bugün
- erdoğan sonrası hükümet23
- en uzun bekletilmiş erkek9
- yolda namaz kılan davarlar33
- deprem oldu19
- aykolik yetkili olsun kampanyası44
- 4 hak mezhep19
- aşağılık insanlar11
- espressolab15
- anın görüntüsü16
- fotokopici bi erkek39
- ali koç10
- kendisinden ayrılan kadını rahatsız eden erkek16
- kabataş yalanı17
- ezberden yasin okuyan sözlük erkeği9
- 27 nisan 2025 eyüpspor galatasaray maçı30
- aknaz beyaz peynir11
- bir erkeğe alınacak en güzel hediye20
- erdoğan ikinci atatürk'tür13
- allah ı niçin göremiyoruz15
- papa francis'in serveti10
- kanal istanbul9
- yazarların ölüme en çok yaklaştıkları an17
- maymunlar evrimden sonra nasıl yeniden var oldular16
- zina çoğalınca deprem olur14
- ekrem imamoğlu45
- sırrı süreyya önder29
- bik bik'in mutfağına konuk olmak22
- ermeni soykırımı için özür dileyelim kampanyası10
- cuma gitmeyen erkeğe kadınların bakışı9
- nervio'nun evleneceği adam16
- kisinin 17 yasina verecegi ogut8
- allah'ın fazla acımasız olması10
- köpeğe dokunanlar değdiği kısmı 7 kez yıkamalıdır28
- 26 nisan 2025 gaziantep fk fenerbahçe maçı12
- fay hatlarını çimentoyla doldurursak deprem olmaz31
- true nun çaylak olması8
- aykolikin sözlüğe kattığı şeyler13
- ibb de 50 iski çalışanının adliyeye sevk edilmesi13
- uludağ sözlük soruşturması8
- düğünde ne giyeceğim derdi8


entry'ler (227)
aylardır sözlüğe bakmıyordum, belki düzelmiştir diye bir bakmak istedim. sanırım uzun bir süre daha totemime sadık kalacağım.
şimdi hangi cehennemi cennet yapıyorsun?
(gökhan tepe- gelsen de anlatsam)
(gökhan tepe- gelsen de anlatsam)
UNESCO tarafından Cervantes, Tolstoy ayarında bir edebiyatçı olarak kabul edilen Türk yazar.
Orhan Veli ve Oktay rifat ile birlikte şiirde garip akımının kurucularındandır.
Orhan Veli ve Oktay rifat ile birlikte şiirde garip akımının kurucularındandır.
başlıkta da görüldüğü gibi toplumumuzda ciddi bir ahlak anlayışı sorunu bulunmaktadır.
acaba kaç nesil sonra türkiye normal düşünebilen bir toplum olacak?
bu siteye kaç kişinin girip girdileri okuduğunun farkına varmalıyız. kaç tane ergene böyle zırvalamanın çok komik bir şey olduğunu düşündürdüğümüzün farkına varmalıyız. neye inanırsak inanalım, kimi rol model alırsak alalım; canımız saçmalamak istiyorsa bile bunun en azından mantıklı bir temel noktası olması gerekir, Yaratıcı olduğuna inanılan Allah ile kulu Atatürk'ü karşılaştırmanın neresinde mantık aramalıyız? Diyelim ki Allah inancımız yok, o zaman Atatürk zaten kafadan almış olmuyor mu bu versusu? o halde neyin peşindeyiz? eğlenmenin peşinde. insanların iq larını düşürmeye çalışmak ne kadar eğlendirebilir bir insanı, merak ediyorum. Hayret ediyorum. kimi insan da böyle kendine lanet ettirmeyi seviyor demek ki. insanların sabrından almayın, bu nasıl bir saygısızlıktır yapılan?
böyle bir toplumda, niceliği artması gereken insanlardan olmalıyız. maalesef sizler -gerçekte öyle olmayabilirsiniz, buradan bakıldığında niceliği azalması gereken insanlardanmış gibi görünüyorsunuz.
lütfen kusura da bakmayın, şayet bunlar ne zamandır içimde tuttuklarım. yazmayayım diyorum, olmuyor. biz edebimizden susuyoruz, haliyle bir edepsizlik başını almış gidiyor. buna dur demek kimin ihtiyarında ise, rica ediyorum; Allah rızası için, inanmıyorsanız da insana olan saygınızdan, bunlara artık müsade etmeyin abiler. vallahi yazık bize ya. sözlüğe her girdiğimde gözlerim kanıyor.
ne anlama geldiği anlaşılmayan, mantıksız versus.
acaba kaç nesil sonra türkiye normal düşünebilen bir toplum olacak?
bu siteye kaç kişinin girip girdileri okuduğunun farkına varmalıyız. kaç tane ergene böyle zırvalamanın çok komik bir şey olduğunu düşündürdüğümüzün farkına varmalıyız. neye inanırsak inanalım, kimi rol model alırsak alalım; canımız saçmalamak istiyorsa bile bunun en azından mantıklı bir temel noktası olması gerekir, Yaratıcı olduğuna inanılan Allah ile kulu Atatürk'ü karşılaştırmanın neresinde mantık aramalıyız? Diyelim ki Allah inancımız yok, o zaman Atatürk zaten kafadan almış olmuyor mu bu versusu? o halde neyin peşindeyiz? eğlenmenin peşinde. insanların iq larını düşürmeye çalışmak ne kadar eğlendirebilir bir insanı, merak ediyorum. Hayret ediyorum. kimi insan da böyle kendine lanet ettirmeyi seviyor demek ki. insanların sabrından almayın, bu nasıl bir saygısızlıktır yapılan?
böyle bir toplumda, niceliği artması gereken insanlardan olmalıyız. maalesef sizler -gerçekte öyle olmayabilirsiniz, buradan bakıldığında niceliği azalması gereken insanlardanmış gibi görünüyorsunuz.
lütfen kusura da bakmayın, şayet bunlar ne zamandır içimde tuttuklarım. yazmayayım diyorum, olmuyor. biz edebimizden susuyoruz, haliyle bir edepsizlik başını almış gidiyor. buna dur demek kimin ihtiyarında ise, rica ediyorum; Allah rızası için, inanmıyorsanız da insana olan saygınızdan, bunlara artık müsade etmeyin abiler. vallahi yazık bize ya. sözlüğe her girdiğimde gözlerim kanıyor.
ne anlama geldiği anlaşılmayan, mantıksız versus.
yazılarınızı sürekli takip ediyorum. bazen alt alta başlıkları okumak işkence olabiliyor, ama siz ve sizin gibi yazarlar ortamı güzelleştiriyor. sağolun, varolun.
entrylerinden bilgi edinilebilecek bir uludağ sözlük yazarıdır.
entrylerinden bilgi edinilebilecek bir uludağ sözlük yazarıdır.
bana romeo'mu ver; sonra öldüğünde al da küçük yıldızlara böl onu; onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki, bütün dünya gönül verip geceye, tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe...
"keçen günlerimi qaytaraydılar, gelen günlerimi qurban vererdim."
akif islamzade - öten günlerimi qaytaraydılar
akif islamzade - öten günlerimi qaytaraydılar
başka bir ülkede en az bir iki sene tek başına yaşamak.
karşılaştığın sorunları kendin halletmek zorundasındır. "alo anne falanca oldu koş" diyemezsin, çünkü gelmeye kalksalar da gelmeleri en az bir 8 saat kadar sürecektir, bilirsin.
karşılaştığın sorunları kendin halletmek zorundasındır. "alo anne falanca oldu koş" diyemezsin, çünkü gelmeye kalksalar da gelmeleri en az bir 8 saat kadar sürecektir, bilirsin.
sabah sporu.
Her sene ısrarla havaların ısınması beklerim. havalar ısınınca birden bire edebiyata meylederim. üstüne bir de çılgınlar gibi yerim. bir sürü kitap okuduğum için kendimi iyi hissederim. kendimi ödüllendirmek için yine çılgınlar gibi yerim. haşmetli göbeğimle salına salına utanmadan gezerim, etrafımdaki insanlara kitap tavsiye ederim. ondan sonraki yaza kadar depresyona girmemek için boy aynasına bakmam.
(bkz: göbeğe verilen isimler)
Her sene ısrarla havaların ısınması beklerim. havalar ısınınca birden bire edebiyata meylederim. üstüne bir de çılgınlar gibi yerim. bir sürü kitap okuduğum için kendimi iyi hissederim. kendimi ödüllendirmek için yine çılgınlar gibi yerim. haşmetli göbeğimle salına salına utanmadan gezerim, etrafımdaki insanlara kitap tavsiye ederim. ondan sonraki yaza kadar depresyona girmemek için boy aynasına bakmam.
(bkz: göbeğe verilen isimler)
Anne babanın hayır duasının ne olduğunu henüz idrak etmemiş olan yazar beyanı.
anne her zaman annedir. namaz kılsa da, kılmasa da, hep çocuğunun önünde-ardında koşturur, durur. bu durum annelik bilincinde olan her Hristiyan anne için de böyledir, agnostik anne için de böyledir, (çoğumuzun annesinde olduğunu tahmin ettiğim) müslüman anne için de böyledir.
hangi inançtan olduğuna bakmaksızın her anne kutsaldır, eli öpülesidir. böyle maksadını aşan saygıdan yoksun trollüklere prim vermemek gerekir.
anne her zaman annedir. namaz kılsa da, kılmasa da, hep çocuğunun önünde-ardında koşturur, durur. bu durum annelik bilincinde olan her Hristiyan anne için de böyledir, agnostik anne için de böyledir, (çoğumuzun annesinde olduğunu tahmin ettiğim) müslüman anne için de böyledir.
hangi inançtan olduğuna bakmaksızın her anne kutsaldır, eli öpülesidir. böyle maksadını aşan saygıdan yoksun trollüklere prim vermemek gerekir.
sözlüğün iyi yazarlarındandır.
yazıp geçmiyor, emek veriyor belli ki. umarım yazmaya devam eder.
tanım: bir yazar.
edit: eksici kardeş, sen yazarı sevmiyorsan, aynı bu başlığa entry giren insanlar gibi sen de gir bir entry. Benim görüşüme niye çullanıyorsun? bu nesnel bir konu mu ki, neyini eksiliyorsun? ben bu işi anlamadım gitti.
yazıp geçmiyor, emek veriyor belli ki. umarım yazmaya devam eder.
tanım: bir yazar.
edit: eksici kardeş, sen yazarı sevmiyorsan, aynı bu başlığa entry giren insanlar gibi sen de gir bir entry. Benim görüşüme niye çullanıyorsun? bu nesnel bir konu mu ki, neyini eksiliyorsun? ben bu işi anlamadım gitti.
"architecture" dendiğinde "iç mi dış mı?" Diye soran olmuyordur muhtemelen.
Ama böyle bir yanıt vermek için önce bu diyardan gitmek lazım tabi.
Ama böyle bir yanıt vermek için önce bu diyardan gitmek lazım tabi.
kültür seviyesi eşdeğer ya da daha yüksek ise vicdan sahibi bir insan olup olmadığına bakılır. cevap evet ise dişlerine, ellerine ve yüzüne bakılır. bunlar da tamam ise ve sinsilik hissedilmezse, arkadaşlık edilebilecek bir insansa devamı gelir.
edit: ben de bu türlüsünü seviyorum eksileyen yazar kardeşim, ben de böyle bir çeşidim. napayım illa cüzdan mı koyayım buraya? hey Allah'ım Ya rabbim..
edit: ben de bu türlüsünü seviyorum eksileyen yazar kardeşim, ben de böyle bir çeşidim. napayım illa cüzdan mı koyayım buraya? hey Allah'ım Ya rabbim..
Titiyo - come along.
25 senedir 1 kez kıldığımı hatırlıyorum. bu sebeple listeye dahil olduğum doğrudur.
söylemeden edemeyeceğim, şu başlığı da görmüş müydünüz?
(bkz: ece ye umut oluyoruz kampanyası)
edit: eksi niye güzel kardeşim? böyle bir başlık için bile 160 küsür entry giriliyor, yardım bekleyen minnacık bir çocuk için 4 entry reva mı? bu çocugun ilacı kaç bin dolarmış gördünüz mü, bir kez olsun haberi okuyunuz, lütfen.. binlerce insan okuyor sözlükleri, iki kelime yazmak hiç zor değil, birçok şey yapabiliriz. bir sol frame e bakıyorum, bir de yazılmayanlara, utancımdan yerin dibine girmek istiyorum.. yapmayın, etmeyin. Herkes bu çocugun yerinde olabilirdi! desteğinizi esirgemeyin..
söylemeden edemeyeceğim, şu başlığı da görmüş müydünüz?
(bkz: ece ye umut oluyoruz kampanyası)
edit: eksi niye güzel kardeşim? böyle bir başlık için bile 160 küsür entry giriliyor, yardım bekleyen minnacık bir çocuk için 4 entry reva mı? bu çocugun ilacı kaç bin dolarmış gördünüz mü, bir kez olsun haberi okuyunuz, lütfen.. binlerce insan okuyor sözlükleri, iki kelime yazmak hiç zor değil, birçok şey yapabiliriz. bir sol frame e bakıyorum, bir de yazılmayanlara, utancımdan yerin dibine girmek istiyorum.. yapmayın, etmeyin. Herkes bu çocugun yerinde olabilirdi! desteğinizi esirgemeyin..
harper lee, Bülbülü öldürmek kitabının ana karakterlerinden olan 'scout'un isminin başta 'nelly' olmasına karar vermişti. ancak karakteri cinsiyetsizleştirmek istediği için karakterin ismini scout olarak değiştirmiştir.
edit: yazım
edit: yazım
yaşadığım tüm hezeyanların varış noktası bu imiş meğer. şu anda sadece acıtıyor. kimse şüphe etmez iken ya da bunu dile getirmez iken, doğru olanın farkındalığından yıllar şüphe ettikten sonra bu noktaya gelmemeyi dilemiştim. ama neticede buradayım..
burası ile ilgili hiç tecrübem yok. ya körüm, ya burada gerçekten hiçbir şey yok. iyi-kötü yok. yalan-gerçek yok. doğru-yanlış yok. nitekim şu anda hissettiklerim, acı ve merak.
doğru olan her şeyi savundum. ya çok sevildim, ya hiç sevilmedim. dedim ya, burada hiçbir şey yok; burada doğru yok. ya da ben kör oldum. belkide marifet buraya gelip doğruyu bulabilmektir, yemin ederim ki burada bir doğru olsa, ona tutunurdum. bu yüzden buradayım derdim, acıtmazdı. ya da belkide doğrular kullanılmaktan o kadar usanmışlardı ki; bir daha dile gelmeleri çok zordu. umarım kör değilimdir.. kör değilsem mutlaka çıkış yolumu bulacağım..
(kalp birini gördü, acısını unutabilirdi. aklı kör etti. eğer akıl da o'nu kalbin gördüğü gibi görseydi, olurdu.. akıl görmedi.. akıl yola gelmedi. kalp zamanla akletmeyi öğrendi, akla görmediğini gösterdi. akıl kalbi anladı, sevdi, kabullendi, sahiplendi ama merhametinden eksiltmedi; merhametini gizlemesi şerh oldu. ama akıl o'nu sevmedi, kabullenmedi, sahiplenmedi. geride beklemedi. ikisi de hep katı idi. ne uğruna? bu karanlık için miydi erdem sahibi olmayı istemek.. belli ki tek gizlenen merhamet değildi..)
hatalarımı, yalanlarımı kabullenmemiş; telafi etmiş olmasaydım, acıtmazdı. anlaşılmak için her şeyi ortaya koymasaydım, insanların önce bunu anlamış gibi yaptıklarını ve buna inandırdıklarını anlamış olmasaydım, belkide acıtmazdı. yetmez deselerdi, o da kabulümdü, korkunç bir yalan söyledikten sonra anladım ki ben yalanı sevemem, mümkün değil bu! ben hep doğru olanı sevdim. güzel yalanlar istemedim. umarım yanılıyorumdur, başka sebeplerden farklı olmuş olayım, yeter ki canım bildiklerim beni burada sessizce izliyor olmasınlar. umarım gerçekten gitmişlerdir, umarım vuslat vardır, her şey üzerine düşen doğruluğu bulduğunda..
fedakarlık ederken karşımdakilerin fedakarlığının da farkın olmasaydım, -tevazuya lüzum yok, onların fedakarlıkları benimkilerden daha az olduğu halde bunu görmezden gelmeseydim, ''karşılık nedir?'' sorusu ve cevabı (onların anladığı dilden) bana küçük yaşlarda iken öğretilmiş olsaydı, daha az fedakarlık yapardım; belkide acıtmazdı. lakin fedakarlık insanlıkta gizliydi. gizleseler de, Kur'an'ın da dediği gibi 'gerçeğin üstünü örtseler de' bu böyle idi. mutlu insanların hikayeleri yoktu. onlar etliye sütlüye karışmadan, önlerine canı yanan birileri çıkana dek zulme kulak tıkayan, gözlerini kapayan insanlar olmuşlardı ve ben orada kalamazdım. belkide bu karanlık tertemiz bir karanlıktır. beni anlayabileceğini iddia eden yüzlerce insan tanıdıktan sonra, yalnız öleceğimi/öleceğimizi bilmenin ötesinde idrak etmek için bir hazırlıktır.. kör olmayı hem çok isteyecek hem de hiç istemeyecek kadar yaşadıktan sonra, çekip gitmenin yahut kalıp direnmenin imtihanıdır. ilmim buna yetmiyor şu anda. şu hisse kapıldığımda Allah'a inanmayanlara çok dua ediyorum. çünkü Allah olmasaydı bendeki bu iyi-faydacılık, bunları gördükten sonra direnmeye değil, muhtemelen beterin beterine evrilirdi..
kelimelere bu kadar takılı kalmasaydım, söylediğim an ben de unutsaydım, sadakat nedir bilmeseydim; acıtmazdı. ben de onlar gibi yol aldığımı düşünürdüm, aslında geriye gidiyor olurdum. batarken kendime yandaş bulurdum. sadık ve sessiz olanlar beni affetsin, gelip sahibi oldukları yerlerine geçsinler.. belki hiç tanıyamadım, belkide kestirip attım; dedim ya beni affetsinler.. doğruluk adına yapılmış bir hata olarak görsünler..
Belki aydınlanır her yer, akıl ile kalp bir olur. umarım (o kadar kederden sonra) orada kimse yoktur. büyük mutluluklar gitse de yerine huzur gelir. akıl huzura kanmaz biliyorum, ama kalp avunur.
tanım: gün itibariyle tecrübe ettirilen duygu.
burası ile ilgili hiç tecrübem yok. ya körüm, ya burada gerçekten hiçbir şey yok. iyi-kötü yok. yalan-gerçek yok. doğru-yanlış yok. nitekim şu anda hissettiklerim, acı ve merak.
doğru olan her şeyi savundum. ya çok sevildim, ya hiç sevilmedim. dedim ya, burada hiçbir şey yok; burada doğru yok. ya da ben kör oldum. belkide marifet buraya gelip doğruyu bulabilmektir, yemin ederim ki burada bir doğru olsa, ona tutunurdum. bu yüzden buradayım derdim, acıtmazdı. ya da belkide doğrular kullanılmaktan o kadar usanmışlardı ki; bir daha dile gelmeleri çok zordu. umarım kör değilimdir.. kör değilsem mutlaka çıkış yolumu bulacağım..
(kalp birini gördü, acısını unutabilirdi. aklı kör etti. eğer akıl da o'nu kalbin gördüğü gibi görseydi, olurdu.. akıl görmedi.. akıl yola gelmedi. kalp zamanla akletmeyi öğrendi, akla görmediğini gösterdi. akıl kalbi anladı, sevdi, kabullendi, sahiplendi ama merhametinden eksiltmedi; merhametini gizlemesi şerh oldu. ama akıl o'nu sevmedi, kabullenmedi, sahiplenmedi. geride beklemedi. ikisi de hep katı idi. ne uğruna? bu karanlık için miydi erdem sahibi olmayı istemek.. belli ki tek gizlenen merhamet değildi..)
hatalarımı, yalanlarımı kabullenmemiş; telafi etmiş olmasaydım, acıtmazdı. anlaşılmak için her şeyi ortaya koymasaydım, insanların önce bunu anlamış gibi yaptıklarını ve buna inandırdıklarını anlamış olmasaydım, belkide acıtmazdı. yetmez deselerdi, o da kabulümdü, korkunç bir yalan söyledikten sonra anladım ki ben yalanı sevemem, mümkün değil bu! ben hep doğru olanı sevdim. güzel yalanlar istemedim. umarım yanılıyorumdur, başka sebeplerden farklı olmuş olayım, yeter ki canım bildiklerim beni burada sessizce izliyor olmasınlar. umarım gerçekten gitmişlerdir, umarım vuslat vardır, her şey üzerine düşen doğruluğu bulduğunda..
fedakarlık ederken karşımdakilerin fedakarlığının da farkın olmasaydım, -tevazuya lüzum yok, onların fedakarlıkları benimkilerden daha az olduğu halde bunu görmezden gelmeseydim, ''karşılık nedir?'' sorusu ve cevabı (onların anladığı dilden) bana küçük yaşlarda iken öğretilmiş olsaydı, daha az fedakarlık yapardım; belkide acıtmazdı. lakin fedakarlık insanlıkta gizliydi. gizleseler de, Kur'an'ın da dediği gibi 'gerçeğin üstünü örtseler de' bu böyle idi. mutlu insanların hikayeleri yoktu. onlar etliye sütlüye karışmadan, önlerine canı yanan birileri çıkana dek zulme kulak tıkayan, gözlerini kapayan insanlar olmuşlardı ve ben orada kalamazdım. belkide bu karanlık tertemiz bir karanlıktır. beni anlayabileceğini iddia eden yüzlerce insan tanıdıktan sonra, yalnız öleceğimi/öleceğimizi bilmenin ötesinde idrak etmek için bir hazırlıktır.. kör olmayı hem çok isteyecek hem de hiç istemeyecek kadar yaşadıktan sonra, çekip gitmenin yahut kalıp direnmenin imtihanıdır. ilmim buna yetmiyor şu anda. şu hisse kapıldığımda Allah'a inanmayanlara çok dua ediyorum. çünkü Allah olmasaydı bendeki bu iyi-faydacılık, bunları gördükten sonra direnmeye değil, muhtemelen beterin beterine evrilirdi..
kelimelere bu kadar takılı kalmasaydım, söylediğim an ben de unutsaydım, sadakat nedir bilmeseydim; acıtmazdı. ben de onlar gibi yol aldığımı düşünürdüm, aslında geriye gidiyor olurdum. batarken kendime yandaş bulurdum. sadık ve sessiz olanlar beni affetsin, gelip sahibi oldukları yerlerine geçsinler.. belki hiç tanıyamadım, belkide kestirip attım; dedim ya beni affetsinler.. doğruluk adına yapılmış bir hata olarak görsünler..
Belki aydınlanır her yer, akıl ile kalp bir olur. umarım (o kadar kederden sonra) orada kimse yoktur. büyük mutluluklar gitse de yerine huzur gelir. akıl huzura kanmaz biliyorum, ama kalp avunur.
tanım: gün itibariyle tecrübe ettirilen duygu.