vali'nin kafasına göre belirlediği yerler değil.
valiliğe eylem, gösteri vs için izin almaya gittiğinizde size soruyorlar katılım sayınız kaç kişi diye, alınan rakamlar ve gün koşulları uygunsa size uygun olan yerleri söylüyor valilik.

taksim meydanında eylem yapılmıyormu ? evet yapılıyor taksim'e de izin veriyor valilik küçük guruplar için izin veriyor. taksimde gördüğünüz o ufak guruplar kafasına göre yapmıyor gösteri ve eylemlerini gidip paşa paşa valilikten izin istiyorlar. 2006 yılında neredeyse her pazar günü taksim meydanında 1000-5000 kişilik guruplar eylemini yaptı ve problem de yaşanmadı,

lakin halen daha bu sendika yönetimleri inadım inat götüm iki kanat felsefesiyle yasa(!) ile belirtilmiş kaidelere uymamakta diretiyor anlayabilmiş de değilim. sen valiliğe de ki 1000 kişi gelecek, yapacaklarımız bunlar valilik izin mi vermeyecek size ?

sendikaların direttikleri direkt iktidarla zıtlaşmak, (bana göre şov yapmak) kimse kusura kalmasın devlet bu tür olaylara kurallar dahilinde izin veriyor, aksi durumda da bağıra bağıra söylüyor can güvenliği sağlayamam, sağlamak için çevre illerden ve jandarmadan destek isterim,
ha istediğim zamanda savaş mı var dersiniz ? bu kadar adam niye savaşa mı gidiyoruz, sıkıyönetim mi var,(iki ucu boklu değnek olayı oluyor bu sanırsam)
e adamlar söylüyor, gelirseniz güvenliği sağlamak için adam yetmiyor diye, çevre illerden yola çıkan insanların sayısı fazla olunca da ske ske takviye kuvvet istiyor. bunun yanlışı nerde ? istemese ve büyük bi olay yaşansa gazete manşetleri belli,
- valilik ve emniyet gereken önlemi almadı, bahaneleri de hazır gücümüz yetersizdi bik bik

bu mudur ? budur.

yahu sike sürmeye aklı olmayan insan bile biliyor ki 1 mayıs artık bu yaşananlardan sonra bayram değil bu ülkede,

- polis hastaneye gaz bombası atmış, peki sormak istiyorum o gösterici kitlesi kaçacak yer bulamadı mı ki hastaneye gidiyor ? işçiyim emekçiyim diyorsun, haktan hukuktan bahsediyorsun, hastanede yatanların sakin huzurlu ortamının .mına koymaya ne hakkın var ? lan buraya gelmez bunlar mantığıyla niye karı gibi gidip hastaneye saklanıyorsun, kanun size zaten yasaklamış orada toplu olarak bulunmamanız gerektiğini, asayiş birimi olan polis de hak ettiğin şekilde kaba kuvvet uygulayarak seni hak ettiğinle ödüllendiriyor.
önüne gelen polise bok atıyor hastanede kullandı o gazı diye* yahu hırsızın hiç suçu yokmu ? evet belki o hastanede benim de yakınım yatsa bende ilk anda polise girerdim belki de polisle birlikte elime geçirdiğim ilk etkili maddeyle göstericileri kovalardım ama neden hastane ? niye inatla hastane ?

benim bu günden anladığım, kimse tepedeki yöneticilere bok atmasın, bu ülke bildim bileli 1 mayıs'ı bayram gibi kutlamamıştır halen daha çözemedim. aynı işçiler grev yaparken davul zurna buluyor da 1 mayısta neden hiç göremiyoruz o davul zurnayı ?

son yıllarda işçi bayramı olmaktan çıkmış daha ziyade iktidar, yönetim farketmeksizin hükümete yönetime kıllık olsun diye ortalığı geren bu uğurda koyun misali insanları yasak yerlerde bulunmaya iten sendikaların devlete diş geçirmeye çalıştığı gün olarak akıllarda yer etmiştir. amaç yönetimde otorite boşluğu oluşturmak ve bu amaç için de her türlü çirkefliği masumca göstermek, yok işçi emekçi coplanırmı ?
hele ki geçen yıl yaşanan faciadan sonra bu olay sendikaların paşa paşa gösterilen yerlerde gidip eylem,gösteri ve kutlama olaylarını gerçekleşmediği sürece de sittinsene düzelmeyecektir.

yada yok yok en iyisi önümüzdeki yıl 1 mayısta taksimi komple boşaltalım kimse gitmesin, ne polis ne asker, ne oluyorsa olsun da rahatlasınlar, ama kimse yaygara koparmayacak, 24 saatliğine taksimi verelim onlara, aldıkları gibi bırakmak kaydıyla, belki bi tarafları tavana vurur

olan mı ? bok yoluna teyakkuzda 24 saatten fazla görev yapan devletin polisine ve yasaklanılan bölgelerde işi gücü olan insanlara olmaktadır.

edit: vurun kahpeye**
sizin türbanınız varsa bizim de taksimimiz var, diyenlerin, inadına isyan inadına taksim dedikleri gün.
istanbul'da, ernestoya bin selam sloganına nispet, polisin "kimyasal ali'ye bin selam" dermişçesine, gazları ortalığa saçtığı gün.
1 mayıs 1977 işçi Bayramı, 34 kişinin hayatını kaybettiği yaklaşık 136 kişinin yaralandığı gün, tarihe Kanlı 1 Mayıs adıyla geçmiştir.

sanayi devrimi ile birlikte üretimde makine ve işçi kullanımı arttı. kapitalist devrimlerle birlikte üretimde asıl rol işçi sınıfının oldu. bu yıllarda işçi sınıfı ekonomik, sosyal ve siyasal haklardan mahrum durumdaydı. günde 14-16 saat çalışıyor ve ancak karnını doyurmaya yetecek kadar bir ücret alıyordu. seçme ve seçilme hakkından yoksundu. sendikal birlikler kurmaları yasaklanıyor, gösteri ve eylemlerine izin verilmiyordu. haftalık ve yıllık izinleri, hastalık ve kaza sigortaları vb. hiçbir hakları yoktu. kısacası hiçbir insani haktan yararlanamıyorlardı.

zamanla işçi sınıfı yaşadıklarından öğrendi, öğrendiklerinden dersler çıkardı. kapitalizmi tanıdı. makinaları kırmaktan vazgeçip, sendikalar kurmaya başladı. kadını ve erkeğiyle birlikte, tek bir sınıf gibi davranmaya başladı. işçiler birlikte davranmaya başlayınca kendilerine olan güvenleri arttı, güçleri arttı. ekonomik ve siyasi durumlarını iyileştirmek için burjuvaziye karşı mücadele etmeye başladılar.

kısacası hak arama günüdür.
gecenki 1 mayis gibi olayli gecen bir 1 mayisdir.

iscilerle zerre alakasi olmayan sol tandansli serefsizlerin turk polisine kin kustugu, tas-sopa ne varsa attigi mayistir.

yine ayni hikaye, yok polis orantisiz guv kullanmis yok soyle yok boyle.

polise kaldirim tasi atan yavsak sucsuz ona karsilik veren polisim fasist. deli etmeyin lan adami. adam gibi 1 mayis kutlayanlara sozum yok.

sozum tunceliden olay cikarmak icin adam getiren serefsizlere;

sozum polise kaldirim tasi atip kamu malina zarar veren hainlere.

sonra gel gariban edebiyati yap. yemezler!
konunun derinine inmeden sadece ortaya sorular sormak istediğim gün:

taksime izin verilse o bahaneniz olan "hayat" sadece taksim değil istanbulun büyük kısmında yine durur muydu?, izin verseniz taksime, bu kadar masraf yapılır mıydı? , izin verseniz taksime polis yine iğrenç yüzünü gösterir miydi?

önceki sayfalarda bir yazarın söylediklerini tekrar yazmak istiyorum;

yılbaşındaki tacizcilere taksim meydanı açık, emekçiye kapalı,
taraftar kutlamalarına taksim meydanı açık, emekçiye kapalı,
polis bayramı'nda polislere taksim meydanı açık, emekçilere kapalı,
her ürlü ite, soysuza, uğursuza, hırsıza taksim meydanı açık, emekçiye kapalı.

emekçiler bu ülkenin çarkını döndürenlerdir. onlar sadece 31 yıl önce sizin zihniyetinizdeki mahlukların harcadığı canlar adına çelenk koymaya, anılarını yaşatmaya gittiler oraya. düşmanmışlar gibi savaş açtınız işçiye-işçiyi savunana ama günü gelir sandıklar da açılır. sorarlar bir gun sorarlar.
eğer her sene böyle olaya olursa önümüzdeki yıllarda işçilerden çok dişçilerin kutlacayağı bayram.
yılın 121.günü...en masum haliyle...
ne alaka..1 mayıs 1975 te david beckham da doğmuşmuş..
(bkz: no pasaran)
(bkz: açık faşizm)