bugün

entry'ler (32)

sözlük yazarlarının itirafları

bu aralar gıcıklığım üstümde.
sevgiye dair hiçbir şey beslemediğim eski sevgilimi sinir etmek adına onda kalan eşyalarımı en yakın arkadaşı aracılığıyla istedim. tabi eşyalardan kastım sadece evde giyilebilecek tarzda şeyler. baktım isteğimi belirtmemin ertesi günü hiç hareket yok, hemen yanına bir arkadaşımı yolladım eşyalarımı sorması için. arkadaşım eşyalar nerde diyince bu insanın tepkisi "tamam getiricem bir ara acelesi neymiş" olmuş. her nasılsa o an sakin kalmayı başardım ve yanına bağıra çağıra gitmedim. onun yerine hemen en yakın arkadaşını aradım ve eşyalarımı yarın getirmesini istediğimi ve acil olduğunu söyledim. e artık hala gelmezse o çok değerli ve de seksi eşyalar gidip ben konuşucam şahısla. ters bir cevap vermeye yeltendiği anda da "başkalarıyla sevişmemi iç çamaşırlarımı getirmeyerek engelleyemezsin" diyerek can damarından vurucam pislik herifi.

anneye çok sinirlenince yapılabilecekler

sinirleri yatıştırmaya yönelik şakalar, gülücükler işe yaramaz hatta ters teper.
sinirli olan anne karşılıklı bağırmak, çağırmak, apartmanı inletmek ister. ancak öyle stresini atar.
ama o hararetli anda bile kelimeler dikkatli seçilmelidir.
aman ağzınızdan lan kaçmasın.
nitekim kaçarsa kavganın başladığı konu unutulur "sen benimle nasıl konuşuyorsun! ben senin annenim, arkadaşın değilim" şeklinde başlayan yeni bir kavgaya yelken açılmış olunur.
en iyisi derin bir nefes almak, mutfağa gidip bir bardak soğuk su içtikten sonra efendice evden çıkmaktır.
2-3 saat sonra ortam durulduğunda eve rahatça girilir ve hiçbir şey olmamış gibi hayata kaldığı yerden devam edilir.

46 numara erkek ayakkabısı

hey maşallaaah dedirtecek durumdur.
ne de olsa ayağı büyük olanın... burnu da büyük olur.

en yakın arkadaş

kendine dair her şeyi paylaştığın, seni sebepsiz yere yargılamayacağını bildiğin, iyisiyle kötüsüyle sayısız zaman geçirdiğin zor bulunan kişidir. gelgelelim seni senden çok düşündüğünü zannettiğin arkadaşının gün gelir bencilliğinin farkına varırsın. ve o anda bişeyler kopar. eski samimiyet kaybolur. işitilen sözlere inanmakta zorlanılır. hayattan yeteri kadar ders çıkarmıyormuşsun gibi bir de bu eklenir herşeyin üstüne.

küfür olmayan ama küfür etkisi yaratan sözler

ne mal olduğunu anladım.

cafe cadde

yeme ve içme faslı bittikten sonra arkadaşların içtiği çay-kahvenin 'ikram' olduğunu malesef hesap öderken öğrendiğim ve büyük bir pişmanlık yaşadığım yer.

iz bırakan kitap cümleleri

en güçlü ağaçlar en derinlere kök salmak zorundadır, karanlığa, kötülüğe kadar uzanmak zorundadır.

irvin yalom - divan.

güne depresif başlamak

gün içinde bilinçaltımın derinliklerine attığım duygularımın gece rüyamda ortaya çıkması sonucu ertesi günün çöp olması.

intihara sürükleyen şarkılar

pearl jam - black.

dışarı çıkarken sütyen takmayan kadın

üşengeçtir, özgürlükçüdür.

sözlük yazarlarının bugün aldığı kararlar

başkalarından duyduklarına güvenip kimse hakkında atıp tutma ki, tükürdüğünü yalamana gerek kalmasın.

rahatsızlık veren şeyler

üniversiteye gelmiş insanların hala ilkokul çağındaki çocuk edalarıyla davranmaları.
olaysız bir günün geçmemesi.

bir erkek başta nasılsa sonda da odur

en büyük yalanlardan biridir.
erkek başta kendini daha ılımlı, anlayışlı, düşünceli, zeki, gerekirse iyi aile çocuğu kısacası albenili gösterir. fakat zaman içinde, işte bu kısım kişiden kişiye değişir, erkek sizin için önemli olan şeyleri unutmaya, buluşmalarda daha özensiz davranmaya, yalnız geçirdiğiniz özel ve güzel zamanı azaltmaya başlar. ve en sonunda da tanıyamadığınız garip bir şey olur.

due date

çok sevdiğim asi oyuncu Robert Downey Jr. ın oynadığı filmdir.
geçenlerde kuzenimle izlemeye gittim filmi. tam ucu ucuna yetişicez filme diye acele de ediyoruz. aldık biletleri, malum elim ayağım tuttuğu için okuttum bileti. neyse geçtik turnikeden hızla salona doğru yürüyoruz. biletçi adam takıldı peşimize.
-hanımefendi hangi film?
-...
-hangi filme gidiosunuz?
-git başımdan!
-...
ondan sonra beni bir gülme tuttu. neye uğradığını şaşıran adam beni gülerken görünce filmden bahsettiğimi anladı o da gülmeye başladı. niyetim film adını söylemek olsa da uyuz, ısrarcı adama laf cuk oturdu.

günün tek cümlelik özeti

işte bir gün daha değerli vaktimi öldürerek geçti.

iz bırakan kitap cümleleri

kişi ölümden çok, ölümün eşlik ettiği mutlak yalıtımdan korkar.
dini inançların güçlü bir rahatlık kaynağı olduğunu biliyorum ve yerine koyacak daha iyi bir şeyim yoksa inancı asla kurcalamıyorum.
ölüm gerçeğinin bizi tahrip etse de, ölüm fikrinin bizi koruduğunu biliyorum. ölüm farkındalığının uzun zamandır hayatımı canlandırmama, önemsizi önemsiz kabul etmeme ve gerçekten değerli olana değer vermeme yol açıyor.

irvin yalom - annem ve hayatın anlamı

sevgilinin söylediği unutulmayan sözler

herşeyimsin...

hayatta mutluluk veren küçük şeyler

yazın sıcakların en dayanılmaz olduğu zamanlarda herhangi bir tekneyle açılıp seyir halinde yüzüne vuran rüzgarın tadını çıkarmak. diğer mevsimlerde arabanın camı sonuna kadar açılıp önce el sonra kol en son da yüzü çıkararak benzer hisler elde edilebilir.
bazen güzel, güneşli bir güne uyanmak da mutluluk verir tabi. illa güneşli olmasına da gerek yok aslında bu aralar pek mümkün görünmese de her tarafın bembeyaz olduğu karlı bir gün de fena olmaz hani.

eski sevgiliyi unutamama belirtileri

gün içinde unuttum zannedip arkadaşlarla güzel vakit geçirilir ama eve dönüp yalnız kaldığın anda aklına geliverir anılar. tabi arkadaşlarla beraberken çalan bir şarkı da bu etkiyi yaratabilir.

boşalınca bir daha sevişmek isteyen erkekler

en sevdiklerimdendir. ve büyük olasılıkla onların da beni sevmesinden kaynaklanana bir harakettir.
seven ve sevdiğine doyamayan her erkekten beklenen bir davranıştır.
öyle bir kere seviştikten sonra sevgiliye kıç dönülüp uyunmaz, ayıptır.