bugün

selim ışık

selim ışık yalnızlığını kelimelerle besledi. kelimelerin anlamını bilmeden önce tanıdığı yalnızlığı kelimelerin içinde yetiştirdi. eski yaşantılarının hastalığından yeni kalktığı sırada, aldırışsız kelimeler konuşurken, eski yaraların, eski kelimelerinin göğsüne saplandığını duydu birden; sustu kaldı. kelimeler, yalnızlığını yaşamasına da bırakmadılar onu. her yandan kuşatıp sardılar. kullandığı kelimeler de dönüp ezdi onu, soluksuz bıraktı. sonra, yatağından fırladı birden selim; bütün kelimeleri ve yaşantılarını ezdi ayağının altında. güneşe çıktı. güneş, gözünü acıttı bir süre sonra; perdelerini kapayıp, kelimelerin karanlığına döndü. Birtakım kelimeler bağışladı onu; aralarında gene yaşamasına izin verdiler. bu kelimelerle birlik olup amansızca saldırdılar başka kelimelere: aşağılayan, ezen, soluk aldırmayan kelimelere. yendi, yenildi; sonunda gene yenildi. kelimelere, kelimelerle birlikte açtığı savaşta. yalnızlık hep ordaydı.

büyük kelimelerden her zaman kaçındı ve büyük kelimeler kullandığını gördü. küçük kelimeleri kendine yakıştıramadı; oysa küçük kelimelerle suçlandı ve kendini küçük kelimelerle savundu. bütün insanlar, ellerini uzatarak işaret parmaklarıyla suçladılar onu, kelimeleri yüzünden.