bugün

muasır medeniyet seviyesi

gelişmiş dünya medeniyetine çok büyük katkılarda bulunmuş olduğu gerçeği inkar edilemez olan avrupa için ortaçağda bu seviyenin oldukça aşağılarda hatta ayaklar altında olduğu aşikardır..

şöyle ki insanların çoğu haziranda evleniyordu çünkü senelik banyolarını mayıs ayında yapıyorlar, haziran'da hala temiz sayılıyorlardı kendilerince.

ama yine de kokmaya başladıklarından gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.

banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu.

evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti.ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarakta bebekler aynı suda yıkanıyordu.

bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. ingilizce'deki "banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın"(don't throw the baby out with the bath water)deyimi buradan gelmektedir.

evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu.
burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu.

yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. ingilizce'deki "kedi-köpek yağıyor" (It's raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.

yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu.
böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan ingiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.

çoğu zaman bu tabaklar *bayat ekmekten yapılıyordu. ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu.bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu.
kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında "tabak ağzı" (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu.

ekmek itibara göre bölüşülüyordu.
işçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı. ayrıyetten tüy dikmek deyiminin de avrupalılar'ın garip tuvalet alışkanlıklarından geldiği söylenir.